2 Mayıs 2016 Pazartesi
BU ÇOK TEHLİKELİDİR ÇÜNKÜ HER YERDE PARALELCİLER VAR DİYİP ATATÜRKÇÜ,CUMHURİYETÇİ,MİLLİYETÇİ
SUBAY ASTSUBAYLARI GÖNDERİP KENDİ ADAMLARINI YERLEŞTİRME OLASILIKLARI VAR,BÖYLEDE YAPILIYOR DİYE GİZLİ SÖYLEMLER VAR,BU MAHKEMELERDEDE,
POLİSLERDEDE,BÜROKRASİDEDE YAPILDI YAPILIYOR
ARAŞTIRILMADAN ŞEFFAF YAPILMADAN HALKA BİLGİ VERİLMEDEN GERÇEK OLMAYANA HAYIR DEMEMİZ GEREKİR.
FETÖ'nün askeriyedeki casusu Muharrem Köse olduğu iddia edildi! 28 Şubat sürecinde, hükümeti devirmeye teşebbüs ettikleri iddiasıyla 103 kişi hakkında açılan davanın 81. duruşması bugün yapılırken, Genelkurmay'ın duruşmaya gönderdiği "sahte belge" tartışması damga vurdu. Davada ayrıca FETÖ'nün askeriyedeki casusunun da Genelkurmay adli müşaviri Muharrem Köse olduğu iddia edildi.
28 Şubat Davasının 81. duruşmasına Genelkurmay'ın duruşmaya gönderdiği "sahte belge" tartışması damga vurdu. Mahkeme ara karar vererek duruşmayı 19-21 Nisan’a ertelendi. Mahkeme ara kararında eski Başbakanlar Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz'ın mahkemeye gelmeleri için yazı yazılmasına ve 28 Şubat döneminde DYP'den istifa eden milletvekillerinin tanık olarak dinlenmesine karar verdi. Mahkeme sanıkların yurtdışı yasağını da kaldırdı.
28 Şubat sürecinde, hükümeti devirmeye teşebbüs ettikleri iddiasıyla 103 kişi hakkında açılan davanın 81. duruşması yapıldı. Mahkemeye tanık olarak çağrılan eski başbakanlardan Tansu Çiller, Mesut Yılmaz ve AKP milletvekili Hüseyin Kocabıyık duruşmaya katılmadı. Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 81. duruşmasına çok sayıda sanık katıldı. Yoklamanın ardından mahkeme başkanı, Tansu Çiller’in özel bir hastaneden alınan 4 gün istirahat raporunu mahkemeye gönderdiğini bildirdi. Mahkeme başkanı, Mesut Yılmaz’ın da sağlık sorunları nedeniyle duruşmaya katılamayacağını belirtti. Hüseyin Kocabıyık ise herhangi bir mazeret bildirmedi.
Mahkeme ara kararında şöyle dedi:
Tansu Çiller, Mesut Yılmaz ve Hüseyin Kocabıyık’ın yeniden mahkemeye gelmeleri için yazı yazılmasına, 28 Şubat döneminde DYP’den istifa eden aralarından Cavit Çağlar, Köksal Toptan, Emre Gönensay, Cefi Kamhi, Işılay Saygın gibi çok sayıda milletvekilinin tanık olarak istifa sürecinde herhangi bir baskıya maruz kalıp kalmadığına dair ifadelerinin alınmasına,
Sanıkların adli kontrol ve yurtdışı yasağının kaldırılmasına ve bunun için yatırdıkları 20 bin TL teminatın iadesine,
Kadir Sarmusak’ın davaya katılma talebinin kabulüne,
Gazeteci İlnur Çevik’in tanık olarak dinlenmesine,
28 Şubat sürecinin sivil ayağı olarak Ankara Cumhuriyet başsavcılığınca yürütülen soruşturmanın akıbetinin sorulmasına,
1997’den sonraki kuvvet komutanlarından Hüseyin Kıvrıkoğlu, Salim Dervişoğlu ve Fikret Özden Boztepe’nin tanık olarak dinlenmesine,
Balyoz Ergenekon ve Poyrazköy dava dosyalarının istenmesine karar verildi.
MAHKEMEYE SAHTE BELGE TARTIŞMASI DAMGA VURDU
Duruşmada sanıkların talebiyle "Batı Eylem Planı" olduğu iddia edilen evrak adli emanetten salona getirildi. Evrakta imzası olduğu iddia edilen Çevik Bir ve İdris Koralp imzaların sahte olduğunu ve kendilerine ait olmadığını söyledi. Her iki isim de söz konusu belgenin askeri yazışma kurallarına ait olmadığını söyledi. Çetin Doğan da söz konusu evrakı inceledi ve "sahtekarlık" yorumunu yaptı. Doğan, imzaların evraka sonradan monte edildiğini söyledi. Mahkeme Başkanının evrakı Genelkurmay'ın gönderdiğini hatırlatması üzerine Doğan, kumpasçıların halen Genelkurmay'ın içinde olduğunu söyledi. Genelkurmay Adli Müşavirliğini suçladı.
O KİŞİYLE YÜZ YÜZE OLSAM...
Çetin Doğan’dan sonra söz alan sanık Vural Avar, 7 Nisan 1997 tarihinde olduğu belirtilen olmayan bir belge ile dava açıldığını sonra bu belgenin Tamer Tatar tarafından savcılığa getirildiğini, Genelkurmay’da da 18 gün içinde bulunduğunu anlatıp şunları söyledi:
“Savcılığı 18 günde cevap veren Genelkurmay adli müşaviri bizim sorumuz üzerine 75 gün cevap veren bu belgede imza olmadığını ve güvenilemeyeceğini bildirdi. Bu belgeye dayanarak tutuklanan arkadaşlarımız ağır hastalıklara duçar oldu. O kişiyle yüz yüze olsam ‘vicdansız’ diye hitap etmek isterdim.”
FETHULLAHÇI YAPININ ASKERDEKİ BAŞI
Sanık avukatı Ali Fair Kayacan da Genelkurmay adli müşaviri Muharrem Köse'ye yüklenerek, bu kişinin adının TSK’daki Fethullahçı yapının askeri başı olduğunun konuşulduğunu vurguladı. Bir diğer sanık avukatı Erhan Tokatlı kendisinin askeri yargıda paralel yapının tertipçiliğini yapan adli, müşavir hakkında İzmir Casusluk Davası kapsamında suç duyurusunda bulunduğunu belirtti.
Bütün sanık avukatları sanıklar hakkında yurtdışı yasağının kaldırılmasını isteyince mahkeme başkanı, “Çoğunun yurt dışı yasağını biz kaldırdık. Böyle kumpas olayları da daha ortaya çıkmamıştı” karşılığını verdi.
MUSTAFA BİLGİLİ FETÖ ÖRGÜTÜNÜN TETİKÇİSİDİR
Sanıklardan emekli General Abdullah Kılıçaslan’ın sözleri duruşmada gerginlik ve tartışmalara yol açtı. Kılıçaslan özetle şunları söyledi:
“Ben bu iddianameye, Mustafa Bilgili iddianamesi, FETÖ terör örgütü iddianamesi diyeceğim. Mustafa Bilgili FETÖ örgütünün Ankara tetikçisidir. Kozmik odayı açtıran ve belgeleri Genelkurmay adli müşaviri ile birlikte kamuoyuna açık haline getiren odur. Mustafa Bilgili FETÖ’nun adamıdır, savcısıdır. Burada bir kumpas var. Bu kumpas hem burada yargılananlara hem devlete hem hükümete yapılmıştır. Mağdur müşteki olarak 199 askerin ifadesi alınmış bunların 90’ı Fethullah Gülen örgütü üyesi olmaktan YAŞ kararı ile atılmıştır.”
BU SAÇMA BİR DAVADIR
Kılıçaslan’dan sonra yeniden söz isteyen Çetin Doğan da Genelkurmay adli müşavirini suçlayıp, “Bu saçma bir davadır. Davanın kimin üzerinde demoklesin kılıcı gibi tutulmak istendiğini biliyoruz, siz de biliyorsunuz. Basın ve işadamları için…” dedi.
Çevik Bir’in avukatı Ümit Kara da, Tansu Çiller’in avukatının “getireceğim” demesine rağmen Çiller’in gelemediğini, kendisini bir yıldır oyaladığını, gerçeklerin ortaya çıkmasını istemediğini savundu. Kara, Çiller ve Mesut Yılmaz’ın yanı sıra Hüseyin Kıvrıkoğlu başta olmak üzere 1998 yılındaki diğer komutanlarında tanık olarak dinlenmesini istedi.
NE MEKTUP YAZDI ÇEVİK BİR AÇIKLASIN
Mağdur müşteki avukatlarından Hüsnü Tuna, Abdullah Kılıçaslan’ın ‘mağdur müştekiler Fethullah Gülen örgütünden’ ifadelerine itiraz ederken şöyle konuştu:
“Fethullah Gülen’in başörtülü öğrencisi veya öğretmeni yoktu. Vardı da başlarını açtırdılar. Savcıya yüklenecekseniz başka yerden yüklenin. Fethullah Gülen 28 Şubat’ın ortağıdır. Alaaddin Kaya ile ne görüştü. Ne mektup yazdı Çevik Bir açıklasın. Müvekkillerimiz Gülen ile bağlantısını reddediyorum. Burada yargılanan eylem resmi evrakta sahtecilik değil darbe suçudur. O yüzden o imzanın size ait olup olmadığının önemli yok. Okuldan atılan öğrenciler, atılan başörtülü öğretmenler bu belgenin imzasıdır. Ayrıca bu belge için imza gerekmiyor. Balyoz’da Ergenekon’da bakın tazminat istiyorlar, daha fazla verilsin. 28 Şubat’takilerin bir takım telafileri oldu ama onlar da bir takım telafiler istiyor. Bırakın devlet bunu karşılasın siz neden rahatsız oluyorsunuz.”
Tuna’nın bu sözleri üzerine Çevik Bir konuşmak istedi ancak mahkeme başkanı sert bir dille Çevik Bir’i uyardı. Uyarırken, “Her şeyin bir sırası var asker böyle midir” diye tepki gösterdi.
Mağdur müşteki avukatlarından Necip Kibar, 28 Şubat’ta ‘el ele’ kampanyası yaptıklarını hatırlatarak “Ama Fethullah Efendi başörtüsü füruattır’ diyerek o şanlı direnişi engelledi. Türkiye’deki tüm darbeler ABD darbesidir, bugünkü darbeci Fethullah Gülen de ABD’nin gayri meşru çocuklarından biridir.” dedi. Kibar’ın bu sözleri de salonda gerginliğe yol açtı. Sanıkların, “Bize gayri meşru diyemez. Sözünü geri alsın” şeklindeki tepkileri üzerine mahkeme başkanı mübaşire, “Arif kim konuşursa dışarı çıkar” dedi.
Konuşmasına devam eden Avukat Kibar, Balyoz ve Ergenekon da darbe planı olduklarına inandığını ancak dönem ve konjonktürün değiştiği ve arka planda bir şeyler değiştiği için böyle sonuçlandığını öne sürerek, “Kurunun yanında yaş yanacaktı ama yaşın yanında kuru kurtuldu. Balyoz ve Ergenekon kimsenin vicdanında beraat etmemiştir” dedi.
“FETÖ’NÜN TEHDİT OLDUĞUNU İLK GENELKURMAY TESPİT ETMİŞTİ”
Mağdur müşteki avukatlarından Muhammed Emin Özkan da, alaycı bir dille Genelkurmay eski Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın huzura gelip ifade verme lütfünde bulunduğunu, annesinin basının adını söylediğini belirterek, Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller’in ise kendilerinin yüzüne bakamayacağı için gelemediğini, mahkemenin, onları getirmenin bir yolunu bulması gerektiğini söyledi.
Mağdur müşteki avukatlarının sözleri üzerine söz alan Çevik Bir şöyle konuştu:
“Tepkim için özür diliyorum. 78 yaşındayım. 20 buçuk ay hapis yattım. Alaaddin Kaya olayı şudur; ben 2. Başkanken Işılay Saygın ziyaretimde bulundu. Kiminle geleceğini söylememişti. Alaaddin Kaya imiş. Ben o zaman tanıştım. ‘Efendim bizim kanal konusunda sıkıntılar var size vermek istiyoruz’ dedi. Ben de ‘bizim kanallarla işimiz yok irtica tehdidiyle ilgiliyiz’ cevabını verdim. Fethullah Gülen mektubuna gelince; FETÖ’nün tehdit olduğunu ilk Genelkurmay tespit etmişti. 5 milyar dolar kaynağı olduğunu tespit etmiştik. Bunu ilgili birimlere bildirdik. Bana okullarımızı alın diye mektup yazdı. Okullarımız masum demeye getirmek istiyordu mesele ondan ibaret. Ben Batı çalışma grubunun başıyım ama aynı zamanda karargah subayım. Maalesef bu davada 103 sanıktan 102’si geldik. Avukat Bey Karadayı için ‘lütfetti geldi’ dedi. Maalesef Genelkurmay Başkanı ifade vermek istemedi bizi yalnız bıraktı. Sabaha kadar oturduk mektup yazdık. BÇG’nin yasal olduğunu ve kendisinin bildiğine dair. Bize göre genelkurmay başkanının tutuklanmaması, bizim yazımızdan sonra ifade vermeye gelmesi ve yurt dışı iznini dahi olması bizi tedirgin ediyor. Tesellimiz şu; avukatı Erol Aras Odatv’de BÇG’nin yasal olduğunu açıkladı. Kenan Paşa’ya gelince… Özel kalem müdürlüğü yaptım. Onunla iftihar ederim. Vatanseverdi. O vakitler çuvallar dolusu mektuplar geliyor. İsmi benimle mezara gidecek tanınmış siyasiler haftada 3-4 kez ziyaret edip onu etkilemeye çalışıyordu.”
“YUKARIDAN TALİMAT ALINDI”
Son olarak söz alan Çetin Doğan bazı avukatların Balyoz’a ilişkin iddiaları sonrasında şu açıklamayı yaptı:
“Belgelerin sahte olduğu bilimsel olarak ortaya kondu. Ama yukarıdan talimat alındı 7 kişi hakkında temyize gidildi. Acı olan şu ki; 7 ay oldu, daha Yargıtay’da dosya numarası verilmedi. Bu yüz karası bir suçtur. Çeksinler diyorlar.”
Sözleri tartışmalara yol açan Abdullah Kılıçaslan da “İfadesi alınan askerlerin tamamı değil 90’ı FETÖ’cu dedim. Amerikancı olmayı hakaret sayarım. K.Irak’ta görev yaptığım içim benim kızıma 3 ay vize verilmedi. Sonunda Askeri Ateşe’ye küfür ettim.” diye konuştu.
Sanık ve avukatlarının talepleri alınması sonrasında savcı, mahkemenin delillerin toplandığı ve dosyada eksiklik bulunmadığı kanaatine vardığı takdirde kendisinin esasa ilişkin görüşünün vermeye hazır olduğunu söyledi.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder