31 Aralık 2015 Perşembe
NE YAZIKKİ YENİ YILA YİNE ŞEHİT VEREREK GİRDİK
CİZREDE 1 ÖZEL HAREKATÇI ŞEHİT DÜŞTÜ VE 6 ÖZEL HAREKATÇIDA YARALANDI,ARTIK BU HABERLERE MİLLETİ ALIŞDIRDIKLARI İÇİN HERKESE NORMAL GELİYOR PEKİ ŞEHİT DÜŞEN VE YARALANAN SİZİN AİLENİZDEN BİRİ OLSAYDI?SEVDİĞİNİZ BİRİ OLSAYDI YİNE BÖYLE RAHAT OLURMUYDUNUZ?ŞEHİDİMİZE ALLAH RAHMET ETSİN
YARALILARIMIZADA ACİL ŞİFALAR DİLİYORUM
KİMSE EĞLENCESİNDEN GERİ KALMASIN NE DİYELİM
AYRIMCILIĞA SON VERİLSİN
CUMHURBAŞKANI TAYYİP ERDOĞANA HAKARET ETMEK SUÇ DOĞRU PEKİ HDP BAŞKANI VE VEKİLLERİ DURMADAN HAKARET EDERKEN VEYA BAŞKA PARTİ BAŞKANLARI VE VEKİLLERİ HAKARET EDERKEN NEDEN SORUŞTURMA AÇILMIYORDA, ÇOCUKLARA VE VATANDAŞLARA NEDEN AÇILIYOR?EĞER BU SUÇSA HERKESE AYNI OLMASI GEREKMEZMİ?AYRICA ATATÜRK VE DİĞER DEVLET BÜYÜKLERİNEDE HAKARET ETMEK SUÇ OMASINA RAĞMEN BAŞTA SİYASİLER OLMAK ÜZERE BİR SÜRÜ SUÇ İŞLEYENLERE NEDEN SORUŞTURULMA AÇILMIYOR?DEVLETİN İÇİNDE BÖYLE AYRIM OLAMAZ OLMAMALIDA
İNSANLARIN BAZILARI HESAPTA AYA,GÜNEŞE,PUTA,HEYKELE,İNEĞE,TAŞA,ATEŞE TAPMIYOR
AMA SİYASİ KİŞİLERE,ŞEYHLERE,TARİKAT LİDERLERİNE,CEMAAT LİDERLERİNE,HOCALARA,
DERVİŞLERE,BİLMEM KİM EFENDİLERE SORGUSUZ
BİATÇI ŞEKİLDE TAPIYORLAR İNANIYORLAR ÖL DESELER ÖLÜRLER,ÖLDÜR DESELER ÖLDÜRÜRLER BU DERECE YANİ
PEKİ SORMAYALIMMI NEDEN DİYE?
30 Aralık 2015 Çarşamba
HERŞEY BÖYLE UFAK ŞEYLERLE BAŞLAR İLK GÖRÜNÜMDE ÇOK MASUMANEDİR AMA ÖRNEKTİR EMSALDİR BUNLA BERABER ÇOK ŞEY DEĞİŞİR TAKİ ÖZERKLİK İSTEYENE KADAR GİDER,TÜRKİYEDE NEREDE OLURSA OLSUN HERYER TÜRKÇE OLMALI YOKSA ÖNLEM ALAMAZSINIZ BÖLÜNÜR PARÇALANIRSINIZ ZATEN DIŞÜLEKLERİN VE İÇERDEKİ MAŞALARIN İSTEDİKLERİ BUDUR,BENCE YANLIŞTIR
Köy, Lazca olan eski adını geri aldı
Rize'nin Çamlıhemşin İlçesi Murat Köyü'nün, Lazca eski adı olan Komilo'yu almak için yaptığı başvuru İçişleri Bakanlığı tarafından onaylandı.
Çamlıhemşin İlçesi’ne 3 kilometre uzaklıktaki 600 nüfuslu Murat Köyü'nde, köyün Lazca eski adı olan Komilo adını almak için geçen yıl imza toplandı. Köy adının değişikliğine ilişkin yasa gereği, 200 olan seçmen sayısının yarısından bir fazla sayıda imza toplaması gereken köylüler 140 imza ile Çamlıhemşin Kaymakamlığı’na başvurdu. İlçe Kaymakamlığı aracılığı ile İl İdare Kurulu’na sunulan öneri kabul edildi ve onay için Rize Valiliği aracılığı ile İçişleri Bakanlığı'na gönderildi. İçişleri Bakanlığı da, köy adı değişikliği talebini kabul ederek onayladı. Komilo adını alan Murat Köyü resmi olarak ilk Lazca köy adı oldu.
KOMİLO, TANRIÇA ANLAMINA GELİYOR
DHA'nın bildirdiğine göre, Komilo Köyü Muhtarı Lütfü Sezgin, bir yıl önce köy adının değiştirilmesi için yaptıkları başvurunun onaylandığını belirterek, köy adının Komilo olarak değiştiğini söyledi. Sezgin, "Köyümüzün adı Lazca 'Komilo' olarak biliniyordu. Başvurumuzla resmen bu adı almış olduk. Komilo Lazca’da Tanrıça anlamına geliyor" dedi.
DEMEKKİ RESMİ TÖRENLERDE ÇELENK KOYMAK YASAK DEĞİLMİŞ ARTIK TÖREN ALANLARINDA SAÇMA SAPAN UYGULAMADAN VAZGEÇİLSİN HERKES ÇELENKLERİNİ RAHATÇA KOYSUN TEBRİKLER ANTALYA ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ,SİYASİ PARTİLER VE STK.LARA
Çelenk davasında karar çıktı
Antalya'da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda yaşanan çelenk bırakma davasında karar açıklandı. Mahkeme, anıta çelenk bırakmak için polis engelini aşmaya çalışan 6 kişi hakkında beraat kararı verdi.
Antalya’da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda yaşanan çelenk krizinde 6 kişi hakkında açılan davada mahkeme beraat kararı verdi.
Cumhuriyet Bayram'ında Antalya Cumhuriyet Meydanı'na çok sayıda siyasi parti, sendika ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri aynı anda çelenk bırakmak isteyince arbede çıkmıştı. Antalya Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü'nde görevli 3 polis memuru, 4'ü başkan olmak üzere 6 kişi hakkında şikayetçi oldu.
Antalya 5'inci Asliye Ceza Mahkemesi 6 kişi hakkında "görevi yaptırmamak için direnme" suçundan 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı.
Mahkeme davayı karara bağladı. ADD Antalya Şube Başkan'ının da aralarında bulunduğu 6 kişi hakkında beraat kararı verildi. Mahkeme, kararın gerekçesinde sivil giyimli olan kişilerin polis memuru olduklarını anlaşılmadığını belirtti.
ulusalkanal.com.tr
BAZILARI ZENGİNLEŞTİKÇE DİNEN,VİCDANEN,İNSANEN ÇOK FAKİRLEŞİYOR,NE FAKİRLERE,NE YETİMLERE,NE MUHTAÇLARA YETERİNCE YARDIM ETMİYORLAR
ZEKATLARINI BİLE KIRKTA BİR OLARAK HESAPLAYIP SERVETLERİNDEN VERMİYORLAR MESALA 1 TİRİLYONLUK SERVETE 25 BİN LİRA VERMESİ GEREK BUNU KAÇ KİŞİ VERİYOR?ATIYORUM 1000,2000 YADA 500 VERİNCE ZEKAT SAYIYORLAR HALBUKİ ZENGİNLER GEREKLİ ZEKATLARINI FİTRELERİNİ,BAĞIŞLARINI DÜZGÜN YAPSALAR FAKİRLİK AZALMAZMI?KİMİNİN DÜŞÜNÜN MİLYAR DOLARLARI VAR HESABINI SİZ YAPIN ARTIK
YETİMLERİN,FAKİRLERİN,YARDIMA MUHTAÇLARIN ZENGİNLERİN ÜSTÜNDE HAKLARI VARDIR UNUTULMASIN
29 Aralık 2015 Salı
DEVLETTE MİLLETTE ASLA KÜRTLERE DÜŞMANLIK YOK
DÜŞMAN OLDUKLARIMIZ BİZİ ÖZERKLİK ADI ALTINDA YURT DIŞINDAN ALDIKLARI EMİR VE DESTEKLE BÖLMEYE ÇALIŞAN SÖZDE KÜRTLER İÇİN AMA KÜRTLERLE İŞİ OLMAYAN KATİL PKKLILAR VE DESTEKÇİLERİDİR,VATANIMIZA VATANIM BAYRAĞIMIZA BAYRAĞIM DİYEN HERKES T.C.NİN EŞİT VATANDAŞLARIDIR BİZLER İÇİN
DOĞU VE GÜNEYDOĞUDA GÜVENLİK GÜÇLERİ KÜRT DİYE KİMSEYE SALDIRMIYOR ÖYLE OLSAYDI NEDEN ORAYA GİTSİNKİ HER YERDE KÜRTLER VAR ARTIK İFTİRA ATMAYIN KİMSEYE KÜRT DİYE MÜDAHELE EDİLMİYOR ,DEVLETE MEYDAN OKUYUP BÖLÜCÜLÜK YAPAN,SİLAH SIKAN HADSİZ KİM OLURSA OLSUN TABİKİ YOK EDİLMELİDİR BU DÜNYANIN HER YANINDA AYNI KARŞILIĞI BULUR,AMERİKADA,AB.DE YAPSINLAR BAK BAKALIM NE YAPARLAR ONLARI,AYRICA DEVLETİN DERDİ KÜRTLERİ YOK ETMEK OLSAYDI NEDEN BU KADAR UĞRAŞSINKİ UÇAKLARLA HEDEF GÖZETMEKSİZİN BOMBALAMAZMIYDI?AMA ADIM ADIM GİDİYOR SİVİLLERE ZARAR VERMEMEK İÇİN KENDİ CANINDAN OLUYOR VİCDANSIZLIK YAPMAYIN KÜRTLER KATLEDİLİYOR DİYE İFTİRA ATMAYIN
BÖLGE ŞEKİLLENİRKEN KIBRIS ELDEN GİDİYOR
AKP HÜKÜMETİ UYUMA VEBALİ AĞIR OLUR
Doğu Akdeniz, Orta Doğu’da sınırların yeniden çizilmesiyle şekillenirken Kıbrıs elimizden gidiyor
Dışişleri ve Kıbrıs ile ilişkilerden sorumlu Devlet Bakanlığı da yapan Gürel, Doğu Akdeniz’in yeniden yapılanmasının Türkiye’den 1923’ün rövanşının alındığı anlamına geldiğini ifade etti. Gürel, “Çünkü Türkiye’de dediklerini yapacak hükümet var” dedi.
Ciddi kaygılarım var
Türkiye’nin güvenlik haklarının elinden alınacağını vurgulayan Gürel, “Garanti aynı zamanda anayasal sistemin garantisidir. Yeni formülle Türkiye’nin garantisi kalmayacak. Benim anladığım bu. Bunu önlemek gerekir” ifadelerini kullandı.
Bölge şekillenirken Kıbrıs elden gidiyor
Eski Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel, Doğu Akdeniz’deki şekillenmenin hızlandığını belirterek hükümeti Kıbrıs konusunda uyardı. 55, 56 ve 57. Hükümet dönemlerinde Kıbrıs ile ilişkilerden sorumlu Devlet Bakanlığı da yapan Gürel, Doğu Akdeniz’in yeni yapılanmasının aynı zamanda Türkiye’den 1923 yılının rövanşının alındığı anlamına geldiğini ifade etti. Gürel, “Bu karışıklıkta artık bölgede her şeyi kaynayan kazana atıyorlar. Türkiye’den 1922-23’ün rövanşını alıyorlar, buna Kıbrıs da dahil. Türkiye’de her dediklerini yapabilecekleri bir hükümet var, Orta Doğu ve Doğu Akdeniz yeniden düzenlenirken neden olmasın diye düşünüyorlar” dedi.
Orta Doğu’da yeni harita
Orta Doğu’da sınırların belirlendiğine dikkat çeken Gürel şunları söyledi: “Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyi Kürt olur. Irak, Suriye’nin ortasından başlayarak doğusunu da kapsayacak şekilde birleşik Sünni devleti; Irak’ın güneyi Şii devleti; Suriye’nin batısı da Nusayri devleti olur. Nusayri devletinde Rusya’nın etkisi devam eder. Rusya şu anda zaten orada sınır çiziyor. Benim gördüğüm bu.”
Ciddi kaygılarım var
Şükrü Sina Gürel, Doğu Akdeniz’de kaynayan kazanın içine Kıbrıs’ın da atıldığını söyleyerek şunları kaydetti: “Doğu Akdeniz şekillenirken Türk tarafı bir şey yapmıyor. Bu nedenle Kıbrıs’ı da içine alıyorlar. Son yaşanan gelişmelere ilişkin olarak ciddi kaygılarım var. Önümüzdeki süreçte Kıbrıs’ta Annan Planı’na benzer bir plan ve yeni referandum gündeme gelebilir. Bu noktada İngiltere’nin Kıbrıs’ta üssü olmaya devam eder ama Annan Planı’ndaki Ağrotur ve Dikelya üslerini Avrupa dış politika savunma ve güvenlik politikası dışında tuttu. Bu da ABD’ye istediğim gibi kullandırırım anlamına gelir. ABD ve İngiltere’nin gizli anlaşması bu yönde.”
Türkiye’nin güvenlik haklarının elinden alınacağını da vurgulayan Gürel şöyle devam etti: “Oradaki oyun şu: KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı garantiler devam edecek derken Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis garantiler olmayacak diyor. Bizim hükümetimiz ise garantiler olmadan olmaz diyecek. Kıbrıs’ta iki kurucu devlet ama bir bütün devlet olacak. Kurucu devletten sadece Türk tarafını Türkiye garanti etmiş olacak. Bu formülde kimse yalan söylememiş olacak. Bu formül kimseyi yalancı pozisyonuna düşürmüyor.”
Anayasal sistem
Bu formülün hiçbir işe yaramayacağını da kaydeden Gürel, “Nedeni ise garanti sadece güvenlik garantisi değildir. Garanti aynı zamanda bütün sistemin garantisinin yürümesidir. Anayasal sistemin garantisidir. Güvenlik garantisidir. Fiilen garanti kalkacak, Türkiye’nin garantisi kalmayacak. Benim anladığım bu. Bunun önüne geçmek gerek ve sürekli anlatmak gerek” ifadelerini kullandı.
Ardıl devlet kavramı
Formülün hayata geçmesi için 1960’taki savı ileri süreceklerini belirten Gürel sözlerini şöyle tamamladı: “İlk olarak 1960 garanti antlaşması kalkıyor. Madem, o zamanki Kıbrıs Cumhuriyeti ortadan kalkıyor, garantörlük anlaşması da ortadan kalkıyor diyecekler. Böyle bir şey olamaz. Uluslararası hukuka baktım. Uluslararası hukukta antlaşmaların bitmesi ve sona ermesiyle ilgili konularda orada ardıl devlet meselesi var. Ardıl devlet ise yani Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ardıl devleti ise yeni kurulacak olan bütün devlet olmalıdır.”
Fatih Erboz
AKP HÜKÜMETİ UYUYOR NEDEN BİZE AİT OLAN ADALAR KIBRISA PEŞKEŞ ÇEKİLDİ?NEDEN YUNANLILAR BİZİM ADAMIZDALAR?NEDEN BUNLARI HALKA AÇIKLAMIYORLAR?NEDEN AKPLİLER BUNU SORGULAMIYOR?HANİ SİZ MİLLİYDİNİZ?MİLLİLİK ADALARIMIZI YUNANİSTANA VERMEKLEMİ OLUYOR?
Bulamaç Adası’na misafir ağırladılar
FOTO: SÖZCÜ Tarih 8 Aralık 2015… İşgalci Yunan askeri, Yunan Savunma Bakanı ve Hollandalı konuklarını karşıladı.
Türkiye’ye ait 16 ada ve 1 kayalığa 2004’ten bu yana sessiz sedasız yerleşen Yunanistan, göçmen krizi bahanesiyle Hollanda Savunma Bakanı Jeanine Hennis ve Hollanda Göçmen Bakanı Klaas Dijkhoff’u Aydın’ın Bulamaç Adası’nda ağırlayarak işgali dünya kamuoyunun gözünde meşrulaştırdı. İşgale ses çıkarmayan AKP iktidarı, bu ziyareti de görmezden geldi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 23 Aralık Çarşamba günü “Noel mesajı” yayımladı. Mesajın yayımlandığı gün Yunanistan Milli Savunma Bakanlığı’nın sitesinde Savunma Bakanı Kammenos ve Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Tellidis’in İzmir’in Koyun Adası’na gidip işgalci Yunan askerlerinin Noel’ini kutladığı, kamuflajlı askeri parka giyen bakanın askerlere hediye dağıttığı haberleri yer aldı.
HAVA SAHASINI İHLAL ETTİLER
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 25 Aralık’taki “Hava sahamızı, kara sınırlarımızı korumak bizim en tabii hakkımız, en asli görevimizdir ve hiçbir taviz vermeden bunu yapmakta da kararlıyız” açıklamasından iki gün önce ise Yunan Savunma Bakanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı’nı taşıyan Yunan CH-47 Askeri Helikopteri, Türk hava sahasını 3 mil ihlal etti, Türk topraklarına indi. Yunan helikopterine hiçbir önleme yapılmadı. Helikopter hiçbir engelle karşılaşmadan İzmir il sınırları içinde bulunan Koyun Adası’na indi.
İŞGALİ MEŞRULAŞTIRDILAR
8 Aralık’ta ise Yunanistan Savunma Bakanı Kammenos, Kara Kuvvetleri Komutanı Tellidis, Hollanda Savunma Bakanı Jeanine Hennis ve Hollanda Göçmen Bakanı Klaas Dijkhoff ile birlikte göçmen krizini incelemek üzere Yunanistan’ın Sakız Adası’na gitti, göçmenlerin bulunduğu kampları inceledi. Bundan sonra olanlara bakın: Heyet daha sonra askeri helikopter ile Aydın’ın Bulamaç Adası’na geçti. Bakan Kammenos ve beraberindeki heyet işgalci Yunan askerleri ile birlikte fotoğraf çektirdi. Kammenos ve beraberindekiler son olarak helikopterle Aydın’ın Eşek Adası’na gitti ve Belediye Başkanı Kottoros ile hatıra fotoğrafı çektirdi. Kottoros konuşmasında, “Bu ziyaretin, Yunan Savunma Bakanı Panos Kammenos ile birlikte Avrupalı bakanlarının Eşek Adası’na yaptıkları ilk ziyaret olduğunu” vurguladı.
Bunun ne anlama geldiğini sorduğumuz Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri Emekli Albay Ümit Yalım şunları söyledi: “Yunanistan, ilk defa başka bir ülkenin bakanlarını (Hollandalı bakanları), Eşek ve Bulamaç adalarına götürmek suretiyle işgale resmiyet kazandırıyor. Halbuki, 1943 tarihli İngiliz haritasında ve 1951 tarihli Amerikan haritasında Eşek ve Bulamaç adalarının, 12 Ada deniz sınırının dışında ve Türkiye’ye ait olduğu açıkça görülüyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 26 Aralık’ta Haliç Kongre Merkezi’nde “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin içinde başka bir devlete asla müsaade edilemez” dedi ve tek bayrak, tek devlet vurgusu yaptı. Halbuki, 2004’ten beri devletin birliği ve tekliği ortadan kalktı, otorite Yunanistan ile paylaşılarak Türkiye’nin batısında ikili devlet düzenine geçildi. İzmir, Aydın ve Muğla biri Türk diğeri Yunanlı olmak üzere ikişer vali ve ikişer belediye başkanı tarafından yönetiliyor. İzmir, Aydın ve Muğla illerimizde biri Türk Bayrağı diğeri Yunan Bayrağı olmak üzere iki bayrak dalgalanıyor.
16 ADAYI ALENEN VERDİLER
Emekli Albay Ümit Yalım, Türkiye’ye ait 16 ada ve 1 kayalığın, Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu üçlüsü tarafından Yunanistan’a alenen verildiği her seferinde yeni belgelerle tam 5 yıldır gündeme getiriyor. Adalarımızın Yunanlılar tarafından işgal edildiğine ilişkin iddialara hiçbir yetkili de çıkıp “Olur mu öyle şey. Yunanlılar böyle bir şeye cesaret edebilir mi?” diyemiyor, iddiaların yalan olduğunu söyleyemiyor. Çünkü, o belgeler karşısında söyleyecek bir şeyleri de yok. Türkiye Cumhuriyeti’ne ait olan adalara, Yunan Savunma Bakanı ve Yunan Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kademesindeki generaller elini kolunu sallayarak giderken, Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ve TSK’nın komuta kademesindeki generaller bir kez bile gidemiyor. Adaların Yunanlılar tarafından işgal ve ilhakına seyirci kalınıyor.
Koyun Adası’nda Noel kutlaması
FOTO: SÖZCÜ Tarih 23 Aralık… Yunan Savunma Bakanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı, askerlerin Noel’ini kutladı.
MEZHEPLER,TARİKATLAR,CEMAATLER,ŞEYHLER VB.GİBİLER YÜZÜNDEN İSLAMİYET BÖLÜK PÖRÇÜK OLDU,HİÇ BİRİ HİÇ BİRİNİ SEVMİYOR DÜŞMANLIK HAD SAFHADA PEKİ PEYGAMBERİMİZ BUGÜN YAŞASAYDI BUNLARA İZİN VERİRMİYDİ?BUNLARI TASVİP EDERMİYDİ?BUNLARIN APAÇIK İSLAMİYETE ZARAR VERDİĞİNİ BİR MÜSLÜMAN NASIL AYIRT ETMEZ SORGULAMAZ?BUGÜN İSLAM ÜLKELERİ DAĞILIYOR KAN AKIYOR BÜYÜK İSRAİL KURULSUN DİYE DÜNYA ÜLKELERİ İSRAİLİN EMRİNDE AMA NEDEN MÜSLÜMANLARDA ONLARA MAŞA OLUYOR?NEDEN MÜSLÜMAN MÜSLÜMANI KATLEDİYOR?NASIL MÜSLÜMAN ÜLKELERİNE YABANCI DEVLETLERİN BOMBALAMALARINA,İŞGALLERİNE İZİN VERİR?NASIL SEVİNİR?KAFAYI YILBAŞINA TAKACAĞINIZA BUNLARLA İLGİLENİN SORGULAYIN BİATÇILIKTAN VAZGEÇİN ARTIK
28 Aralık 2015 Pazartesi
ÜLKEMİZDEKİ EN SAÇMA ŞEYLERDEN BİRİDE BÖYLE PROJELERİN BİTMEK ÜZERE OLDUĞU YADA BİTTİĞİ ZAMAN MAHKEMELERİN YA DURDURMA YADA YIKMA KARARI VERMESİDİR,YA PROJENİN BAŞINDAYKEN DURDUR YADA BİTTİKTEN SONRA YIKMA KARARI VERECEĞİNE YAPTIRANLARA CEZA VER,NEDEN HALKIN PARASIYLA YAPILANLARI YIKIYORSUNUZ?YAZIKTIR GİDİN SORUMLULARA NEDEN YASAL OLMIYAN ŞEYLER YAPTIRIYORSUNUZ DİYE CEZA KESİN
Mahkeme: Körfez Köprüsü inşaatı 30 gün içinde durmalı, ÇED süreci başlamalı
Bursa’da faaliyet gösteren Çevre ve Ekoloji Hareketi (ÇEHAV) avukatlarından Erol Çiçek’in açtığı dava sonucu mahkeme, Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesi’nin ÇED raporundan muaf sayılamayacağına karar verdi. Mahkeme kararının uygulanmasını isteyen davacı Erol Çiçek, inşaatın durdurularak 30 gün içinde ÇED sürecinin başlatılması gerektiğini söyledi.
ÇEHAV avukatlarından Erol Çiçek, 7 Temmuz 2014’te dilekçe ile Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesi’nin ÇED sürecinin başlatılması talebiyle Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) aracılığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvurdu. Bakanlık Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü, 22 Temmuz 2014 tarihinde, talebe ilişkin başvuruyu 'Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesi’nin ÇED sürecinden muaf olduğu' gerekçesi ile reddetti. Bunun üzerine avukat Çiçek, durumu yargıya taşıdı.
Ankara 12. İdare Mahkemesi, süreç, ilgili Anayasal düzenlemeler, uluslararası metinler, yasa ve yönetmelik değişiklikleri, konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi (AYM), Danıştay kararları ve AİHM içtihadını bir arada değerlendirerek, özellikle de AYM kararlarının bağlayıcılığı ilkesini göz önüne alarak, 'artık muafiyet kapsamında düşünülemeyecek olan Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesi için ÇED sürecinin başlatılması yolundaki davacı isteminin reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığına'’ karar verdi.
Mahkeme, 02 Ekim 2015 tarihinde bakanlığın dava konusu işleminin iptaline oybirliğiyle karar verdi. Taraflar kararı, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyize götürebilecek.
Avukat Çiçek, mahkeme kararının tebliğ edilmesi üzerine, bakanlığa başvurarak, Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesi’nin inşaat faaliyetlerinin durdurulmasını ve ÇED sürecinin başlatılmasını, mahkeme kararının uygulanmasını istedi.
DOĞU VE GÜNEYDOĞUDA ASKERLER VE POLİSLER ÇOCUKLARA,YAŞLILARA ATEŞ EDİYOR DİYE SÖYLEMLER VAR, EĞER BUNU PKKLILAR,YDGHLİLER YAPIYORSADA,PARALELCİLERDE YAPIYORSA YADA ASKER VEYA POLİSDE YAPIYORSA BUNLARIN AÇIĞA ÇIKARILMASI GEREKİR HALK AYDINLATILMALIDIR,ÇOCUKLAR YAŞLILAR TERÖRİST OLMAYANLARA KİMSE ATEŞ ETMEMELİDİR
ATEŞ EDENLER TESBİT EDİLMELİ KİM OLURSA OLSUN ADALETE HESAP VERMELİDİR
27 Aralık 2015 Pazar
CUMHURBAŞKANI TAYYİP ERDOĞAN VE BAŞBAKAN TÜRKİYENİN KIRMIZI ÇİZGİSİ VAR PYD,YPG ASLA FIRATIN DOĞUSUNA GEÇEMEZ VURURUZ DEDİLER PYD,YPG FIRATIN BATISINA GEÇTİLER BARAJIDA ELE GEÇİRDİLER HDPLİ VEKİLLERDE ÇIKIP BUNU MÜJDE VERİR GİBİ RESMEN BİZİMKİLER ORAYA GEÇTİLER ANKARA DUYSUN DEDİLER BAKALIM KIRMIZI ÇİZGİYİ VE HADDİNİ AŞANLARA KARŞI CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKAN NE YAPACAKLAR?
26 Aralık 2015 Cumartesi
25 Aralık 2015 Cuma
NERDESİNİZ ASLINDA PKKLI AMA SÖZDE HÜMANİST OLANLAR
DÜN PKKLILAR İÇİNDE ÖĞRENCİLERİN OLDUĞUNU BİLE BİLE KÜTÜPHANEYİ MOLOTOFLA YAKTI 4 ÖĞRENCİ 2 PERSONEL YARALANDI ÖĞRENCİLER ÖLÜMDEN DÖNDÜ
EE NERDE HÜMANİST PKK SEVERLER
Teröristlerin son hedefi Şırnak Kültür Merkezi oldu. Kalorifer kazanına bomba koyan hainler yangın çıkardı. Kütüphanede ders çalışan 17 öğrenci ölümden döndü
Tahliye sırasında polisleri taradılar
Kütüphaneye gelen yüzleri maskeli PKK’lılar, kazan dairesine girerek patlayıcı attı. Teröristler odaları da molotofla ateşe verdi. Alevler kısa sürede binayı sarınca 17 öğrenci, güvenlik güçlerince tahliye edildi. Personelden bazıları pencerelerden çıkarılabildi. Tahliye sırasında PKK’lılar tarafından güvenlik güçlerine otomatik silahlarla ateş açıldı.
İtfaiye müdahale etmeyince uyarıldı
Yangın söndürme çalışmalarına, bilgi verilmesine rağmen itfaiye ekipleri geç geldi. İlk müdahale TOMA’larla yapıldı. Polis zırhlı aracından itfaiye ekiplerine, “Neden müdahale etmiyorsun. Hakkınızda yasal işlem yapılacak” diye anons yapıldı. Alevler kontrol altına alındıktan sonra ağır hasar gören binada soğutma çalışmaları yapıldı.
Şırnak’ta dün sabah erken saatlerde güvenlik güçleri, teröristlerce yakılan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün bulunduğu sokaktaki hendekle kapatmak ve barikatları kaldırmak için operasyon düzenledi. Bu sırada kent merkezindeki Yeni Mahalle’de bulunan İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile İl Halk Kütüphanesi’ne gelen yüzleri kapalı PKK’lılar, binanın kazan dairesine girerek el yapımı patlayıcılar attı. Teröristler binanın çeşitli odalarına da molotoflu saldırı düzenledi. Patlayıcıların infilak etmesi üzerine binada yangın çıktı. Alevler kısa sürede tüm binayı sardı. Saldırı sırasında etüt ve kütüphane bölümünde bulunan 17 öğrenci, olay yerine gelen güvenlik güçleri tarafından tahliye edildi. Personelden bazıları binanın penceresinden çıkarılabildi.
Tedavi altına alındılar
Yangında 4 öğrenciyle 2 personel yaralandı. Ambulaslarla Şırnak Devlet Hastanesi’ne kaldırılan yaralılar tedavi altına alındı. Binada bulunanların tahliye edilmesi sırasında PKK’lılar tarafından güvenlik güçlerine otomatik silahlarla ateş açıldı. Polisin karşılık vermesi üzerine çatışma çıktı. Bu arada bölgede bulunan bazı vatandaşlar pencerelerden binaya girerek içeride öğrenci ve personel bulunup bulunmadığını kontrol etti. Yangın söndürme çalışmalarına telefonla bilgi verilmesine rağmen itfaiye ekiplerinin geç geldiği iddia edilirken polis TOMA’larla yangına müdahale etti. Polis zırhlı aracından itfaiye ekiplerine, “İtfaiye neden müdahale etmiyorsun. Hakkınızda yasal işlem yapılacak” diye anons yapıldı. Binada alevler kontrol altın alındıktan sonra ağır hasar gören binada soğutma çalışmaları yapıldı. Güvenlik güçleri saldırıyı gerçekleştiren PKK’lıları etkisiz hale getirmek için geniş kapsamlı operasyon başlattı.
Operasyonun 10. günü
Bu arada Türk Silahlı Kuvvetleri ile Emniyet Genel Müdürlüğü ekiplerinin Şırnak’ın Cizre ilçesinde birlikte düzenlediği “Şehit Jandarma Astsubay Kıdemli Çavuş Burak Demirci” operasyonunda zaman zaman teröristlerle sıcak temas sağlanıyor. Güvenlik güçlerinin operasyonları, bölücü terör örgütünce karargah olarak kullanılan binaların bulunduğu Nur Mahallesi’nde sürüyor. Operasyonların 10’uncu gününde ilçeden silah sesleri gelmeye devam ediyor.
Destek için yürüdüler
Bölücü terör örgütüne yönelik operasyonlara destek veren bir grup, Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinde ellerinde Türk bayraklarıyla yürüyüş düzenledi. Türk bayrakları açan “Huzur istiyoruz”, “Öz yönetimi tanımıyoruz”, “Türk Kürt kardeştir” pankartları taşıyan grup ilçe merkezinde yürüdü. Operasyonlara destek veren sloganlar atan grup kaymakamlık binasının önüne kadar geldi. Burada şehitler için yapılan bir dakikalık saygı duruşunun ardından okunan İstiklal Marşı sonrası grup yürüyüşü sonlandırdı. (AA)
Bakın görün akp doğu ve güneydoğuda pkkya karşı kazanılan zaferi kendine maledecek,bunu cepte görücek bununla beraber ocak ayında seçimlerde vaat edilenleri hayata geçirerek halka şirin gözükecekler bakın asgari ücret 1300 dedik yaptık,emekliye 100 lira ekstra para vericez dedik veriyoruz,gençlere kredi dedik veriyoruz,gençlerin sgk borçlarını silicez dedik siliyoruz,bunun gibi bir sürü şeyleri vaat ettiğimiz gibi görüyorsunuz yapıyoruz diyecekler, halka sözde sözlerini tutmuş görünecekler,peki hiç düşündünüzmü bunları neden yapıyorlar?zira 13 senedir bunlar yapılmadıda neden pat diye bir anda yüksek derecede yapılıyor,benim kanatimce burdan halka kendilerince sözlerimizi vaatlerimizi tuttuk gördünüz imajı vererek baskın bir seçime gitmektir,pkk zorla doğu ve güneydoğuda oyları kendilerine attıramıycak hdp oy kaybı yaşayacak belki baraj altında kalacak olduğundan,mhp kendi içinde kavgalarla uğraştığından oy kaybına uğrayabileceğini hesaplayan akp kafasında bir türlü gerçekleştiremediği başkanlık sistemi için bu sefer gereken oyu alma şansı çok yükseleceğini iyi hesaplamıştır,bence bunları sağladığı an her an tekrar seçime gideceklerdir başkanlığı getirmek ve kazanmak için her türlü devletin imkanlarını akp kullanacaktır demedi demeyin
24 Aralık 2015 Perşembe
TÜRKİYEYE RUSYA TARAFINDAN 10 GÜNDÜR SİBER SALDIRISI ALTINDA,ONUN İÇİN DEVLET DAİRELERİ BİLE SİSTEM YÜZÜNDEN MAĞDUR OLDU,PEKİ ÜLKEMİZ BU KADARMI GÜVENLİKTE ZAYIF
Türkiye’ye siber saldırının 10 günü: Ne oldu?
Türkiye 10 gündür sürekli bir siber saldırı ile karşı karşıya. Yurtdışından gelen bu saldırı, yurt içindeki internet kullanıcılarından çok dışarıdan Türkiye’deki sitelere girmek isteyenleri etkiledi.
Yetkililer Türkiye’nin tarihinin en büyük ve kapsamlı siber saldırısının ardında Rusya'nın olabileceğine işaret ederken, dünyaca ünlü hacker grubu Anonymous da saldırıyı kendilerinin yaptığını söyledi ve dün bir tweet atarak "Yapan Rusya değildi" dedi.
Dünyanın sayılı siber saldırıları arasında olduğu söylenen bu saldırıyı kimin yaptığını bilmek zor ancak ne olduğunu ve nasıl önlem alınacağı tartışılmaya başlandı bile.
14 Aralık'tan beri ne oldu?
Türkiye’nin karşı karşıya bu siber saldırı bir hackleme operasyonu değil.
Sonu Türkiye’nin internetteki imzası olan “.tr” ile biten bütün internet sitelerini etkileyen, tabiri yerindeyse .tr uzantılı sitelerin karargahı olan merkezin tek elden saldırıya uğraması şeklinde gerçekleşti.
Saldırılar 14 Aralık’ta başladı. Dünyaca ünlü hacker grubu Anonymous üstlenene kadar da sadece kapalı bir grubun yakından takip ettiği, duyurmaya çalıştığı bu saldırı Türkiye’nin gündeminde pek yer almadı.
Zira konuyu takip eden uzmanlardan Dağhan Uzgur’un belirttiği gibi aslında pek çok kişi Facebook ve Twitter üzerinden günlük internet faaliyetini gerçekleştiriyor. Buralarda haber okuyor, buralarda oyun oynuyor.
Bir başka etmen ise gerçekleştirilen bu yoğun saldırı sonucu Türkiye’nin .tr uzantılı sitelerin kapılarını dışarıya kapatması. Yani asıl sorun Türkiye dışından .tr uzantılı sitelere girerken yaşandı.
İnternet gibi soyut ve sıradan insanın nasıl yönetildiğini haliyle bilmeyen biri için özetle ne olduğunu sorduğumuzda iki uzman iki ayrı benzetmeyle tarif etti olayı.
Binlerce kişi aynı anda internetin kapısına yığıldı
Dağhan Uzgur, “bir su borusu düşünün, onun taşıyacağı kapasiteden fazla basınçta su gönderirseniz, ya boru patlar ya akış durur” diye açıkladı.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ise dün “ "on binlerce insanın aynı anda kapıya yığılması, içeri girilememesi” şeklinde açıklık getirmeye çalıştı saldırıya.
Image copyrightOther
Özetle söylemek gerekirse saldırının düzenlendiği yer .tr uzantılı bütün internet sitelerinin merkezi olan DNS sunucuları. Bu da .tr adresli bir siteye girmek istediğinizde size yol gösteren bir mahalle muhtarı.
Sadece saniyeler içinde gerçekleşse de .tr uzantılı bir siteye girmek istediğinizde önce bu mahalle muhtarına uğruyor, sonra siteye yönlendiriliyorsunuz. Mahalle muhtarı çalışamaz hale getirildiğinde .tr uzantılı siteler için size yol gösteren merkez işlemez hale getiriliyor ve siz de siteye giremiyorsunuz.
Türkiye saldırıyla nasıl mücadele etti?
Türkiye bu saldırı karşısında ilk tepki olarak “muhtarlığın kapısını kapatmayı” tercih etti. Dağhan Uzgur, “İlk şaşkınlıkla kapıları kapattılar. Bir anda çok büyük bir trafik gelince bir anda ne yapacaklarını şaşırdılar. Sonra gerekli önlemleri alıp yeniden açtılar” diyor.
Peki bu profesyonel bir tepki mi? Uzgur, “Sıkıntı olan konu, bu tahribatın düşünülmemiş olması. Bu önlemler daha önce alınsaydı bunların hiçbiri yaşanmayacaktı” diyor.
Image copyrightulakbim.tubitak.gov.tr
Saldırıyı başından beri takip edenlerden biri olan Efe Kerem Sözeri de saldırının önlenmesinin zor olduğunu belirtiyor.
“DDoS saldırılarını dağınık yapısı nedeniyle engellemek çok zor; çünkü hangi talebin normal talep, hangisinin saldırı talebi olduğunu bilemiyorsunuz, bunları birbirinden ayıramıyorsunuz.
Korunmak da sizin elinizde değil, çünkü saldırganlar kimliklerini gizleyip saldırıyorlar.”
"Önemli olan riskin dağıtılması"
Bu durumu ise şu örnekle açıklıyor: “Her 5 dakikada bir, başka bir kişiymişim gibi sizin sekreterinizi arayıp ‘Rengin Arslan orada mı?’ diye soruyorum. Sekreteriniz de her seferinde sizin ofiste olup olmadığınızı öğrenip bana bilgi veriyor. Fakat benim aynı kişi olup olmadığımı hiç sorgulamıyor. Böylece sekreterinizi bütün gün meşgul ediyorum, başka iş yaptırmıyorum.”
Her ne kadar bu saldırıları engellemek zor olsa da, korunmanın yolları vardı. Bu korunma yolu ise Türkiye’nin uyguladığı kapıları yurtdışına kapatmak yönteminden farklı.
Efe Kerem Sözeri bu yöntemi “riskin dağıtılması” olarak özetliyor.
Türkiye’nin .tr uzantılı adresleri tek merkezde bulunuyordu. Ancak bu siber saldırıdan sonra bunlar farklı merkezlere dağıtıldı. Bu durum aynı zamanda riskin dağıtılması ve tek merkeze bir kerede yapılan saldırıyla sistemin kilitlenemeyeceği anlamına geliyor.
“Saldırı, hedefinin tüm zaaflarını ortaya çıkardı”
Efe Kerem Sözeri, olayın teknik yanından ziyade siyasi boyutunun önemli olduğunu vurguluyor: “Fakat saldırı, hedefinin tüm zayıflıklarını ortaya çıkartmış oldu. Eğer saldırının arkasında bir devlet varsa, maliyet bir sorun değilse, Türkiye daha haftalarca saldırı altında kalmaya devam edebilir, çünkü sistemin zayıf noktası biliniyor” diyor.
Saldırının boyutlarını yakından takip eden Dağhan Uzgur, bugün saldırıların hayli azaldığını belirtiyor. Bunun iki nedeni olabilir. Birincisi artık saldırı düzenlenmemesi. İkincisi ise riskin dağıtılması nedeniyle saldırının daha iyi yönetilebilmesi.
Bu konuyu ilk günden itibaren sayfalarına taşıyan turk-internet.com yöneticisi Füsun Sarp Nebil bunun Türkiye’ye karşı gerçekleştirilenin büyük bir saldırı olduğuna ve bunun mesai saatleri içinde yapılmış olmasına dikkat çekiyor ve Rusya ihtimalinin yadsınamayacağını söylüyor.
Sözeri de, “Bu saldırının stratejik olarak NIC.tr'yi hedeflemiş olması, Türkiye'deki internet yönetimini iyi bilen bir kişi veya grup tarafından yapıldığını ortaya koyuyor. Normal bir sunucuyu değil, sadece DNS sunucularını etkileyecek yöntemlerin de kullanılmış olması, kanımca saldırıyı oldukça profesyonel bir kişi veya grubun yapmakta olduğuna işaret ediyor” diyor.
Saldırıların zararı ne oldu?
Uzmanlara göre bunun en önemli zararlarından biri prestij kaybı. İkincisi ise sitelerin geçici ziyaretçi kaybı.
Dağhan Uzgur, sonu tr ile biten internet sitelerinin yüzde 10 civarında ziyaretçi kaybına uğradıklarını söylüyor. Ancak bu geçici bir kayıp. Daha büyük kayıp riskini anlamak için ise e-ticaret siteleri gibi büyük yatırım gerektiren internet sitelerinin bundan sonra .tr uzantılı site almak konusunda çekimser davranıp davranmayacağını görmek gerekecek.
Uzgur bu son 10 günlük saldırının yarattığı maddi kaybın ne olacağının bilinemeyeceğini de vurguluyor.
Sözeri ise, bu saldırıyı düzenleyen ister Anonymous ister idida edildiği gibi Rusya olsun, “G-20'ye ev sahipliği yapmış bir devletin tek bir saldırı ile dünyanın erişimine kapanmış olması çok ciddi prestij kaybı” diye yorumluyor durumu.
23 Aralık 2015 Çarşamba
ŞİMDİ BAKIYORSUNUZ HESAPTA MASONLAR ATATÜRKÇÜ
SİZ HİÇ SİZİ TÜRKİYEYE DÜŞMANSINIZ,KÖKÜNÜZ DIŞARDA DİYİP DERNEĞİNİZİ KAPATIRSA GERÇEKTEN SEVERMİSİNİZ?
ATATÜRK MASONLARIN NE DERECE TEHLİKELİ OLDUKLARINI KEŞFETMİŞTİ VE ONLARIN DERNEKLERİNİ CANI PAHASINA KAPATMIŞTI BAŞKA ÖRNEĞİ YOK,HESAPTA MÜSLÜMAN LİDERLER VAR ASIL ONLARIN MASON LOCALARINI KAPATMALARI GEREKMEZMİ?EEE NEDEN PEKİ ONLAR İSLAM DÜŞMANI,TÜRK DÜŞMANI MASON LOCALARINI KAPATMAZ?İŞTE BEN ATATÜRKE DÜRÜSTLÜĞÜNDEN,CESARETİNDEN,VATANA,MİLLETE HİZMETLERİNDEN DOLAYI SEVGİM SAYGIM SONSUZDUR
22 Aralık 2015 Salı
İNSANLAR NEDEN KENDİ YAŞADIKLARINA BAKMAZDA GİDER BAŞKALARININ AÇIKLARINI ARAR,AKPLİLER BAKIN FİLİSTİNLİLERE,CAMİLERE SALDIRAN İSRAİLLE ANLAŞMALAR ORTAKLIKLAR YAPIYOR BU YILBAŞINA KIZANLAR NEDEN BU ŞEKİLDE SOKAKLARA ÇIKMIYOR?KENDİ YAŞAMLARINA GİRİP ARAŞTIRSAN HERKESİN OLDUĞU GİBİ YAPTIKLARI GÜNAHLAR VARDIR EE O ZAMAN
SANANE MİLLETİN YILBAŞI KUTLAMASINDAN SANAMI KALMIŞ
DÜRÜSTSEN NEDEN BAKARA MAKARA DİYEN EGEMEN BAĞIŞ,TAYYİP ERDOĞANA YALAKALIK OLSUN DİYE PEYGAMBER DİYEN,EFKAN ALAYA PAYGAMBERDE KİBİR VARDI BİZDE YOKTU DEDİĞİNDE NEDEN SOKAKLARA ÇIKMADINIZ?AYRICA YILBAŞI NOEL DEĞİL NOEL 25İNDEDİR SİZDE BİLMENİZE RAĞMEN HALA ÇARPITIYORSUNUZ
KİMSE KİMSEYE KARIŞMASIN SEN YILBAŞINDA İSTİYORSAN ORUÇ TUT NAMAZ KIL ÖBÜRÜDE NE YAPIYORSA YAPSIN TIPKI NORMAL GÜNDE OLDUĞU GİBİ ZİRA YILBAŞI BİZLER İÇİN SIRADAN BİR GÜNDÜR OLAY SİZİN GİBİLER YÜZÜNDEN BÜYÜYOR,SİZ MADEM İSLAMA SAHİP ÇIKACAKSINIZ MÜSLÜMAN ÜLKELERİ YÖNETENLERİN YANLIŞLARINA SOKAKLARA ÇIKIN PRETOSTO EDİN,RÜŞVETLERE,AYRIMCILIKLARA,HIRSIZLIKLARA,AMERİKA,RUSYA,
AB.TARAFINDAN ORTADOĞUDA BÜYÜK İSRAİ PROJESİ İÇİN KATLEDİLEN MÜSLÜMANLARA MEZHEP AYRIMI YAPMADAN SAHİP ÇIKIN PRETOSTO EDİN DAHA GERÇEKÇİ OLURSUNUZ,SEVAPTA ALIRSINIZ
21 Aralık 2015 Pazartesi
MEVLİT KANDİLİNE KİMİLERİ BÖYLE BİRŞEY YOK DİYENLER VAR,GERÇEKTE OLMAYABİLİR FAKAT İNSANLAR BUNU PEYGAMBERİMİZİN DOĞUM GÜNÜ ADI ALTINDA BÖYLE KUTLUYORLAR SİZE NE,KİME NE,İNSANLARIN İNANIŞLARINA KARIŞMAYIN,SANA ZARARIMI VAR YOK NE BATIYOR SİZE
HADLERİNİ AŞAN ÇOK İNSAN VAR KİMİ İNSANLARIN İNANÇLARINI KONTROL ETMEYE BAKIYOR,KİMİDE DİNCİLERE KENDİNİ KAPTIRIP RAHAT YAŞAYANLARA,DİNİ YAŞAMAYANLARA,YILBAŞINI YAŞAMAYAÇALIŞANLARADA DÜŞMANLIK EDİYOR,KİMSE KİMSEYE MÜDAHELE ETMESİN KİMSE KİMSEYE ZARAR VERMESİN
PEYGAMBER EFENDİMİZ İYİKİ DOĞMUŞ
ALIN SİZE BAŞKA DİNİ KULLANAN BİR ŞEREFSİZ ÖRNEĞİ
MİLLETİ YILLARCA ÇEŞİTLİ YOLLARLA SOYDU EN SONUNDA CEMAATE GİRDİ OTEL VE HESAPTA ADADA DİNİ İSİMLERLE OLMAYAN YERLERİ SATTI HÜKÜMET BUNA GÖZ YUMDU HAKKINDA DÜNYA KADAR ŞİKAYET VAR VE NASIL OLUYORSA MAHKEME BUNU BIRAKTI NEDEN ACABA?BAŞKASI YAPSA BIRAKILIRMIYDI?
Jet Fadıl'a 'yolsuzluk'tan 'jet' serbest
Jet Fadıl olarak bilinen Fadıl Akgündüz, hakkında başlatılan devre mülk yolsuzluğu iddialarına ilişkin soruşturmada tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilmesinin ardından serbest bırakıldı. Akgündüz, devlet içindeki 'paralel yapı'nın kendisini batırmak için elinden geleni yaptığını belirterek geçen yıl Erdoğan'dan yardım istemişti
BÜYÜK İSRAİLİN GÖRÜNMEYEN AYAĞI SÖZDE KÜRDİSTAN OLARAK KUZEY IRAKTA ATILIYOR,AYNISINI BİZİM ÜLKEMİZDEDE YAPMAYA ÇALIŞIYORLAR
Bağımsız Kürdistan Kuruluyor! Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin bağımsızlık referandumu için hazırlık yapılması talimatı verdiği açıklandı. Rudaw kanalın haberine göre, Barzani partisine yakın isimlere “bağımsız Kürdistan için referandum hazırlığı yapın” talimatı verdi.
Demokrat Partisi (KDP) dün Genel Başkan Mesut Barzani başkanlığında toplantı yapmıştı. Rudaw’a konuşan KDP’nin yetkili isimlerinden Aras Haso Mirhan, toplantının ana gündemlerinden birinin bağımsızlık olduğunu, Başkan Barzani’nin referandum için diğer partilerle görüşmeye başlanmasını istediğini bildirdi. FOTO: Irak’ın etnik haritası. (Pembe bölgeler Kuzey Irak olarak yorumlanıyor) Mirhan, önümüzdeki günlerde Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ile önemli bir toplantı yapılacağını, daha sonra diğer partilerle de biraraya gelinerek, bağımsızlık için atılması gereken adımların konuşulacağını aktardı. Mesud Barzani’nin 3 Temmuz 2014’te Kürdistan Parlamentosu’nda gerçekleşen kapalı oturumda da bağımsızlık için referandum hazırlığı yapılmasını talep ettiği belirtilmişti. Ancak, IŞİD’in Kürt bölgesine düzenlediği saldırılar nedeni ile bağımsızlık referandumu gündemden düşmüştü. K: Sözcü
OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ ==> http://www.sondakikaturk.com/…/bagimsiz-kurdistan-kuruluyor…
Son Dakika Türk
20 Aralık 2015 Pazar
BOP DENİLEN İSLAM ÜLKELERİNİNDARDUMAN EDİLMESİ DEMEKTİR BUNUN İÇİNDE ÜLKEMİZDE DAHİL,AMAÇLARI BÜYÜK İSRAİLİ KURMAK VE TÜM PETROLLER MADENLERLE İNSANLARI KONTROL ETMEKTİR BU SİYONİST MASONLARIN ASIRLARDIR PROJESİDİR BU AMAÇLARINA NE YAZIKKİ MENFAAT İÇİN BAZI SATILMIŞ MÜSLÜMANLAR YÜZÜNDEN YAKINLAŞTILAR ORTADOĞUDU ONUN İÇİN KARIŞIK
BOP EŞ BAŞKANLARINDAN BİRİDE TAYYİP ERDOĞANDI
DOĞU VE GÜNEYDOĞUDA GÜVENLİK GÜÇLERİ SİZ KÜRTSÜNÜZ DİYE KİMSEYE SALDIRMIYOR,İFTİRA ATANLAR HESAPTA GÜVENLİK GÜÇLERİ KÜRTLERİ ÖLDÜRÜYORLAR DİYORLAR BAKIN GÜVENLİK GÜÇLERİNE ÖYLEMİ GÖRÜNÜYOR?YOKSA DEVLETE MEYDAN OKUYAN,ÜLKEMİZİ DIŞ ÜLKELERDEN ALDIKLARI EMİR VE DESTEKLE ASKERİ POLİSİ KÜRTLERİ ÖLDÜRENLEREMİ KARŞI GÜVENLİK GÜÇLERİMİZ
YABANCI ÜLKELERE ÇALIŞAN İÇERDEKİ HAİNLER BİR OLMUŞ İFTİRA KAMPANYASINA GİRMİŞLER,DÜŞÜNÜN AMAÇ KÜRTLERİ YOK ETMEK OLSAYDI NEDEN DOĞUDA YAPSINLARKİ EN KALABALIK KÜRTLERİN YAŞADIĞI İSTANBUL,ANKARA,MERSİN,İZMİRDE YAPMAZLARMIYDI?
AKP ASLINDA İSRAİLLE İTHALAT İHRACATTA GERİ ADIM ATMADI,BAKIN RUSYAYA BİZE UÇAK YÜZÜNDEN KIZDI VE DURMADAN ZARAR ETMESİNE RAĞMEN İLİŞKİLERİNİ BOZDU
YA BİZ MAVİ MARMARA YÜZÜNDEN YALANDAN KIZDIK GÖRÜŞMÜYOR HAVASI YARATTIK AMA GİZLİCE ALTTAN ALIŞVERİŞLERE İLİŞKİLERE DEVAM ETTİK DEVLET YÖNETİMİ HANGİSİNİN DOĞRU,RUSLARIN BİZLE OLANIMI?
YOKSA BİZİM İSRAİLLE OLANIMI?
HÜMANİSTLİK PKKLILARIN ÖLÜMLERİNE SAHİP ÇIKMAKLA OLMAZ
PKKLILARIN TEHDİTLERİNE,SALDIRINA MARUZ KALANLARA,VATANINA BAĞLI OLANLARA SAHİP ÇIKMAKLA OLUR
HÜMANİST GEÇİNENLER PKKLILARIN ÖLÜMLERİNE İNSAN DİYE ÜZÜLENLER DÜRÜSTÇE DAVRANIN PEKİ NEDEN YILLARDIR PKKLILARCA ZORLA KAÇIRILAN ÇOCUKLAR İÇİN NEDEN ÜZÜLÜP DESTEK OLMUYORSUNUZ?NEDEN BU ÇOCUKLARI İÇİN AĞLAYAN ÜZÜLEN DESTEK İSTEYEN ANNELERE NEDEN HÜMANİST OLMUYORSUNUZ?
O KAÇIRILAN ÇOCUKLAR ŞİDDET GÖRÜYOR ZORLA DEVLETE DÜŞMAN HALİNE GETİRİLİYOR VE SONUCUNDA ÇATIŞMADA ÖLÜYORLAR PEKİ SİZ DÜRÜSTSENİZ NEDEN BU ÇOCUKLAR İÇİN ANNELERE DESTEK VERMİYORSUNUZ?DOĞU VE GÜNEYDOĞUDA KÜRT AİLELERDEN ÇOĞU PKKDAN NEFRET EDİYOR AMA TEHDİTLERLE ORDA DURYORLAR NEDEN
HÜMANİSTLİK YAPIP PKKDAN ÇEKEN AİLELERE DESTEK VERMİYORSUNUZ?VERMEZSİNİZ SİZİN HÜMANİSTLİĞİNİZ SADECE PKKLILAR İÇİNDİR SİZ İKİ YÜZLÜSÜNÜZ
MASONLAR DÜNYANIN KANINI EMEN KİŞİLERDİR
EN SEVMEDİKLERİDE MÜSLÜMANLARDIR,BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİDE ONLARINDIR,ŞU AN İSLAM DÜNYASI KARIŞIKSA İŞTE BUNLARIN YÜZÜNDENDİR AMAÇLARI BÜYÜK İSRAİLİ KURMAKTIR VE TÜRKİYENİN PARÇALANMASINI SAĞLAMAKTIR,ATATÜRK BUNLARI KEŞFETTİ VE NE YAZIKKİ BU GÜRUHLARCA KİNİN MADDESİYLE YOK EDİLDİ
Atatürk 1935 Yılında Mason Localarını Kökü Dışarıda Olduğu İçin Kapatıyor
Atatürk 1935 Yılında Mason Localarını Kökü Dışarıda Olduğu İçin Kapatıyor
Mason locaları ile iç içe çalışan İttihat Terakki Cemiyeti’nin Osmanlı İmparatorluğu’nu nasıl
uçurumun eşiğine sürüklediğini bilen Atatürk, mason localarını kapatmak istiyordu. Kapatma
görevini ise dönemin Mason İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’ya verdi. Şükrü Kaya Atatürk’e uzun
süre direnmeye çalıştıysa da başarılı olamadı.
Anadolu Ajansı 10 Ekim 1935 tarihinde gazetelerin merkezlerine şu önemli haberi geçiyordu:
Türkiye Mason cemiyeti, memleketimizin sosyal tekamülü ve günden güne artan
muazzam terakkilerini nazarı itibare alarak faaliyetlerine nihayet vermeyi ve
bütün mallarını memleketin sosyal ve kültürel kalkınmasına çalışan Halkevlerine
teberrüü muvaffak görülmüştür.”
Bu habere kimse bir anlam verememişti. Çünkü Türkiye masonluğu tarihinin en rahat
dönemini yaşıyordu. TBMM Başkanı, İçişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı, Ankara Valisi, İstanbul
Valisi üst düzey aktif masondu. Devlet yönetiminin köşebaşları masonlar tarafından
tutulmuştu.
Türkiye Masonluğu ne olmuştu da 27 yıl aradan sonra kendini yok etme kararı almıştı. 4 gün
sonra gerçek ortaya çıkmıştı. Masonlar kendilerini feshetmemiş, Cumhurbaşkanı Mustafa
Kemal Atatürk tarafından mason locaları kapatılmıştı. 14 Ekim 1935 Tarihli Cumhuriyet
Gazetesi’nin “Türkiye’de Mason Locaları Bir Emirle Kapatıldı” başlıklı haberinde olayın
perde arkası şu şekilde aktarılıyordu:
“İçişleri Bakanlığı’ndan verilen bir emir üzerine Türkiye Mason Localarının
faaliyetlerine nihayet verilmiştir. Yüksek makamın emri ile Türkiye
masonluğunun İstanbul, Ankara, İzmir, Edirne, Muğla, Gaziantep ve Adana’da
bulunan Müteaddid locaları kapanmış, bunların emlaki hükümete intikal etmiştir.
“
Cumhuriyet Gazetesi’nin haberinde sözü edilen yüksek makam dönemin Cumhurbaşkanı
Mustafa Kemal Atatürk’ten başkası değildi. İşin ilginç yanı ise Atatürk’ün Mason localarını
kapatma emrini, Müslümanlara yaptığı zulümlerle tanınan Mason İçişleri Bakanı Şükrü
Kaya’ya vermiş olmasıydı. Mason İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Atatürk’ü bu tarihi kararından
vazgeçirmeye çalışsa da başarılı olamamıştı.
Şükrü Kaya, Türkiye Yüksek Şurası adına Doktor İsmail Hurşit, Türkiye Büyük Locası
Büyük Üstadı Muhittin Osman Omay ve bir grup masonu İçişleri Bakanlığı’na çağırır ve
Atatürk’ün kesin kararını bildirir: “Mason Locaları kapatılıp çalışmalarına son verecekler ve
malvarlıklarını halkevlerine aktaracaklardır.
ATATÜRK LOCALARI NEDEN KAPATTI?
Atatürk, uzun yakın arkadaşlarıyla istişare ettiği mason localarının kapatılmasıyla ilgili
düşüncelerini ilk olarak 1935 yılında gündeme getirdi. İttihat Terakki Cemaati içerisindeki
masonların Türiye’ye verdikleri zarar herkes tarafından bilinmekteydi. İttihat Terakki’yi
yakından tanıyan Atatürk, Cumhuriyet’in kuruluşundan beri locaları kapatmayı
düşünüyordu.. Dönemin Van Millitvekili İbrahim Arvas, hatıralarında Atatürk’ün masonlara
yaklaşımını şu şekilde ifade ediyor:
“Mustafa Kemal’in sevmediği iki zümre vardı. Birincisi dönmeler ikinci ise
masonlardı… Bir gün eski Adliye Vekil Mahmud Esat Bozkurt’u çağırdı.
Kendisine masonların taksimat, teşkilat, ahvalini bildirir bir kitap verdi. “Bunu
güzelce mutalaa et, bir takrirle Halk Partisi grup başkanlığına ver, grupta bunlara
şiddetli hücum yap ve grupça kapanmasına dalalet et. Senin de bu işte büyük şeref
payın olacaktır.” dedi. Grup danışmanı Mahmut Esat Bozkurt riyaset makamına
bir takrir verdi ve takririnin okunmasını reisten rica etti. Hülasası şöyleydi:
“Masonluk kökü dışarıda bir yahudi tarikatından başka bir şey değildir,
memleketimizde bunun ne işi vardır? Bunu da grup kararıyla kapatalım…
Ertesi hafta Recep Peker geldi ve kürsüye çıkarak şu müjdeyi verdi: “Arkadaşlar
yarından itibaren Türkiye’de masonluk kalmamıştır ve bütün localar
kapanmıştır…” salonda bir kıyamet koptu, alkışlar, bağırmalar “kahrolsun yahudi
uşakları” sesleri tavanları çınlatıyordu. Şükrü Kaya ve arkadaşları sırra kadem
basmışlardı. Grup dağıldıktan sonra Dr. Mim Kemal’i öne katarak meclisteki
masonlar toplu olarak Reis-i Cumhur’a gitmişlerdi. Mim Kemal Reis-i Cumhur’a
hitaben: “Efendimiz biz zaten maiyet-i devletindeyiz fakat siz Meşrik-i Azam’ımız
olursanız, bir pervane gibi etrafınızda dönüp dolaşırız” demiş. Reis-i Cumhur:
“Peki bir şey soracağım, bana cevap veriniz de sonra… Siz Avrupa’da hangi
locaya bağlısınız ve mektubunuzun ismi nedir?
“Biz Cenovaya tabiiz ve Reisimiz Barca Mişon cenaplarıdır.” demiş. Bunun
üzerine küplere binen Mustafa Kemal Paşa onlara hitaben:
“Haydi defolun buradan cehennem olun gidin. Yahudi uşakları!” Benim milletim
bana kahraman sıfatı verdi ben sizin gibi bir çift yahudiye uşak mı olacağım? Bu
gece sabaha kadar Türkiye’deki bütün locaları kapatmadığınız taktirde, yarın
teşkil edeceğim, Divan’ı Harb-i Örfi’ye hepinizi verir ve astırırım. Haydi defolun
karşımdan.“
diyerek onları kovdu, onlar da yıldırım telgraf ve telefonlarla vaziyeti İzmir,
İstanbul ve Adana’ya bildiriler ve sabah olmadan hepsini kapanma kararlarını
getirip, henüz sofrasından kalmayan Reis-i Cumhur’a verdiler ve derin bir nefes
aldılar. Reis-i Cumhur Mustafa Kemal bu suretle bütün mason localarını
kapattı.” (İbrahim Arvas, tarihi hakikatler, s.71-72)
YIL 1948; LOCALAR TEKRAR AÇILIYOR
İsmet İnönü’nün aldığı ani bir kararla, 5 Şubat 1948 yılında Türkiye Mason Derneği’nin
kurulması ile Atatürk’ün emri ile kapatılan mason locaları, İnönü’nün emri ve Celal Bayar’ın
desteği ile tekrar faaliyete girmiştir. Masonlar açtıkları davalarda, Halkevlerine devredilen
tüm mal varlıklarını tekrar ele geçirdiler.
5 Şubat 1948 tarihinde “Türkiye Mason Derneği” ismi ile İstanbul Valiliği’ne yapılan başvuru
kabul edildi ve masonlar, bu tarihten sonra resmen faaliyete başladılar. Locaların 13 yıl
aradan sonra açılması, uyku döneminde olan masonlar tarafından sevinçle karşılandı. Bu
sevinçlerini kendi kontrollerindeki gazetelere tam sayfa ilanlar vererek duyurdular. Atatürk
tarafından kapatılan mason localarının tekrar açılışını İbrahim Arvas anılarında şöyle
anlatıyor:
“İsmet Paşa’nın Reis-i Cumhurluğu sırasında Kanun-u Mahsus ile localar
kapanmadı diye masonların müracaatı üzerine tekrar localar açılıp faaliyete
başladılar. Ve 1952′de ise Atatürkçü geçinen ve onunla iftihar eden Celal Bayar da,
Ahmet Gürkan’ın teklif ettiği mason localarını kanunla pekiştirdi. Tabii bu
ameliyeyi Meclis yaptı fakat bu müzakerelerin devam ettiği üç celse zarfında Celal
Bayar Reis-i Cumhur locasına gelerek konunun müzakerelerini sonuna kadar
takip etmiştir.” (İbrahim Arvas, Tarihi Hakikatler, s.73)
İsmet İnönü’nün aldığı ani bir kararla 5 Şubat 1948 yılında Türkiye Mason Derneği’nin
kurulması ile Atatürk’ün emri ile kapatılan mason locaları, İnönü’nün emri ve Celal Bayar’ın
desteği ile tekrar faaliyete girmiştir. Masonlar açtıkları davalarda Halkevlerine devredilen
tüm mal varlıklarını tekrar ele geçirdiler.
1935 yılında Atatürk’ün emri ile kapatılan mason locaları uzun süre faaliyetlerini
halkevlerinde sürdürdüler. 1948 yılında ise İnönü’nü emri ile mason locaları faaliyetlerine
kaldıkları yerden devam ettiler. Atatürk’ün mason localarını kapatma emrini hazmedemeyen
masonlar Atatürk’ü ziyarete gelmişlerdi. Atatürk kökü dışarıda olan bu zararlı cemiyetin
üyelerini huzurundan kovdu…
BUNU BEN VE BENİM GİBİ DÜŞÜNENLER YILLARDIR SÖYLÜYORUZ,ATATÜRK MASON LOCALARININ ÜLKEMİZ İÇİN ZARARLI OLDUĞUNU KAPATILMASI GEREKTİĞİNİ SÖYLÜYOR,MASON BAŞBAKAN ŞÜKRÜ KAYAYA SEN KAPATACAKSIN EMRİNİ VERİYOR LOCALAR KAPATILIYOR
SONRA ATATÜRKÜN YAVAŞ YAVAŞ YİYECEKLERİNE KİNİN MADDESİ KONMAYA BAŞLIYOR VE ATATÜRK SİROZ OLUYOR
ATATÜRK İYİCE HASTALANINCA DIŞARDAN VE İÇERDEN MASON DOKTORLAR TAHSİS EDİLİYOR VE NE YAZIKKİ RESMEN MASON LOCALARININ KAPATILMASININ İNTİKAMI ALINIYOR VE ATATÜRK VEFAT EDİYOR
ŞİMDİ GÖRÜN BAKINKİ MASONLAR KOYU ATATÜRKÇÜ GİBİ DAVRANIYORLAR DEVLETİN HER KADEMESİNE SIZMIŞLAR ASIL PARALEL MASONLARDIR
Çukurova Belediyesi’nin konuğu olarak Adana’da konferans veren araştırmacı Eriş Ülger, Atatürk’ün alkolden ölmediğini, sıtmaya karşı kinin ilacı kullandığı için sirozdan öldüğünü söyledi.
Çukurova Belediyesi’nin konuğu olarak Adana’da konferans veren araştırmacı Eriş Ülger, Atatürk’ün alkolden ölmediğini, sıtmaya karşı kinin ilacı kullandığı için sirozdan öldüğünü söyledi.
Atatürk Araştırmacısı Yazar Eriş Ülger, ’Her Ayın 19’unda Saat 19.00’da’ etkinliğine katıldı. Çukurova Belediyesi Orhan Kemal Kültür Merkezi’nde konuşan Ülger, Atatürk’ün ölüm nededine yönelik tartışmalara da değindi.
'CEPHEDE 11 KEZ SITMAYA YAKALANDI'
Ülger, "Cepheden cepheye koşturan Atatürk tam 11 kez sıtmaya yakalanmış, hastalığı atlatmak için kinin ilacı kullanmış. Bu da karaciğerini tahrip etmiştir. Sirozdan ölmüştür, alkolden değil" diye konuştu.
Doğu Akdeniz Belediyeler Birliği (DABB) ve Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin ise, Mustafa Kemal Atatürk’ü uzman bir araştırmacıdan dinlemenin büyük bir mutluluk olduğunu belirterek, "Göreve geldiğimiz günden bu yana bıkmadan usanmadan her ayın 19’unda saat 19’da Atatürk’ü ve Cumhuriyet değerlerini anlatıyoruz. Sayın Eriş Ülger’in de çok güzel vurguladığı gibi Atatürk mucizesini toplumun her kesimine anlatmaya devam edeceğiz" dedi.
2002’DE DE GÜNDEME GELMİŞTİ
Atatürk’ün sıtmadan hayatını kaybettiği iddiası 2002 yılında da gündeme gelmişti. Bir grup tıp doktoru, Atatürk'ün tarih kitaplarında yazıldığı gibi "alkolün neden olduğu karaciğer sirozu"ndan değil, geçirdiği sıtma ve soğuk algınlığı hastalıklarının tedavisi için kullandığı ilaçların bir komplikasyonu olan Banti Sendromu'ndan öldüğünü ileri sürmüştü.
Daha önce Gülhane Askeri Tıp Akademesi'nde görev yapan Doktor Aytekin Ertuğrul, Doktor Şakir Coşkuner, Prof. Dr.Sait Kapıcıoğlu ve arkadaşları, 10 Kasım'da 64'üncü ölüm yıldönümünde Mustafa Kemal Atatürk'ün yıllardır yansıtıldığı gibi alkolün neden olduğu karaciğer sirozundan değil, sıtma dalağı denilen ve sıtmanın bir komplikasyonu olan hastalıktan öldüğünü iddia etmişti.
Odatv.com
19 Aralık 2015 Cumartesi
BUNU MUHAKKAK OKUYUN OKUTTURUN PKK NASIL KÜRTLERE DAVRANIYOR HERKES GÖRSÜN
BAKIN PKK VE PKKLILARDAN ÇEKEN KÜRT VATANDAŞ NE DİYOR,ZORLA HALKA PKKLILAR KENDİ İSTEDİKLERİNİ YAPTIRMAYA ÇALIŞIYORLAR PKKNIN İSTEDİĞİ GİBİ YAŞAMASINI METAZORİ İSTİYORLAR BUMU HÜMANİSTLİK
Son hendek kapanmadan dönmeyiz
Operasyonların devlet adına kararlı bir şekilde ve sonuna kadar sürdürülmesini, hendeklerin temizlenmesini istiyoruz. Bence bölge halkı hükümet konağı önünde toplanıp ‘Mahalleleri PKK’ya bıraktık, gelin bu işi çözün’ demeli
İstihbarat Servisi
Şırnak’ın Cizre ilçesinde görevli bir belediye çalışanı, yaşadıkları PKK terörünü Aydınlık’a anlattı. 2 çocuk babası olan belediye çalışanı, eşini ve bir oğlunu ilçe dışına çıkarabilmeyi başarmış. “Bir oğlumu kaçıramadım, hâlâ Cizre’de” diyor. PKK’nın kazdığı hendeklerden, halka ettiği eziyetten bezdiklerini dile getiriyor: “Artık bıçak kemiğe dayandı. Hendekler tamamen temizlensin istiyoruz.”
PKK HALKI SİNDİRMEYE ÇALIŞIYOR
PKK tarafından hedef alınmaması için belediye çalışanının ismini yayımlamıyoruz. Ancak anlattıklarını, bölge halkının yaşadığı zulme ışık tutması için olduğu gibi aktarıyoruz:
“Cizre’de PKK mahalleleri zaptetmiş, kendilerine alan açmışlar. Kendi siyasi uzantıları orada ‘özyönetim’ ilan ettikten sonra yüz buldular. Ne devletten korkuyorlar, ne de milletten çekiniyorlar. Ahlak zaten yok. Aldıkları talimatla bu işi yürütmeye çalışıyorlar. Birinci hedef devleti çökertmek, ikincisi halkı sindirmek.
YETER Kİ TEMİZLENSİN!
“Cizre’deki manzara korkunç; bu hendekler bir ayda bile temizlenmez. Büyük bir askeri müdahale olmadan bu hendekler kapatılamaz. Artık bıçak kemiğe dayandı. Hükümete çok güvenim yok ama devlet adına gereğinin yapılmasını diliyorum. Operasyonların devlet adına kararlı bir şekilde, süresi ne olursa olsun sürdürülmesi ve hendeklerin temizlenmesini istiyoruz.
HASTAYI BİLE ENGELLİYORLAR
“4 Eylül’de sokağa çıkma yasağı konulduğunda sevinmiştim. Okullar açıldığında çocuklar ve öğretmenler nasıl okula gidecek diye düşünüyordum hep. 8 gün sonra sokağa çıkma yasağı kalktığında hendeklerin kapatılmadığını gördük. Okullar açıldı, hendekler hâlâ duruyordu. Çocuklar, hendeklerin arasından geçerek okula gidiyordu. Kamu düzeni yok. Bir yerde trafik kazası, cinayet olsa savcı gelip de inceleme yapamıyor. Trafik polisi dışarı bile çıkamıyor. Bir ara Kirpi araçları trafik polisleri tarafından kullanılıyordu. Taşlanıyor ve kurşunlanıyorlar. Caddelere çıkıp araçları durdurup, anahtarları alıyorlar. Hastaları bırakmıyorlar ki hastaneye gitsinler. Allah’tan ben 4 ay önce ameliyat olmuşum.. Şimdiye kalsaydım mümkün olmazdı. Sağlık hizmetleri şu anda yarıya indi. Hastası olan Gaziantep’e gidiyor. Hayat felç.
GENÇLERE PARA VERİYORLAR
“Savaşanlar oraların genci deniyor...Öyle değil. Bazen sokaktaki genci para vererek ‘sen burada gözcülük yap’, ‘caddeye çık, slogan at’, ‘taş at’ diyorlar. Bunlar pasif görev alanlar. Bir de orta kademedekiler var, onlar mesela senin arabanın anahtarını aldığında bir üstüne başvuruyor, ne yapacağını soruyor..
“PKK resmen vatandaşa eziyet ediyor. Örneğin benim kardeşim sözleşmeli öğretmen. Cudi mahallesinde kalıyor. Gece gidip kardeşimi evden çıkartıp zorla nöbet tutturuyorlar. Yengeme ‘Bu gece yemek hazırlama sırası sizde’ diyorlar. Ahlak yok bu insanlarda. Bu yaptıkları gasp.
Halk, evlerinin önünde kazılan hendeklerden illallah etmiş ama bir şey diyemiyor. Bence bölge halkı hükümet konağı önünde toplanıp ‘Mahalleleri PKK’ya bıraktık, gelin bu işi çözün’ demeli.
OĞLUM İLÇEDEN YAYAN ÇIKTI
“Küçük oğlumun dükkanına roket isabet etti. PKK ilçeden çıkmasına izin vermedi. Sonra tesadüfen açık bir yol bulmuş oradan yayan çıktı. Dükkanının zararını devlet karşılayacak ama PKK’nın yaptıklarından dolayı devletten tazminat istemeye yüzümüz yok.”
KİM ÜSTÜNE ALINIRSA ALINSIN BU BENİM DÜŞÜNCEM
ATATÜRK'ÇÜYÜZ diyenlerin bazıları neden pkknın yaptıklarını savunur?neden askerimizi,polisimizi,sivilleri katleden,ÜLKEMİZİ öz yönetim adı altında bölmeye çalışan terör örgütüne, savaş açan devletimizin yanında olmak yerine pkknın yanında olmaya çalışırlar?hesapta güvenlik güçlerimiz kürt vatandaşlarınımı öldürüyormuş bu iftiradır yalandır,öyle olsa TÜRKİYENİN en kalabalık ili istanbulda yapmazmıydı?doğu ve güneydoğuda pkklılar sivil kıyafetlerle tuzaklar kurup askeri polisi şehit etmiyormu?hastaneleri okulları,camileri,işyerlerini yakıp yıkmıyormu?kürtleri bile öldürmüyormu?ülkemizi özyönetim adı altında bölmeye çalışmıyormu?da onları destekliyorsunuz,ATATÜRK bugün yaşasaydı orda yaşananlara müsamahamı gösterirdi?onları cezasızmı bırakırdı?biz gerçek ATATÜRKÇÜLER iyi bilirizki ATATÜRK tam bağımsız ülke için dışta içte düşman bırakmadı bırakmazdıda,düşünün pkknın arkasında kimler var israil,amerika,ingiltere,rusya,ab. peki neden bu ülkeler pkkyı türkiyeye karşı destekliyor?çünkü amaçları bizi parçalamak yok etmek,siz hem solcu geçinenler,hem ATATÜRKÇÜYÜZ diyenler artık ya gerçek kimliğinizi takının yada biz ATATÜRKÇÜYÜZ demeyin,eğer pkkya müsamaha gösterilirse masaya oturup özerklik verilirse ülke bölünür hepimiz zarar görürüz hükümet yıllarca pkkya tavizler verdi en büyük hatayı suçu yaptı onlar güçlendi ama zararın neresinden dönsek kardır,TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANINA,BAYRAĞINA bağlı her yurtaşın ortak paydasıdır,kimse kimseden üstün değildir,ama VATANIMIZA BAYRAĞIMIZA kim ihanet içindeyse onlar haindir bize düşen onları hepimizin bir olup yok etmesidir,halkların kardeşliği ancak böyle olur kimsenin VATANINA bağlı kürtlerle vb. insanlarla derdi yok artık yalanları bırakın,ayrıca polisler,askerler ölünce neden sesiniz çıkmıyor?tabiki bazı polislerin yetki aşımlarına,ayrım yapmalarına kötü davranmalarına karşı çıkalım, ceza almalarını sağlayalım,hükümetin yanlışlarınakarşı çıkalım ama DEVLETİMİZE arkamızı dönmeyelim destekleyelim pkk kalleş hain terör örgütüdür VATANIMIZA bağlı herkes eşit vatandaştır,ATATÜRKÇÜLÜK böyle olur.
18 Aralık 2015 Cuma
HELAL OLSUN RİZELİ DOĞA SEVERLERE
9 yıllık inat HES’i iptal ettirdi
Rize’de Senoz Vadisi’nde yapılmak istenen HES’e karşı köylülerin verdiği hukuksal mücadele zaferle sonuçlandı. Atabey ve Koçoğlu enerji şirketleri tarafından yapılmak istenen Uzundere HES projesi için, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, yerel mahkemenin ÇED olumlu’ raporunu iptal eden kararını onadı. Halkın 9 yıllık inadı sayesinde alınan bu karar bir başarı hikayesi olarak görülüyor.
DHA’nın haberine göre dokuz yıl süren hukuk mücadelesinde Rize İdare Mahkemesi, dönemin Çevre ve Orman Bakanlığı’nın ÇED Raporu’ onayları aleyhine 3 kez ‘Yürütmeyi durdurma’ kararı verdi. Mahkeme son olarak 2011 yılında ÇED olumlu’ kararını iptal ederek HES çalışmasını durdurdu. Bakanlık bunun üzerine, yerel mahkeme kararına Danıştay’a başvurarak itiraz etti. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 9 yıl sonra yerel mahkemenin iptal kararını onadı.
KARADENİZ’DE 500’DEN FAZLA HES PROJESİ VAR
TEMA Vakfı Çayeli Temsilcisi Ahmet Ali Kork, Karadeniz vadilerinde bir yıkıma dönüşen ve sayıları 500’ü geçen HES projelerinin sayısının Kaçkar Dağları’na doğru açılan derin bir vadi olan Senoz’da 14’e ulaştığını söyledi.
Zengin biyolojik çeşitliliğinin bulunduğu vadide 4 yıldır organik tarım projelerinin uygulandığını anlatan Ahmet Ali Kork, “Vadideki 12 köye kimyasal gübre ve ilaç girmiyor. Çay tarımını, organik arıcılık ve diğer ürünler izliyor. HES’lere karşı yürütülen mücadele doğasıyla bütünleşmiş bir halkı harekete geçiriyor. Geleceğini kurma telaşındaki köylüler diğer taraftan HES projelerine karşı amansız bir mücadele yürütüyor. Her bir dere ve dağ ayrı ayrı savunulmak zorunda” dedi.
rize-hes
KARADENİZ İNSANININ İNADI KAZANDI
Vadide HES’lere karşı açılan 13 davayı da kazandıklarını hatırlatan Ahmet Ali Kork, “Danıştay’dan çıkan yeni iptal kararı tam bir başarı öyküsüdür. Karadeniz insanındaki inatçılığın göstergesidir” dedi.
Bir tek HES projesi için harcanan çaba, enerji, maddi ve manevi kayıplar doğa korumanın ne kadar zor bir iş olduğunu gösterdiğini kaydeden Ahmet Ali Kork, şunları söyledi:
“Üç kez yürütmeyi durdurma ve iptal kararının ardından Danıştay projenin ÇED raporunu iptal etti. Bir tek HES projesi için defalarca çevre izinleri alındı, toplantılar, bilirkişi keşifleri, duruşmalar yapıldı, protestolar, gerginlikler yaşandı. Mahkeme kararları, bilimsel raporlar, halkın geleneksel yaşamı ve kültürü dikkate alınmıyor. Karadeniz vadilerinde, yaylalarında toprağını, suyunu ve yeşilini savunanlarla her şeyi para gören anlayış arasında kıyasıya bir mücadele yaşanıyor. Kazanan diliyoruz ki doğa olsun.”
BİZ HALK OLARAK KURALLARA UYAN,KENDİNİ HALKTAN ÜSTÜN GÖRMİYEN,İNSANLARA İNSAN GİBİ DAVRANAN POLİSLERİMİZİ DESTEKLİYORUZ SEVİYORUZ,KENDİNİ HALKTAN ÜSTÜN GÖREN GÖREVİNİ SUİSTİMAL EDEN,HALKA KÖTÜ DAVRANAN KURALLARA UYMAYAN KENDİ KURALLARINI UYGULAYAN POLİSLERİ DESTEKLEMİYORUZ
AYM'den önemli 'polise kimlik sorma' kararı Anayasa Mahkemesi (AYM), polise kimlik sorulmasının görevi yaptırmamak için direnme olarak adlandırılamayacağını belirtti. Devlet memurları hakkında yürütülen soruşturmaların etkin yürütülmesi için somut bir bağımsızlığın olması gerektiğini vurguladı.
Başvurucu Arif Haldun Soygür, trafik kuralı ihlali nedeniyle durdurulduğu sırada emniyet görevlilerinden kimlik ibrazı istediğini ancak şiddete maruz kaldığını ve elleri kelepçelenerek gözaltına alındığını belirtti. Gördüğü şiddet sonucunda oluşan yaralanmaların sağlık raporu ile tespit edilmesine karşın açılan kamu davası sonrası emniyet görevlileri hakkında beraat kararı verildiğini ifade eden Soygür, kendisine ise kamu görevlisine hakaret etme suçundan ceza verildiğini kaydetti. İşkence ve kötü muamele yasağı ile kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğini iddia eden Soygür, AYM'ye bireysel başvuruda bulundu. AYM, polisin görevini yaparken üniformalı veya resmi araçlı olmasına ilişkin bir istisna gösterilmeksizin kendisinin polis olduğunu gösterir belgeyi sunma zorunluluğu bulunduğundan başvurucunun polise kimlik sormasının görevi yaptırmamak için direnme olarak adlandırılamayacağını vurguladı. Kararda şu ifadeler yer aldı: “Tehlike arz ettiğine ya da kaçacağına ilişkin bir şüphe oluşturmadığı açık olan başvurucunun evinin bulunduğu sokakta kolu arkaya bükülmek suretiyle yere yatırılmasını ve kelepçe takılmasını, zorla ekip aracına bindirilmesini ve bir süre bekletilmesini gerektirecek bir fiil bulunmadığı ve anılan muameleler nedeniyle yaralandığı sabit olan başvurucunun vücut bütünlüğüne saygı konusunda gerekli özen ve dikkatin gösterilmediği anlaşılmaktadır.” Devletin doğal olmayan her türlü fiziksel ve ruhsal saldırı olayının sorumlularını belirlememesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayacak etkin bir soruşturma yürütmek zorunda olduğuna dikkat çeken AYM, hukukun etkin bir şekilde uygulanmasının kamu görevlilerinin ya da kurumlarının hesap vermelerini sağlayacağının altını çizdi. Kararda ayrıca şu ifadeler yer aldı: “Devlet memurları tarafından yapılan işkence ve kötü muamele iddiaları hakkında yürütülen soruşturmanın etkili olabilmesi için soruşturmadan sorumlu ve tetkikleri yapan kişilerin olaylara karışan kişilerden bağımsız olması gerekir. Soruşturmanın bağımsızlığı sadece hiyerarşik ya da kurumsal bağlantının olmamasını değil aynı zamanda somut bir bağımsızlığı da gerektirir." 3 BİN TL MANEVİ TAZMİNAT Başvurucunun Anayasa'nın 17. maddesinde üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının maddi ve usul yönünden ihlal edildiğine karar veren AYM, yeniden yargılanması yapılması için kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine ve başvurucuya 3 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
Meydan gazetesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)