22 Nisan 2017 Cumartesi
23 NİSAN SADECE ÇOCUK BAYRAMI DEĞİLDİR.!
ULUSAL EGEMENLİĞİMİZİNDE SEMBOLÜDÜR.!
23 Nisan ve Anlamı
23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin açıldığı günün yıldönümü
olarak kutlanmaya başlanan milli bayram, ilk kez 23 Nisan 1920’de “Hakimiyeti Milliye
Bayramı” olarak kutlanmıştır. 1930’lu yıllarda Çocuk Esirgeme Kurumunun
gelenekselleştirdiği “Çocuk Haftası”nın (23 Nisan – 1 Mayıs) başlangıcının da bu bayramla
aynı güne rastlaması sebebiyle “Milli Hakimiyet Bayramı ” ile Çocuk Bayramı aynı gün
kutlanmaya başlamıştır. 27 Mayıs 1935’te bugün, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramı olarak kutlanılmaya başlanmıştır. 1979'un, UNESCO tarafından ‘çocuk yılı‘ ilan
edilmesiyle de bu bayram, uluslararası nitelik kazanmıştır. Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramı Türkiye Cumhuriyeti’ nin ilk ve tek ulusal bayramıdır. Atatürk‘ ün Türk çocuklarına
armağan ettiği bayram, dünya çocukları arasında sevgi ve dostluk bağlarının geliştirilmesi ve
tüm insanların barış içinde yaşayacakları bir dünyanın oluşmasına katkıda bulunmak için her
yıl düzenlenmektedir. 23 Nisan, TBMM'nin açılışı ve dolayısıyla da halkın yönetime tam
anlamıyla hakim olmasının ilk günü olduğu için ulusal egemenlik açısından da önemli bir
anlam taşır.
23 Nisan'ın "Ulusal Egemenlik" ile ilişkisi nedir diye sorarsak; 23 Nisan 1920 Büyük Millet
Meclisi'nin açılış günüdür. Egemenlik yönetme yetkisidir. Ulusumuzun babadan oğula geçen
saltanat yönetimini terk ederek halkın kendisini, seçtiği temsilcileri aracılığı ile yönetmeye
başlamasıdır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde egemenlik padişaha aitti. Padişah ülkeyi
dilediği gibi yönetirdi. İmparatorluğun son yıllarında padişahlar kişisel rahatlarını düşündüler.
Ülke sorunları bir kenara bırakıldı. Bu sırada Birinci Dünya Savaşı başladı. Savaş dört yıl
sürdü. Osmanlı İmparatorluğu'nun de saflarına katılmış olduğu İttifak Devletleri savaşta
yenildi. Savaş kurallarına göre Osmanlı İmparatorluğu da yenilmiş sayıldı. Bütün ülke
İngilizler, Fransızlar, Yunanlılar ve İtalyanlar tarafından paylaşıldı. Padişah ve yandaşları
ülkenin paylaştırılmasına ses çıkarmadılar. Mustafa Kemal Paşa Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı
başlatmak için İstanbul’dan Samsun'a 19 Mayıs 1919 günü geldi. Samsun'dan Amasya'ya,
oradan Erzurum'a ve Sivas'a gitti. Sivas ve Erzurum'da kongreler topladı. Mustafa Kemal
Paşa egemenliğin ulusta olduğuna inanıyordu. Bu inançla "Ulusu yine ulusun azim ve kararı
kurtaracaktır. Tek bir egemenlik vardır, o da ulusal egemenliktir." ilkesini öne sürdü. Yurdun
dört bir yanından seçilip gelen temsilciler - günümüzün milletvekilleri - Ankara'da 23 Nisan
1920 günü toplandılar. İlk Büyük Millet Meclisi'nin toplandığı yapı Ankara'da Ulus
Meydanı'ndan istasyona giden caddenin başındadır. Bugün Kurtuluş Savaşı Müzesi olan bu
yapı tek katlıdır. O yıllarda Türkiye yokluk içindeydi. Milletvekillerinin oturduğu sıralar bir
okuldan getirildi. Meclis gaz lambası ile aydınlanıyor, soba ile ısınıyordu. Top seslerinin
Ankara'da duyulduğu zamanlarda bile meclis düzenli toplandı. Ulusal Kurtuluş Savaşıyla
ilgili bütün kararlar bu mecliste alındı. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Türk ulusu
ulusal inancın nelere göğüs gerebileceğini gösterdi. Ezilen uluslara kurtuluş yolunu açtı.
Bağımsızlık savaşının öncüsü olan İstiklal Savaşı yeryüzünün öteki uluslarına örnek oldu.
23 Nisan'ın çocuklar açısından önemi nedir; 23 Nisan dünyada kutlanan ilk çocuk bayramıdır.
Atatürk'ün Türk çocuklarına armağan ettiği bu bayram şenliklerine yabancı ulusların
çocukları da katılır. Atatürk çocuklara çok değer verirdi, gezilerinde okullara uğrar, ders
dinler, sorular sorardı. "Bugünün küçükleri yarının büyükleridir." diyen Atatürk, yönetimin
bayram süresince öğrencilere bırakılması geleneğini başlattı. 23 Nisan'da yönetim birimleri
seçimle gelen kurullar bir süre çocuklara bırakılır. Bu güzel gelenek her yıl yinelenir. Her 23
Nisan'da bütün Türkiye bir bayram alanı olur. Çocuklar törenlerde konuşmalar yaparlar,
şiirler okurlar.
Peki, çoğumuz acaba bugünü çocuk bayramı diye mi kutluyoruz? Sanırım evet. Oysa bugün,
önce “Ulusal Egemenlik Bayramı”. İşte beni düşündüren de acaba bizler ne kadar bu konuda
bilinçliyiz? Bugünün ne kadar derin bir anlamı olduğunun farkında mıyız? Cumhuriyetimizin
en önemli kuruluş felsefesi olan “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” ilkesi, ülkemizi
ilgilendiren siyasal, ekonomik, iç ve dış her türlü kararların sadece Türk Ulusuna ait
olduğunu, başkaca hiçbir ülkenin veya yabancı kuruluşların bu kararlarda hükümranlık hakkı
olamayacağını ve egemenlik haklarımızdan kısmen veya tamamen vazgeçme anlamına gelen
her türlü teslimiyetçi siyasal anlayışlara kesinlikle izin verilemeyeceğini ifade eder. Ancak ne
yazık ki son zamanlarda demokrasi ve insan hakları kavramları altında ülkemiz bir kardeş
kavgasına sürüklenmek istenmektedir. Ülkemizin bölünmez bütünlüğü ve Anayasal
ilkelerimiz çerçevesinde bağımsız bir ülke olarak tek amacımız akıl ve bilimin önderliğinde
çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak ve aşmaktır. Her kuşak kendisinden sonraki kuşaklara daha
iyi bir Türkiye bırakmak durumunda ve zorunluluğundadır. Bu, ülkemize ve yarınımızın
çocuklarına karşı olan birincil ödevimizdir.
Elimizdekilerin kıymetini bilip, sahip çıkmak için zaman kaybetmemeliyiz. Bağımsızlığımız
en değerli varlığımızdır. Belki bizler (Cumhuriyet kuşakları) bağımsızlık savaşı vermediğimiz
için bunun ne anlama geldiğini bilemeyiz ama geçmişten ders alarak geleceğimize yön
vermek bizim elimizde. Ne yazık ki başka bir Atatürk gelmeyecek.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder