28 Mayıs 2016 Cumartesi
NEYMİŞ KINIYORLARMIŞ!!
YAHU AMERİKA EĞER SENİN ÜLKENE TERÖR SALIYORSA
TERÖRE DESTEK VERİYORSA KINAMA OLURMU?DERHAL İLİŞKİLERİ KESECEKSİN,SEN PKKYI PYDYİ,IŞİDİ YARATIP BİZİM ÜLKEMİZE,VATANDAŞLARIMIZA ZARAR VEREMEZSİN DİYECEKSİN ÜLKEDEN AMERİKA ÜSLERİNİ,ABD.ASKERLERİNİ
GÖNDERECEKSİNKİ DOĞRU OLSUN BİZDE İNANALIM
KINAMA YAPIP ANCAK BAZILARINA ALGI YARATIRSINIZ
BİZLER O ALGIYA KANMAYIZ.
27 Mayıs 2016 Cuma
BAŞKA PARTİLERE CAMİYİ AHIR YAPTI DİYE TENKİT EDEN KIZAN AKPLİLER BAKIN AKPLİ KONYA MERAM BELEDİYESİNDEN SONRA AKPLİ ANKARA BELEDİYE BAŞKANININDA CAMİ YIKTIĞI ORTAYA ÇIKTI BUNA NE DİYECEKSİNİZ?
Gökçek camiyi neden yıktı? Açıklasın
Gök, Karşıyaka Mezarlığında 1971 yılında ibadete açılan 2 No’lu kapı girişindeki caminin neden yıkıldığını sordu.
CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, Karşıyaka Mezarlığında 1971 yılında ibadete açılan 2 No'lu kapı girişindeki caminin neden yıkıldığını sordu
Gök, İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesinde, Ankara Büyükşehir Belediyesinin yönetiminde ve denetiminde bulunan Karşıyaka Mezarlığında 1971 yılında ibadete açılan 2 No'lu kapı girişindeki caminin Ankara Büyükşehir Belediyesince yıkıldığını belirterek şöyle dedi:
“Bundan 45 yıl önce vatandaşların ibadetine açılan cami niçin yıkılmıştır?
Kutsal ve korunması gereken caminin yıkılması suretiyle oluşan alanda Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından defin ücreti olarak 25.000 TL alındığı doğru mudur?
Belediyeye gelir sağlamak için cami yıkılmasını doğru buluyor musunuz?” ANKA
DİZİLER,EVLENME PROGRAMLARI,FİLMLER,GENÇLERİN
BİRBİRİNİ DEĞİŞTİREREK FLÖRT PROGRAMLARINA TAKILANLAR,SÖZDE ÇOK İYİ MÜSLÜMANIM DİYE BÖBÜRLENENLER BAKIN BURDA GERÇEK YAŞAMDA ACI İÇİNDE DESTEĞE İHTİYAÇ İÇİNDE OLAN İNSANLARIMIZ VAR NEDEN DUYMAZSINIZ?NEDEN GÖRMEZSİNİZ?İLLA BAŞINIZA GELİNCEMİ ANLAMAK ZORUNDASINIZ?
OLAYDAKİ 3 SKANDAL
1-MADENCİLER ÜCRET ALAMIYOR
2-MADEN KAÇAK
3-VALİLİK BUNLARI BİLİYOR VE MADENE KİMSEYİ SOKMUYOR
24 Mayıs 2016 Salı
YUH ARTIK YUH
EĞER MÜSLÜMANSANIZ AKPYEDE OY VERİYORSANIZ
BUNU KINASANIZA,KIZSANIZA,İSLAMDA VARMI BUNUN
TEKLİF ETTİĞİ?
Veysi Kaynak, 'görevi kötüye kullanma' suçunda ceza indirimi teklif etmişti
Başbakan Binali Yıldırım’ın açıkladığı yeni kabinede Başbakan Yardımcısı olarak görev alan Veysi Kaynak, 2010 yılında rüşvet alan görevlilerin hapse girmesini önleyecek ‘görevi kötüye kullanma’ suçunda cezaların indirilmesi için yasa teklifi vermiş.Yeni Başbakan Yardımcısı olan AKP Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak, 2010 yılında rüşvet alan görevlilerin hapse girmesini önleyecek ‘görevi kötüye kullanma’ suçunda cezaların indirilmesi için Meclis'e yasa teklifi verdiği ortya çıktı.Refah Partisi’nden AKP’ye…54 yaşında ve Kahramanmaraş doğumlu olan Kaynak, 1981 yılında İmam Hatip lisesinden, 1985 yılında da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.Siyasete 1987 yılında Refah Partisi’nin Maraş İl Sekreterliği ile giren Kaynak, 1989-1999 yılları arasında Belediye Meclis Üyesi, Belediye Başkan Yardımcılığı ve Belediye Başkanvekilliği görevlerinde bulundu. 1999 yılı Ocak - Nisan ayları arasında Kahramanmaraş Belediye Başkanlığı yaptı. 2001 yılında AKP Maraş Kurucu İl Başkan Yardımcılığı ve Siyasi Hukuki İşler Başkanlığı, 2002-2007 yılları arasında da Maraş İl Başkanlığı görevlerinde bulundu.Daha sonra 23. Dönem AKP Maraş milletvekili olarak seçilen Kaynak, AKP Grup Yönetim Kurulu Üyeliği ve TBMM Adalet Komisyonu Üyeliği görevlerini yürüttü. 'Görevi kötüye kullanma' suçunda ceza indirimi teklif etmişti2010 yılında ‘görevi kötüye kullanma’ suçunda cezaların indirilmesiyle rüşvet alan görevlilerin hapse girmesini önleyecek yasa teklifini sunmuştu. Kaynak’ın sunduğu teklif, ‘görevi kötüye kullanma’ suçunda ceza alan kamu görevlilerinin bu suçtan dolayı hapse girmelerini de fiilen olanaksız hale getirirken, yasa maddesindeki ‘kazanç’ ifadesi çıkartılarak yerine kapsamı daha geniş olan ‘menfaat’ kelimesi konulduğu için, kapsamı bu çerçevede genişletilen “görevi kötüye kullanma” suçunda cezaların büyük ölçüde indirilmesini öngörüyordu.2011 – 2015 yılları arasında Adalet Bakanlığı Yardımcılığı da yapan Kaynak, yeni hükümette de Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı.Kaynak: Veysi Kaynak, 'görevi kötüye kullanma' suçunda ceza indirimi teklif etmişti
23 Mayıs 2016 Pazartesi
İBB'NİN 1 MİLYAR 736 MİLYON LİRASI KAYIP!!!!!
ACABA HANGİ YERDE?KİMİN CEBİNDE?KİMLERİN KURSAĞINDA?
İBB’nin mayıs ayı meclis toplantısına ‘kayıp 1 milyar 736 milyon 869 bin 883 Türk Lirası’ damga vurdu.
Hıdır Ulağ - CHP’li meclis üyesi Abdülhadi Akmungan, “Başkan Topbaş bu parayı ne yaptı?” diye sordu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) 2016 yılı Mayıs ayı Meclis toplantılarında İBB 2015 Mali Yılı Kesin Hesapları Raporu görüşüldü. Başakşehir Belediyesi ve İBB Meclisi CHP Üyesi YMM Abdülhadi Akmugan, İBB'nin 2015 Mali Yılı Kesin Hesapları değerlendirdiği Meclis kürsüsündeki konuşmasında ‘AKP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 1 milyar 736 milyon 869 bin 883 Türk Lirası kayıp. Bu para nerede?’ diye sordu.
İBB meclisinde genel bütçeyi değerlendiren ve tahmini bütçede sermaye yatırımlarının beklenenden düşük seviyede kaldığını belirten CHP’li Abdülkadi Akmugan, “Tahmini bütçeye baktığımızda 6 milyar 120 milyon 75 bin TL öngörülen sermaye yatırımları gerçekleşmeyerek sadece 5 milyar 170 milyon 173 bin 604 TL'de kalmıştır. Maalesef bu yatırım oranı yüzde 84,5 gerçekleşen bütçe içerisinde en düşük orandır. Bunu 11 milyar 179 milyon 608 bin 646 TL gerçekleşen bütçe giderine oranlarsak yüzde 46,2’de kalmıştır. Tahmini bütçeye oranlarsak yüzde 42’ye inmektedir” ifadelerini kullandı.
“Bu para nereye harcandı?”
Ankara’dan gelecek para ile yatırım tutarı arasındaki farklara dikkat çeken Akmugan meclis toplantısında şu soruları sordu, “Bütçenizde Ankara’dan geleceğini tahmin ettiğiniz rakamları fazlasıyla tutturabiliyorsunuz da, yatırım tutarında niye bu kadar şaşırmışsınız? Anlamak mümkün değil. Birinde başarı yüzde 11 diğerinde, yüzde 78,4 olarak sınıfta kalınmıştır. Her iki makası toplarsak farkın gelirde 786 milyon 968 bin 468 TL, yatırımından 949 milyon 901 bin 415 TL, toplam: 1 milyar 736 milyon 869 bin 883 TL'dir. Bu para nerededir? Ya da nereye harcandı?”.
Akmugan konuşmasının sonunda İBB’nin 2015 yılı kesin hesap kalemlerinin hem tahmini bütçe ile hem de 2014 yılının bütçesi ile karşılaştırıldığında başarısızlıkla sonuçlandığını vurguladı.
BIKMADAN USANMADAN TEKRAR AKPNİN YUNANLILARA PEŞKEŞ ÇEKTİĞİ TOPRAKLARIMIZI ADALARIMIZI GERİ ALANA KADAR
BU HABERLERİ PAYLAŞICAM,VE İHANETLERİ GÖSTERİCEM
Türk topraklarına pasaportla giren Başbakan !.. - Ahmet TAKAN
R. Erdoğan'ın AKP Genel Başkanlığına ve Başbakanlığa atadığı Binali Yıldırım'a bugünlerde Yunanistan basını geniş yer verip büyük ilgi gösteriyor. Nedenini araştırdık. Meğerse, Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olduğu dönemde, 20 Temmuz 2015'de İzmir'deki Koyun adamızı ziyarete gitmiş. "Peki, tuhaflık bunun neresinde?" diyeceksiniz. YENİÇAĞ'ı bugün ilk defa okuyanlar için şöyle izah edebilirim; Koyun adamız Yunanistan'ın işgali altında!.. Binali Yıldırım'ın yükselişini yazan Yunan basını da geçmişte yapılan o ziyareti fotoğraflarla ballandıra ballandıra anlatıyor. Hem de o dönemde Cumhurbaşkanı başdanışmanı olan sıfatını kullanmak yerine "Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı" diyerek.Yunanistan, gümrük ve polis noktalarından Türk pasaportu ile giriş yaptığını belirterek. Yani; haksız işgale resmi tescil yapıyorlar, meşruiyet kazandırmaya çalışıyorlar!.. Haksız da sayılmazlar!.. Dün unvanında Denizcilik Bakanı olan bir Başbakan'ın pasaportunda Türk topraklarına girdiğinde Yunanistan mührünü kabul etmesinin uluslararası camiada nasıl bir belge niteliği kazandığına siz karar verin!.. O turistik(!) ziyarette neler olup bittiğini değerlendirmeleri ile birlikte -uzmanından- eski Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım'dan aktaralım;"Binali Yıldırım, 20 Temmuz 2015'de, Türk toprağı olan Koyun Adası'na, adadaki Yunan polisi ve Yunan gümrük kontrol noktalarından geçerek girmiş. Binali Yıldırım'ı Koyun Adası'na götüren ve adanın limanına demirleyen özel yatın taşıdığı Türk bayrağı rulo yapılarak saklanmış. İzmir'in Koyun Adası Yunan işgali altında olduğu için Binali Yıldırım ve tekne mürettebatı, korkudan Türk bayrağını saklamak zorunda kalmışlar.Polis ve gümrük kontrol noktalarından ancak pasaportla geçiliyor. Yıldırım, Koyun Adasını 3 kez ziyaret etmiş. Bu durumda Yıldırım'ın pasaportunda üçü giriş üçü çıkış olmak üzere toplam 6 adet Koyun Adası/Yunanistan ( OINOUSSES /GR ) damgası var. Gümrük geçişleri sırasında yapılan işlemler hem yazılı hem de görsel olarak kayıt altına alınıyor. Cumhurbaşkanı başdanışmanı sıfatıyla Koyun Adası'na giden Binali Yıldırım, Yunan işgalini zımnen tanımış ve Yunan işgaline hukuken meşruiyet kazandırmıştır.Binali Yıldırım, Yunan işgali altında olan Koyun Adası'nda Denizcilik Müzesini de ziyaret etmiş.Yıldırım'ın ziyaretinden bir ay sonra Yunan Savunma Bakanı Kammenos, Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Tellidis ile birlikte İzmir'in Koyun Adasına geldi. Kammenos, Yunan bayrağı altında, Yunan askerleri ile birlikte fotoğraf çektirdi.İzmir'in Koyun Adası, Tayyip Erdoğan ve AKP Hükümetleri sayesinde yolgeçen hanına döndü. İpini koparan Yunanlı Bakan ve general/amiraller hiçbir engelle karşılaşmadan Koyun adasına gelip gidiyor." Koyun Adası Türk Toprağıdır." Balkan Savaşı sırasında Yunanistan tarafından 11 adamız işgal edildi. İşgal edilen adalar arasında Sakız Adası da var. Çeşme Liman Reisi tarafından, 25 Kasım 1912 de İstanbul Hükümeti'ne gönderilen telgrafta, Yunan askerinin sadece Sakız Adası'nı işgal ettiği belirtilmiştir. Balkan Savaşı sırasında ve sonrasında Koyun Adası işgal edilmemiştir. Lozan Antlaşması'nın 12'nci maddesi ile ismen sayılarak verilen toplam 9 ada arasında Koyun Adası yoktur. Lozan Antlaşmasından sonra düzenlenen bütün resmi kayıtlarda Koyun Adası Türk toprağı olarak gösterilmiştir. Koyun Adası'nın tapusu ve mülkiyeti Türkiye Cumhuriyeti'ne aittir ve ada Türk karasuları içindedir.Balkan Savaşı sırasında işgal edilemeyen Koyun Adası, Erdoğan-Gül-Davutoğlu üçlüsü ve suç ortakları tarafından alenen Yunanistan'a verilmiş, adaya Yunan bayrağı çekilmiş ve Yunan askerleri yerleştirilmiştir. Suç ortaklarından birisi de AKP Hükümetleri döneminde Denizcilik Bakanlığı yapan Binali Yıldırım'dır.Topraklarımızın işgal edilmesi nedeniyle, devletin birliği ve tekliği ortadan kalkmış, otorite Yunanistan ile paylaşılarak, Türkiye'nin batısında ikili devlet düzenine geçilmiştir.""Başsavcılar ne yapıyor?"" Erdoğan-Gül-Davutoğlu üçlüsü ve suç ortaklarının işledikleri suç, Türk Ceza Kanunu'nun 302. maddesinde tanımlanan vatana ihanet ve Terörle Mücadele Kanunu'nun 3. maddesinde tanımlanan terör suçu. Ancak bugüne kadar Ankara, İzmir, Aydın ve Muğla Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından suçlular hakkında soruşturma açılmadığı gibi fezleke bile düzenlenmedi.Davutoğlu Hükümeti döneminde de 17. adanın Yunanistan'a alenen verildiği ortaya çıktığı için Anayasanın 83. maddesine göre ağır cezayı gerektiren suçüstü hali oluşmuştur. Başta Davutoğlu olmak üzere Binali Yıldırım ve diğer hükümet üyelerinin soruşturulmalarının ve Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmalarının önünde hiçbir hukuki ve kanuni engel yoktur. ""Anayasa Mahkemesi ne yapacak?" "Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 16 ada ve 1 kayalığın Yunanistan'a alenen verilmesi ile ilgili olarak, Erdoğan, Gül, Davutoğlu, Çavuşoğlu, Ala ve diğer sorumlular hakkında TCK 302'den (vatana ihanet) yapılan suç duyurusuna, 6 Mayıs 2015 tarihinde,'Soruşturma ve Kovuşturma Yapılmasına Yer olmadığı Kararı'verdi. Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği'ne yapılan itiraz da reddedildi. Başvuru yolları tüketildiği için konu ile ilgili olarak 17 Mayıs 2016'da Anayasa Mahkemesi'ne Bireysel Başvuru yapıldı. Bundan sonra sorumluluk Anayasa Mahkemesi'nde.Anayasa Mahkemesi bireysel başvuruya ne işlem yapacak? Vatan topraklarında dalgalanan Yunan bayraklarını ve vatan topraklarında elini kolunu sallayarak dolaşan Yunan askerlerini görecek mi?.. Binali Yıldırım'ın bile Türk topraklarına pasaportla girmesine sessiz kalacak mı? Anayasa'nın 3. Maddesinin fiilen değiştirilmesine ve vatanın bölünmesine ne tepki verecek? Hep birlikte göreceğiz.Kaynak: Türk topraklarına pasaportla giren Başbakan !.. - Ahmet TAKAN
PLAN ÇOK BUNLARDAN BİRİ HDPLİ VEKİLLER MAĞDURUZ BİZİ TUTUKLUYORLAR HALKIMIZI TEMSİL HAKKIMIZ ELİMİZDEN ALINIYOR DOĞU GÜNEYDOĞUDA SİVİLLER YOK EDİLİYOR DENECEK Kİ DENİLİYOR VE BM BURALARA EL KONULMASI İÇİN DAVET EDİLECEK!!! BU ÇOK ÖNEMLİ VE GERÇEKTİR KİMSE BUNU HAFİFE ALMASIN YARIN BİR GÜN GERÇEKTEN BURALARA BM GİREBİLİR ZATEN AMAÇ BU
BM’ye “ihanet mektubu” gönderdiler
HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, İstanbul’da gerçekleştirilen Dünya İnsani Zirvesi’ne katılan BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’a teröristleri destekleyen, TSK'yı ise karalayan bir mektup gönderdi.20 Mayıs’ta verildiği belirtilen mektupta PKK teröristlerinin saldırılarına hiç değinmezken, “Bizim kayıtlarımıza göre aralarında yerel aktivistler, kadınlar, çocuklar ve yaşlıların da bulunduğu en az 550 sivil kolluk güçleri tarafından öldürülmüş, 350 bin kişi zorla yerinden edilmiş, Sur, Cizre, Nusaybin ve Silopi ile civardaki yerleşim bölgeleri yerle bir edilmiştir” gibi TSK’yı hedef alan ifadeler yer aldı. Mektupta şunlar kaydedildi: “Ekselanslarının İstanbul’da toplayacağı 1’inci Dünya İnsanı Zirvesi’nin de en temel ev ödevinin burada yaşanan alarm verici duruma uygun bir pozisyon almak olduğuna inanıyoruz. Zor koşullar altında yaşayanlar, küresel insani gündemin bir kez daha jeopolitik ve iktisadi hesaplara feda edildiğine şahitlik etmiş olacaklar ki bu, insanın rejime yönelik güvensizliklerini, hayal kırıklıklarını ve bir başına bırakılmışlık hislerini derinleştirecektir.
DÜNYANIN HİÇ BİR YERİNDE TERÖR ÖRGÜTÜNE
MÜSAMAHA GÖSTEREN SİYASETÇİLER OLMAZ
OLURSA HEMEN CEZA ALIR,BİZDEKİLER YILLARCA MÜSAMAHA GÖSTERDİ PKKLILARI TUTUKLUYORLAR
DİYE BU ÜLKEDE SUBAY,ASKER,POLİS YARGILANDI
KARŞINIZA PKKLILAR ÇIKSA BİLE GÖRMEYİN DENDİ
ONLARDA SİLAHLANDI MEVZİLENDİLER,NEVRUZU
DİYARBAKIRIN CADDELERİNDE KELEŞLERİYLE
TÖRENDE YER ALIP KUTLADILAR,BOMBALAR YERLEŞTİRDİLER,BUNLAR İÇİN TC.LER KALDIRILDI
TÜRK BAYRAKLARI YASAKLANDI,APO DİREK MUHATAP
ALINDI VE ÖKÜZ ÖLDÜ ORTAKLIK BİTTİ,OY VERİN TERÖR BİTSİN DENDİ,NE YAZIKKİ ŞİMDİ O MÜSAMAHALARIN BEDELİNİ ASKERLER,POLİSLER ÖDÜYOR NEDEN BUNLARIN BEDELİNİ İZİN VEREN SİYASİLER ÖDEMİYOR?HALA TERÖRLE NEDEN YETERİNCE MÜCADELE EDİLMİYOR?ÜNİVERSİTELER
PKKYA DESTEK VEREN İŞADAMLARI,BÜROKRATLAR
MEMURLAR TESBİT EDİLMİYOR,PARALELİN ÜSTÜNE GİDİLDİĞİ GİBİ BUNLARIN NEDEN ÜSTÜNE GİDİLMİYOR?
TERÖRÜN ARTMASININ,AZMASININ SEBEBİ SİYASİLERDİR.
BAZILARI VARDIR MAKAM,MEVKİ,MENFAAT,ÇIKAR,VB.ŞEYLER İÇİN ALLAHTAN KORKMAZ İNSANLARDAN KORKTUĞU KADAR!!!BAZILARI VARDIR PUTA TAPARSINIZ DER AMA KENDİLERİ BİRİLERİNE (TÖBE HAŞA)ALLAHIN VASIFLARI ÜSTÜNDE TOPLANMIŞ DERLER,SON MEHDİ DERLER,SON PEYGAMBER DERLER,PEYGAMBERDE KİBİR VARDI BİZDE YOK DERLER,BAKARA MAKARA DİYİP KURANI KERİMLE DALGA GEÇERLER,VB.SEÇMENLERİNİ APTAL YERİNE KOYARLAR AMA AKPDE OLANLAR,VE OY
VERENLER BUNA SES ÇIKARMAZLAR ACABA NEDEN?AMA BİZE SİZ PUTA TAPIYORSUNUZ DİYE İFTİRA ATARLAR,ACABA KİM DÜRÜST?KİMLER SAHTEKAR?BİRDE OSMANLI PADİŞAHLARININ HEYKELLERİNE,RESİMLERİNE BİZİM ATATÜRK HAYRANI OLDUĞUMUZ GİBİ OLANLAR SEVENLER VAR ONLAR ONU YAPINCA NORMAL GÖRÜP BİZİMKİNİ
YANLIŞ GÖRENLERDE VAR,BU NASIL İKİYÜZLÜLÜKTÜR?
22 Mayıs 2016 Pazar
DÜNYADA MASON LOCALARINI KAPATAN TEK LİDER
MASONLARA ÇOK BÜYÜK KAYIPLAR VERDİRDİ
AMAMASONLAR KİNİN MADDESİYLE ATATÜRKÜ
SİROZ YAPTILAR VE DOKTORLARINIDA MASONLAR BELİRLEDİLER VE ATATÜRKÜ ÖLDÜRDÜLER
İNÖNÜ TEKRAR MASON LOCALARINI AÇMAKLA ÜLKEYE İHANET BAŞLADI
KİMLER MASONDU?
Atatürkü tedavi eden doktorlar arasında Mim Kemal Öke,Prof. Dr. Samuel Abrevaya Marmaralı masonluğu alenen bilinenler arasındadır. İçişleri Bakanı Şükrü Kaya da masondu. Devrin mason yöneticilerinden (Türkiye Locası) Dr. İsmail Hurşit, Muhittin Osman Omay kapatma kararı tebliğ edilenler arasındadır.
TEDAVİ EDEN DOKTORLAR
Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelp ve Prof.Dr. Nihad Reşad Belger Atatürkü tedavi eden müdavi (sürekli) doktorlardı. Prof.Dr. Akil Muhtar Özden, Prof.Dr. Süreyya Hidayet Sertel, Prof.Dr. Mim Kemal Öke (adı sürekli tedavi edenler arasında da geçmektedir), Prof.Dr. Samuel Abrevaya Marmaralı, Dr. Mehmet Kamil Berk, Prof. Dr. Mustafa Hayrullah Diker ise gerektiğinde sürekli doktorların danıştıkları danışman hekim olarak görev yapmışlardır. Sağlık Bakanı Dr. İ.Refik Saydam idi. Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof.Dr. Asım Arar idi. Bunların dışında, Paristen Prof.Dr. N. Fissinger (3 defa), Berlinden Prof.Dr.Von Bergman, Viyanadan Prof.Dr. H. Epinger isimli üç yabancı doktor da Atatürkün tedavisinde görev almışlardır.
ATATÜRK’ÜN HASTALIĞI…KONAN TEŞHİS VE UYGULANAN TEDAVİAtatürk’ün hastalığı, konan teşhis ve uygulanan tedavi Varnalı Yahudi Farmason Acram Benaroyas, Atatürk’e ilk darbeyi 1937 yılı ortalarında indirdiklerini söylerken, bundan birkaç ay sonra Aralık 1937′de Yalova’da Atatürk’ü resmen muayene eden Prof. Dr. Nihat Reşat Belger ilk teşhisi “karaciğer üç parmak kadar büyümüş ve sertleşmiştir” diyerek koydu. Oysa, Benaroyas’ın söylediği aylarda Atatürk kaşıntıdan muzdaripti. Çankaya’da bir akşam doktorun biri kaşıntıların karınca ısırması sonucu olduğunu söyledi. Atatürk, “Ben geceleri kaşınıyorum, karınca yatak odama kadar girer mi?” diye sorunca, aynı doktor “evet” cevabını verdi. Köşkte et yiyen cinsten küçük kırmızı karıncaların varlığı söylentisi yayıldı. Hatta böyle karıncalardan bulunduğu tespit edildi. Atatürk’ün İstanbul ve Yalova’da olduğu bir sırada Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Süreyya Anderiman Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Dr. Asım Arar’a telefon ederek “Köşkü karıncalar bastı, Atatürk kaşıntıdan şikayetçi, bir çare bulun.” dedi. Doktor ve diğer sıhhi personelden oluşan 8 kişilik karınca arama ekibinin çalışmalarını Dr. Nuri Refet Korur “evet kırmızı renkte küçük karıncalar gördük” diye açıklamıştı. İlgili mütehassıslar da; bu tip karıncaların Çin’den Avrupa’ya geldiğini ve etle beslendiklerini söylemişlerdi. Karınca hikayesini bilen Atatürk, Dr. Velger’in karaciğerle ilgili teşhisini ve kaşıntının sebebinin bu olduğunu duyunca şaşırmış, ama belli etmemişti. Atatürk’ü yavaş yavaş öldürme planı hızla işliyor, Atatürk’ün hastalığının teşhisi ile ilgili farklılıklar Atatürk’ün ölüm raporlarına bile yansıyordu. Atatürk’ün fenni rapora geçen hastalığı “Alkole bağlı siroz” olarak tanımlandı. Oysa aynı rapora imza atan doktorlardan Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelp, daha sonra “ bunu kati olarak kestirmek mümkün değil” diyerek “hipertrofik siroz” tanısına yöneliyordu. Yani alkole dayanmayan (sıtma) siroz,. 30 Temmuz 1938 Cumartesi günü Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelp, Atatürk’ün kalbinin kuvvetli olduğunu düşünürken, 4 gün sonra kalbi kuvvetlendirici iğne yapılmasına karar veriyordu. Dr. Asım Arar ise, Dünya Gazetesi’ndeki mülakatında Atatürk’ün hastalığı ile ilgili olarak “karaciğer kifayetsizliği”nden şüphelendiğini bu şüphesini “söylenmesi icap eden” kişilere söylediğini, bu kişilerinse, böyle bir ihtimalin mevcut olmadığını söylediklerini bunu üzerine ise kendisinin daha ileri gidemediğini söylüyordu. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak da, Dr. Arar’ın söylediği türden birinin Atatürk’ün çevresinde bulunabileceğine inanmanın kendisi için güç olduğunu söylüyordu. 31 Temmuz 1938 günü Viyana’dan gelen Prof. Dr. Eppinger Atatürk’e çiğ yemiş kürü uygulayarak bol bol kavun karpuz yedirmiş, ertesi gün Almanya’dan getirilen Prof. Dr. Bergman’da Atatürk’e rendelenmiş elma yedirtmiştir. Daha sonra da bu iki doktor bir araya gelerek damar tıkanıklığını düşünerek Atatürk’e Salygran şırıngası uygulamaya karar vermişlerdir. Aynı gün yapılan konsültasyonda bu Alman ve Paris’ten getirilen Prof. Dr. Fissinger ise yukarıdaki doktorlardan farklı olarak Afyon mürekkepleri ile şibih kalevilerin (alkoloid) verilmesini uygun görüyordu. Zehirlendiğini anlamıştı Atatürk, Afet İnan’a yazdığı mektupta aynen şöyle diyordu; “Afet, vaziyetim şudur; bence doktorların yanlış görüş ve hükümleri sebebiyle hastalık durmamış ilerlemiştir…. Hükümet benim reyimi almaya lüzum görmeksizin Fissinger’i getirtti.” Kimler masondu? Atatürk’ü tedavi eden doktorlar arasında Mim Kemal Öke, Prof. Dr. Samuel Abrevaya Marmaralı masonluğu alenen bilinenler arasındadır. İçişleri Bakanı Şükrü Kaya da masondu. Devrin mason yöneticilerinden (Türkiye Locası) Dr. İsmail Hurşit, Muhittin Osman Omay kapatma kararı tebliğ edilenler arasındadır.
Mustafa Kemal’in sağlığıMustafa Kemal, klasik çocukluk hastalıklarının dışında 20 yaşına kadar ciddi bir hastalığa yakalanmadı. 20 yaşında geçici bir süre yakalandığı sıtma hastalığının atlatılması yine aynı yılda bel soğukluğu hastalığı takip etti. O yıllarda yaygın olan bu hastalık O’na ilerideki yıllarda İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde üroloji kliniğini kurdurttu. İdrar yollarındaki bu müzmin hastalığa ilaveten, Anafartalar Savaşı sonlarında, 1916 yılında akciğer iltihabı dolayısıyla ateşi yükselerek yatağa düştü. 2 yıl sonra Yıldırım Orduları Komutanı iken böbrek ağrıları başladı. Karlsbad Kaplıcaları’nda tedavi gördü. 1919 yılında Şişli’deki evinde bir süre kulağından rahatsızlık geçiren Mustafa Kemal, aynı yıl 19 Mayıs’ta çıktığı Samsun’da tekrar nükseden Böbrek ağrılarından dolayı 19 gün Havza Kaplıcalarında kaldı. Samsun’da iken tekrar sıtmaya yakalandı. Aynı yılın son günlerinde, 27 Aralık’ta böbrek ağrıları tekrar başladı. 1921 yılı Nisan’ında sol yanağından çıban çıktı, daha sonra attan düşerek 3 kaburgası kırıldı. Bu hali ile cepheye gitti. 1923 yılında ise ufak tefek kalp rahatsızlıkları geçirdi. 1927 yılı Mayıs ayında göğüs ağrıları çekti. Berlin ve Münih üniversiteleri tıp fakültelerinin dahiliye klinik direktörleri Prof. Dr.Friedrivh Kraus ile Prof. Dr. Ernest Von Remberg hükümet tarafından Türkiye’ye getirtilerek Atatürk’e konsültasyon uygulattırıldı. 1936 yılı Kasım ayında üşütme sonucu ateşi yükseldi, ama kısa sürede iyileşti. 1936 yılı sonuna kadar bunların dışında Atatürk’ün başkaca ciddi bir sağlık sorunu olmadı. Tedavi eden doktorlar Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelp ve Prof.Dr. Nihad Reşad Belger Atatürk’ü tedavi eden müdavi (sürekli) doktorlardı. Prof.Dr. Akil Muhtar Özden, Prof.Dr. Süreyya Hidayet Sertel, Prof.Dr. Mim Kemal Öke (ki adı sürekli tedavi edenler arasında da geçmektedir), Prof.Dr. Samuel Abrevaya Marmaralı, Dr. Mehmet Kamil Berk, Prof. Dr. Mustafa Hayrullah Diker ise gerektiğinde sürekli doktorların danıştıkları danışman hekim olarak görev yapmışlardır. Sağlık Bakanı Dr. İ.Refik Saydam idi. Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof.Dr. Asım Arar idi. Bunların dışında, Paris’ten Prof.Dr. N. Fissinger (3 defa), Berlin’den Prof.Dr.Von Bergman, Viyana’dan Prof.Dr. H. Epinger isimli üç yabancı doktor da Atatürk’ün tedavisinde görev almışlardır.
Ölüm sebebi alkol değilAtatürk’ün ölümünden sonra düzenlenen birinci raporda ölüm sebebi karın içinde sıvı, asit toplanması olarak gösterilirken, ikinci raporda ise alkolle ilgili karaciğer iltihabı neden olarak gösterilmiştir. Bu çelişkiye rağmen Atatürk’e biopsi de otopsi de yapılmamıştır. Alkole bağlı siroz olabilmesi için en az 15 yıl süre ile günde en az 3 kadeh alkol alınması gerektiği bilinirken, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı yıllarında hiç içki içmediği, daha sonraki yıllarda da aşırı içki içmediği, karşısındakilere içirdiği söylenmektedir. Salyrgan (civalı ilaç)’ın Atatürk’ün tedavisinde “ajan tedavi ilacı” olarak kullanıldığı, aslında Mustafa Kemal Atatürk’ün bu ilaçla ağır ağır zehirlenerek öldürüldüğü ortaya çıkmıştır. Öte yandan Atatürk’ün daha evvel sıtma geçirdiği bilinmesine rağmen karaciğer ve dalağı yıpratan Kinin ve Atebrin gibi ilaçlar bol miktarda kullanılarak ölüm çabuklaştırılmıştır. Sadece 1937 yılında İstanbul Eczanesi’nden Atatürk için 43 kutu kinin ilacının alınmış olması buna iyi bir örnektir.
17 Mayıs 2016 Salı
PKK'lı kadın teröristin ibretlik günlüğü
16 Mayıs 2015 tarihinde, Mardin Nusaybin ilçesinde, bölücü terör örgütüne yönelik operasyonlarda, 'Zehra Kaya' isimli bir bölücü terör örgütü mensubuna ait not defteri ele geçirildi
Bölücü terör örgütüne bilinçsizce katıldığı anlaşılan kadın terörist, not defterinde, örgüte katıldıktan sonra yaşadığı bunalımları ve çaresizlikleri anlatıyor.
PKK'ya dava için değil, hayattan sıkıldığı için katıldığını, örgüte katılarak büyük bir hata yaptığını, kardeşlerinin böyle bir hata yapmaması gerektiğini notlarında yazmış olan terörist, özellikle ailesine; annesine, babasına ve kardeşlerine duyduğu özlemi ifade ediyor. Çok büyük acılar çektiğini, örgüt elebaşlarının kendilerini adeta bir piyon gibi kullandığını vurgulayan terörist, arkadaşlarının çoğunun öldüğünü, kendilerini de bekleyen mukadder sonun ölüm olduğunu belirtiyor.
Kadın teröristin not defterindeki ifadeler şöyle:
BU NOTLAR
KİMİN ELİNE GEÇERSE
LÜTFEN AİLEME
YETİŞTİRİN
Bu istek vasiyetimdir
Olmazsa mezarımda rahat uyumam valla
BEN ZEHRA KAYA
0542 739 ....bu numara yengemin numarası Adı Meryem KAYA
29/04/2016 CUMA
KARDEŞİM RAMAZAN VE APTULLAH'A
Merhaba küçük kardeşlerim durumunuz nasıl iyi misiniz hayat nasıl gidiyor. Valla burda hayat baya hareketli düşman yanı başımızda ve her gün vuruyor bakalım sonumuz nasıl olacak sizi çok özledim Ramazan kardeşim özellikle sana yazıyorum ben öldükten sonra sakın katılım yapma ben bir dava üzerine gelip katılmadım bu hayattan sıkıldığım için zeynosuz kaldığım için beni bu hale getirende örgüttür. Her şeyi bu hale getiren her şeyi yıkıp geçen bunca ölümün sebebi gene örgüttür. Onları halada sevmiyorum ve sevmicemde. Hayatınıza bakın hiçbir şeyi takmayın çünkü bu dava gereksiz ve boş bir davadır. Hepimizde bir piyonuz kim güçlüyse daima güçsüzü yeniyor senden tek isteğim odur ki bu örgütün içine asla katılma. Sizi çok ama çok özledim benim küçük kardeşlerim biliyorum gidişim sizi çok üzdü hayal kırıklığına uğradınız ama yapabileceğim bir şey yok duygularım beni ölüme sürükledi neyse küçük kardeşlerim benden bu kadar ölmeme az kaldı hakkınızı helal edin sizi çok seven bahtı kara Ablanız ( Zehra Kaya )MESKEN NISEBİN
Te go çııııııı :)
BENİM SERT GÖRÜNÜMLÜ ABİME
Sevgili abim Rıdvan seni ne kadar çok sevdiğimi unutma, biliyorum diyorsundur hangi yüzle yazıyon çok haklısın ama ne yapayım son bir kez yazmak istedim durumun nasıl nasıl geçiyor amansız hayat oy abim bu yaşında sen de almışsın koca yükü sırtına dilerim ki rabbime tez zamanda sana bolluk ve bereket huzur ve mutlu bir yaşam tanır. Nanoya iyi bak o benim oğlum, kardeşim, Babam, Annem herşeyim onu o kadar özlemişim ki doyamadım ona lütfen senden tek bir isteğim var yengeme iyi davran senden o kadar büyük bir beklentisi var ki çocukları da kırma bu son isteğimdir senden onları rahat bırak fazla baskı kurma. Yengem ona çok iyi bak lütfen hep onu sevdiğini ona değer verdiğinin hissettir onu hep dinle çünkü emin ol ki o çok temiz kalpli ay kesin şuan diyosundur buda amma da şey istiyor neyse kahramanım az bir süre kaldı belki bugünlerde ölecem valla kaç defadır ölümden kurtuluyorum bomba atar parçalarıyla yaralandım şimdi durumum iyi neyse Abim benim benden bu kadar seni çoook ama çoook seven küçük ve bahtı kara kız kardeşin Zehra "HAKKINI HELAL ET" ELVEDA GÜZEL İNSAN
NUR YÜZLÜ BABAMA
Ah benim bahtı kara Babam ne yapıyorsun durumun nasıl seni çooook özledim sana o kadar ihtiyacım var ki anlatamam. Biliyorum şuan çok üzgünsün gene katılım yaptığım için ama mecburdum çünkü Zeynep yok biliyorum bencillik yaptım bir insan için sizi arkamda bırakıp terk ettim( ama ne yapayım içim anca böyle rahat olurdu neyse ne diyelim kader utansın Babam benim seni her gün burdaki arkadaşlara anlatıyorum ne kadar fedakar ve anlayışlı olduğunu söylüyorum seni çok merak ediyorlar ee herkese böyle bir baba nasip olmuyor dimi ama yaşasın çok şanslıyım ah benim ak saçlı babam sende çok çekmişsin bu hayattan ve hala da çekiyorsun umarım bundan sonra çok mutlu ve huzurlu bir yaşantın olur. benden de kurtuldun imzaydı mahkemeydi artık koşuşturmican oley seni çok seviyorum yiğit babam keşke sana layık bir evlat olsaydım ama olmadı benden hayır görmedin umarım diğer kardeşlerimden görürsün neyse ben kaçar hakkını helal et benim yiğit ve o kadar temiz kalpli Babam
SENİ ÇOOOOOOOOkk AMA ÇOOOOk SEVİYORUM
Saygılarımla :)
CANIM ANNEME (HELİMA YA ŞİRİN KADIN)
Annem benim tontişim gül yüzlüm ne örüyon durumun nasıl seni çook özledim. İnanmazsın biliyorum ama burnumda tütüyon. Birlikteyken hiç anlaşamıyoruz valla suç bende benle geçinilmiyor yeminle taş kafalının önde gideniyim keşke beni doğuracağına taş doğursaydın bu halime. Biliyorum sana çok çektirdim hakkını da bana haram ettin ama ne yapayım Zeyno yok yaşayamıyorum. Sana iyi bir evlat olamadım huyum kurusun ahbe annem hep diyordun ya bu yaşta kendine neler çektiriyorsun diye valla haklısın bu yaşta kendimi yaşlandırdım bilmiyorsun sırtımda ne kadar ağır bir yük var. Zeynonun annesi beni suçluyor ama yemin ederim ben ikna etmedim. Size kızdık dağa çıktık ooff oof annem bilsen ne kadar acı çekiyorum bilsen ne kadar yanıyor bu yüreğim bir türlü kendime gelemedim. Annem senden son bir isteğim var olurda öldüğüm zaman gözüm açık kalırsa kulağımda şunu fısılda (Ez rebana we kula dıle tede mayibim Xuda deste tew Zeyno jar kutkır inşallah wıne dınyaya di gıhın hev) bunu fısıldadığın an emin ol mezarımda rahat uyuyacam bide vasiyetimdir. Yan tarafımı Zeyno için bırakın aynı toprağın altında ve yanyana yatalım beni affet diyemicem çünkü yüzüm yok Seni çook seven kızın Zehra.
ABİM DELİLE
Delil Abim durumun nasıl nasılsın Hayat nasıl gidiyor. benim Hayatı soracak olursan kötü gidiyor. Arkadaşlarımın yarısı şehit oldu bir sürüde yaralı var moralim sıfır ahbe abicim o kadar kuşkum varki zeynosuz ben yaşayamadım yapamadım onun yokluğu bana o kadar acı veriyor ki herşeyimi ona bağlamışım keşke bu hayata düşmeseydik keşke dağ illetine çıkmasaydım ne bileyim anlık bir öfke Ve kin bizi ne hale soktu. Burda bulunmamın tek nedeni zeynep’tir o yok ben nasıl yaşayım hem annesi benim içime öyle bir dert koyduki zaten acım bana yeterdi bide o acımı katladı benim arkamdan diyordu o zeynoyu götürmüş ah ah ah benim ahım bizi ayıranların başına taş olsun neyse abim sende bir an önce evlen yuva kur. Valla yaşlanacan kimse seni kabul etmicek neyse abim düşman gene vuruyor benden bu kadar kendine çok iyi bak hiçbir şeyi kendine dert etme hayat bu ne zaman nerden vuracağı belli değil seni çook seven küçük kız kardeşin (Mesken Nısebin) Zehra KAYA
HAYAT BUYSA ÜSTÜ KALSIN
Ey kalleş Hayat Bana kalmadında
Bende sana kalmıyorum.!!
Son Sadırlar bunlar.
TSK'NIN ZEHRALARA ÇAĞRISI
Bu arada Türk Silahlı Kuvvetleri Zehralara çağrıdu bulundu. Çağrıda şu ifadelere yer verildi: "Güvenlik kuvvetleri olarak tüm Zehralara sesleniyoruz: Dönün, ne olur dönün, kurtarın kendinizi bu pislikten, bu çıkmazdan. Devlet olarak size şefkatli kollarımızı açtık bekliyoruz. Ailenizle de gerekirse görüşüp sizi yeniden kazandıralım topluma. Daha önce yaptık, yapıyoruz, ailelerle görüşüp affetmelerini söylüyoruz. Çoğu affetti. Affedilmeyenlere de devlet olarak biz her tür kolaylığı gösterdik, gösteriyoruz. lütfen bir fırsatını bulduğunuzda kaçın ve kurtarın kendinizi bu bataktan..."
16 Mayıs 2016 Pazartesi
DÜNYANIN HİÇ BİR YERİNDE BU KADAR ŞAİBELİ
BAŞBAKAN ADAYI(BÜYÜK İHTİMALLE BAŞBAKAN)
VARMIDIR?30 GEMİSİ OLDUĞU YATININ 60 MİLYON OLDUĞU
SÖYLENİYOR?ÇOCUKLARI,AKRABALARININ İHYA OLDUĞU SÖYLENİYOR(TAPELERDE ÇIKTI)AMA BÖYLE KİŞİ BAŞBAKA.
OLACAK NE DİYEYİM NEDE OLSA AKPLİ OY VEREN BAZILARI
RAHAT AMA SOR İYİ MÜSLÜMANLARDIR,SORSAN YAPMAZ YALANCISIN DERLER,GÖRMEZDEN DUYMAZDAN GELİRLER
AMA BAŞKA PARTİDEN,YADA BAŞKALARI YAPSA HEMEN HARAMZEDE İLAN EDERLER,KİM OLURSA OLSUN,HANGİ PARTİDEN,HANGİ GÖRÜŞTEN OLURSA OLSUN DEVLETİN,MİLLETİN PARASINI YİYORSA,RÜŞVET ALIYORSA,ÇALIYORSA,GÖREVE GELİP ZENGİN OLUYORSA ALLAH BELASINI VERSİN
NEDEN GENELKURMAY BAŞKANI,HÜKÜMET KIBRISTAKİ ADALARIMIZ,ADACIKLARIMIZIN YUNANLILAR TARAFINDAN İŞGALİNE İZİN VERİYORLAR?NEDEN YUNANLILAR TARAFINDAN İŞGAL EDİLMİŞ TOPRAKLARIMIZI GERİ ALMIYORLAR?NEDEN AKPYE OY VERENLER BUNU SORGULAMAZLAR?YOKSA BU STRATEJİK ADALARIMIZ,TOPRAKLARIMIZI ÖNEMSEMİYORLARMI?
ÖZAL ADALAR İÇİN SAVAŞIN EŞİĞİNE GELMİŞTİ UNUTMAYIN
AKPNİN ADALARIMIZIN YUNANLILAR TARAFINDAN İŞGALİNE GÖZ YUMMASININ ZAMANI GELİNCE MUHAKKAK ADALETTE BİR KARŞILIĞI OLACAKTIR.
NATO bayrağı ne zaman flama oldu?.. - Ahmet TAKAN
YENİÇAĞ'ın, "Ege'ye NATO bayrağı olmadan çıkamayacak mıyız" manşeti büyük ses getirdi. Ardından, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın NATO bayraklı Gökova Fırkateynimizle yaptığı hamleye karşılık Yunanistan Başbakanı Çipras'ın, komutanları ile birlikte savaş gemilerinden Türkiye'ye karşı kuzu çevirmeli, kokoreçli verdiği küstah cevabı (fotoğraflarıyla) yayınlamıştık. Yıllardır Ege ve Akdeniz'de Yunanistan'a peşkeş çekilen Türk topraklarını belgeleriyle kamuoyuna açıklıyoruz. Yunanistan'ın yavuz hırsız misali yaptığı tüm ihlalleri duyuruyoruz. Siyasi iktidardan hâlâ tık yok ama Genelkurmay Başkanlığı Yunanistan'ın kokoreç misillemesinden sonra harekete geçti; "EGE'de Deniz Kuvvetleri Komutanlığının Faaliyetleri DOĞRU BİLGİ" notu gönderdi medya kuruluşlarına. Toplam 2 buçuk sayfalık notta yazdıklarımıza cevap sayılabilecek şu satırlar var;"Öncelikle; TCG GÖKOVA (F-496) NATO bayrağı değil "NATO Flaması" olarak adlandırılan ve geminin bayrak direği haricinde bir yere toka edilen bir semboldür. Ufkun her tarafından görülmez. Boyutu bayraktan her zaman küçüktür. NATO emrinde görev yapan unsurlar tarafından kendi millî bayraklarına ilave olarak NATO faaliyeti icra ettiğine dair bir sembol olarak bulundurulmaktadır. TCG GÖKOVA şanlı Türk bayrağımızı geminin her taraftan görünür yeri olan bayrak direğinde 24 saat kesintisiz olarak ve şerefle dalgalandırmaktadır. Bayrağımız her zaman olduğu gibi, Sayın Genelkurmay Başkanımızın ziyareti esnasında da TCG GÖKOVA gemimizde dalgalanmaktaydı. NATO emrinde görev yapsa dahi tüm gemiler kendi millî bayraklarıyla ve bağlı olduğu ülke isimleriyle anılmaktadır."Diğerleri düzensiz göç ile mücadeleye ilişkin hukuki sayılabilecek bilgiler. Sağolsunlar!.. Savaş gemimizin NATO kapsamında Ege faaliyetleri ile ilgili doğru bilgilendirildiğimize inancım tam. Fakat!.. Ege ve Akdeniz'de topraklarımız açıktan işgal edilirken, Ege denizinde kıyıdan ayağımızı suya sokamayacak duruma gelmişken, kendi hava sahamızda uçaklarımız peş peşe tacizlere uğrarken, Türk Silahlı Kuvvetlerine komuta eden Genelkurmay karargahının hukuka dayalı yetkileri konusunda da doğru bilgilenmeye ihtiyacımız var. Tamamı olmasa da biraz bilgiye sahip olduğumuz TSK'nın Türk topraklarına saldırı anında görev ve yetkilerinin niye kullandırılmadığı konusunda da acil doğru bilgilere ihtiyacımız var. Eğer, bu bilgiler bize ulaşırsa Hulusi Akar'a tereddütsüz şahit olmayı tarih önünde namus borcu sayarız...Yakından bildiğiniz üzere, Ege ve Akdeniz'de yaşadığımız skandal ötesi olayları NATO'da ve yurt dışında uzun yıllar görev yapmış eski Millî Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım'ın yoğun emekleri ile sizlere yansıtıyoruz. Bundan da geri adım atmayacağız!..Her ne kadar belgelere dayalı habercilik de yapsak, Genelkurmay Başkanlığı'nın "doğru bilgi" notunu Ümit Yalım'a da sormak şart oldu. "Bilgilendirme notunun, Ege Denizi'nde, Türkiye Cumhuriyeti'nin egemenlik alanlarında yaşanan skandalların üzerini örtmek amacıyla hazırlandığı anlaşılmaktadır" dedikten sonra net açıklamalarda bulundu Ümit Yalım;"Kelime oyunları ile bir yere varmak mümkün değildir. 'NATO Bayrağı flamadır' ifadesi gerçeklerle bağdaşmamaktadır. NATO dokümanları dahil olmak üzere Türkçe ve İngilizce yayımlanan bütün belgelerde anılan sembol NATO Bayrağı olarak geçmektedir. Ayrıca Genelkurmay Başkanlığı tarafından basınla paylaşılan fotoğraflarda da Sayın Hulusi Akar'ın NATO Bayrağı altında poz verdiği açıkça görülmektedir." Cevap bekleyen sorular"Açıklamada, Yunan Genelkurmay Başkanı Apostolakis'in Deniz Kuvvetleri Komutanı olduğu dönemde Yunan bayraklı gemi ile Türk kara sularında yaptığı seyrüsefere yer verilmemiştir. Apostolakis'in Yunan bayraklı gemi ile Türk kara sularında seyrüsefer yapması kabul edilemez ve utanılacak bir durumdur. Ege Denizi'nde, Türk kara sularında, Türk bayrağı ile seyrüsefer yapan askeri gemilere Yunan gemileri tarafından tacizde bulunulduğu basında yer almıştır. Ayrıca Ege Denizi üzerinde, Türk hava sahasında veya uluslararası hava sahasında uçan Türk askeri hava araçlarına Yunan jetleri tarafından önleme/it dalaşı yapıldığı hem Türk, hem de Yunan basınında yer almıştır. Yunan uçak ve gemileri tarafından Türk uçak ve gemilerine yapılan taciz ve önlemeler Türk Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinde yayımlanmıyor ve kamuoyundan gizleniyor.15 Ocak 2016'da Türk kara sularında saatlerce seyir yaptıktan sonra Türk kara sularını tam 6 mil ihlal ederek Aydın/Didim bölgesindeki plajda karaya oturan Yunan Sahil Güvenlik gemisi büyük bir güvenlik zafiyetidir. Vatanın harimi ismetine kadar gelen bu gemi nasıl izah edilecek. Konu ile ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı tarafından basınla paylaşılan bilgi notu ve resimler acizliğin itirafıdır. Anılan geminin sıcak takip kapsamında Türk kara sularına girdiğinin belirtilmesi tuhaf bir savunmadır. Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesinin 111'inci maddesine göre izleme hakkı, izlenen geminin kendi devletinin kara sularına veya üçüncü bir devletin kara sularına girmesi ile sona erer. Hukuk kuralları bu kadar açıkken, basınla paylaşılan bilgi notu ile Yunanistan'ın avukatlığının yapılması kabul edilemez."Ümit Yalım, 2016 yılı itibarıyla, resim ve belgeleri ile birlikte basına yansıyan önemli olaylara da cevap istiyor;"28 Ocak 2016'da, Yunan Savunma Bakanı Kammenos, Kardak Kayalıkları bölgesinde askeri helikopter ile uçtu ve Türk hava sahasını 2 mil ihlal etti.11 Şubat 2016'da, Türk kara sularında tatbikat yapan Yunan firkateyninden havalanan Yunan helikopteri, Muğla'nın Ardıççık Adası'na düştü.09 Mart 2016'da, Yunan Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı, Muğla'nın Ardıççık Adası'na gelerek anma törenine katıldı.14 Nisan 2016'da, Yunan Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı, İzmir'in Koyun Adası'na gelerek, Yunan Kara Kuvvetleri'nin icra ettiği hava savunma tatbikatına katıldı.20 Nisan 2016'da, Yunan Genelkurmay Başkanı, F-16 savaş uçağı ile Türk hava sahasında uçtu.Komuta kademesinin cesareti varsa bu olaylara cevap versin. Kim doğru söylüyor kim dezenformasyon yapıyor, hep birlikte görelim."İngilizcesi "flag" olan ve NATO'nun resmi tüm yazışmalarında yer alan bu kavram ne zaman flama oldu ben de çözemedim!.. Bir de NATO bayrağı, üye olan 28 ülkeyi temsil eder diye bilirim. Bunlara bir daha açıklık getirilirse, bir de sadece şu soruya (kokoreç kalsın!); "Yunanistan, İzmir sınırlarımız içinde nasıl kara tatbikatı yapabildi"ye hukuki cevaplar "doğru bilgi notu" ile paylaşılırsa söz veriyorum;Doğrulara şahitlik etmekten hiç çekinmeyeceğim!..Kaynak: NATO bayrağı ne zaman flama oldu?.. - Ahmet TAKAN
Sınırımızdaki Bab el Hava kapısını ele geçirmek için harekete geçen terör örgütü PYD, Türkiye’den gelecek müdahalelere karşı sınıra 40 km. menzilli füze rampaları konuşlandırdı.Terör örgütü PKK’nın Suriye’deki kolu PYD, Türkiye sınırında muhaliflerin dış dünya ile tek bağlantısı olan Bab el Hava kapısını ele geçirmek için harekete geçti. Suriye’de Afrin bölgesinde tek taraflı kanton ilan eden PYD, Türkiye sınırında yaklaşık 60 kilometrelik alanı kontrol ediyor. Sınırın sıfır noktasında onlarca tünel kazan ve dev gözetleme kuleleri inşa eden örgütün, 6 aydır bölgede sürdürdüğü saldırı hazırlıklarında sona gelindi. Muhaliflerin dış dünya ile tek bağlantısı olan Bab el Hava sınır kapısını öncelikli hedef belirleyen örgüt, Türkiye’den yönelecek obüs ve benzeri müdahalelere karşı sınıra sabit ve seyyar füze rampaları konuşlandırdı. Hedefinde Hatay’ın Hazza, Gaziantep’in Islahiye ile Kilis ili bulunan füzeler, Kefer Cenne ve Der Ballut bölgesine yerleştirildi. Sabit füzelerin yanında Rusya’dan alınan seyyar füzelerle de saldırı sürecine dönük hazırlıklar tamamlandı. Namluları Türkiye’ye çevrilen füzeler 25 ila 40 kilometre arasında menzile sahip. Sınır boyunda iki sabit ve 6 seyyar füze rampası aktif halde bekletiliyor. 2016 yılının Ocak ayından itibaren Kilis’e 74 füze saldırısı düzenleyen bir diğer terör örgütü IŞİD, PYD’nin sonraki süreçte Türkiye’de bulunan yerleşim birimlerini vurmakta örnek aldığı model olacak.Kaynak: PYD’den sınırımıza füze rampası
TÜRK YOK DİYENLERE,TÜRKLER ANADOLUDA YOKTU DİYEN SOYSUZLARA İTHAF OLSUN
BİZ BOŞUNA DEMİYORUZ BİZ TÜRKLER BİNLERCE YILDIR
VARIZ VE TÜRKİYE TOPRAKLARINDAYIZ
Yılın en büyük arkeolojik keşfi
İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin Silivri’de gerçekleştirdiği kurtarma kazısında bu yılın en büyük arkeolojik keşfi gerçekleştirildi. Kazı raporundaki “ülkemizde bulunmuş ve kazısı yapılarak tamamen ortaya çıkarılmış ilk ve en eski, 5 bin yıllık kurgan tipi mezar” tespiti, buluntunun önemini gözler önüne seriyor.
İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin Silivri’deki kurtarma kazısında bu yılın en büyük arkeolojik keşfi gerçekleşti. Türk ve Altay kültüründe kutsal mezar olarak bilinen kurgan tipi mezar bulundu. Üzerinde mızrak ucu bulunan iskeletin önemli bir asker, savaşçı olduğu tahmin ediliyor. Kazı raporunda, “ülkemizde bulunmuş ve kazısı yapılarak tamamen ortaya çıkarılmış ilk ve en eski, 5 bin yıllık kurgan tipi mezar” tespiti yapıldı. Kurgan, Yenikapı arkeolojik kazılarından sonra İstanbul tarihine yepyeni bilgiler getirecek.
DEFİNECİLER ULAŞAMADI
Silivri’nin Çanta bölgesinde yazlık siteye ait sosyal tesislerin yapılacağı arsada gerçekleşen müze kurtarma kazılarında İstanbul ve Trakya tarihine ışık tutacak buluntulara ulaşıldı. Aralık 2015 tarihinde başlayan kazılar 5 ay sürdü. İstanbul 1 No’lu Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’na geçtiğimiz nisan ayında gönderilen rapora göre, mezarın kuzeyden gelen tunç çağında yaşamış önemli bir askere ait olduğu düşünülüyor. Arkeolojik kazılarda tümülüs (anıt mezar) öncüsü olan kurgan tipi mezarın daha önce defineciler tarafından birkaç kez deşildiği, ancak ana mezara ulaşılamadığı tespit edildi.
ÜLKEMİZİN EN ESKİ KURGANI
Kurgan tipi mezarlar Orta Asya kültürü olarak biliniyor. Ülkemizde Avrasya steplerinin ölü gömme geleneğini yansıtan kurgan tipi bir mezar 1980 yılında Prof. Dr. Mehmet Özdoğan tarafından Trakya yüzey araştırmaları sırasında Kırklareli’nin Asılbeyli köyü Taşlıcabayır mevkisinde tamamen dağılmış vaziyette bulunmuştu. Kurtarma kazısı sonucunda mimari yapı ortaya çıkarılamamış, demir çağına MÖ 1200 yıllarına tarihlenmiş pişmiş toprak kaplar elde edilmişti. Trakya’da bilinen kurgan tipi tek mezar da buydu. Silivri’de ortaya çıkarılan mezar bundan hem daha eski hem de tüm mimari yapısıyla ortaya çıkarıldı.
İstanbul Arkeoloji Müzesi mezarın bulunduğu alanın tescillenmesini, mezarın buluntuları ve mimari yapısıyla kaldırılarak müzeye taşınmasını talep etti. Müzenin Trakya ve İstanbul buluntuları bölümünde olduğu gibi sergileyerek bu eşsiz buluntuları ölümsüzleştirmek istiyor. Koruma Kurulu’nun vereceği karara göre mezarın akıbeti belli olacak.
KUZEY GÖÇLERİYLE GELMİŞLER
İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü, Prehistorya Anabilim Dalı öğretim görevlisi Prof. Dr. Mehmet Özdoğan buluntu için, “Trakya’ya kuzeyden gelen göçler var. Kurgan tipi bir mezar bu. Benim çalışmalarımda da bu tarz mezarlar var. Trakya’da çok sayıda bu tür mezarların tahrip edildiğini biliyorum. Bir tanesini kepçenin önünden kurtarmıştık. Birinci bin, demir çağına aitti. Çok sayıda mezar buluntusu elde etmiştik. Ancak buradaki mezar daha eski tunç çağı. Oldukça önemli bir keşif. Bilimsel incelemeleri sonucunda güzel veriler elde edilecektir” dedi.
15 Mayıs 2016 Pazar
13 Mayıs 2016 Cuma
ÜLKE KAN DÖKERKEN,ŞEHİTLER VARKEN,NEDEN
23 NİSANDA ŞEHİTLER VAR OLMAZ DİYİP
ERTELEMELER YAPANLAR İŞ KENDİLERİNE GELİNCE
DEBDEBELİ,ŞAŞAA İÇİNDE 35 BİN KİŞİ ÖNÜNDE EVLENİR?
BU DÜĞÜN İÇİN DEVLETİN TÜM İMKANLARINI ŞAHISLARINA KULLANMAK NE KADAR İSLAMA UYGUN?DİNSİZ DEDİKLERİ AHMET NECDET SEZER OĞLUNU EVLENDİRİRKEN ELEKTİRİK SAAT KİLOWATINI BİLE HESAPLAYIP KENDİ CEBİNDEN ÖDEMİŞTİ!!AYRICA BU DÜĞÜN İÇİN TÜM İSTANBUL YOLLARI ETKİLENECEK NE HAKLA İSTANBULLULARA MAĞDUR EDECEKLER?SORSAN HALKA ÇOĞUNLUK BU DÜĞÜNE BU ŞEKİLDE OLMASINA KARŞI ÇIKAR,PEKİ DİN ADAMLARI SİZ NEDEN BU DEVLET MALININ BÖYLE ŞAHSİ OLARAK KULLANILMASINA KARŞI ÇIKMIYORSUNUZ?SİZ DOĞRUYA DOĞRU YANLIŞ DEMEDİKÇE SİZDEN HİÇ Bİ HALT OLMAZ
ŞEHİTLERE SAYGILI OLUNUP EVDE AİLE ARASINDA NİKAH KIYILMALIYDI,DEVLETİN İMKANLARI ŞAHSİ OLARAK KULLANILMAMALIYDI.
14 SENEDİR NEDEN ÜNİVERSİTELERİ BU HALA GELMESİNİ
ENGELLEMEDİNİZ?NEDEN HALA MÜDAHELE ETMİYORSUNUZ?BUNU SAĞIR SULTAN DUYDU AMA
SİZ NEDENSE MÜDAHELE ETMEMEK İÇİN HERŞEYİ
YAPIYORSUNUZ TIPKI YUNANLILARIN ADALARIMIZI ALDIKLARI GİBİ!!!!
Erdoğan'dan üniveriste açıklaması
Erdoğan "Bazı üniversiteler bölücü terör örgütü kampına dönüşmüş durumda. Şiddetle, tehditle baskı yapan bu çetelere asla müsamaha gösterilmemelidir" dedi.Kocaeli Üniversitesi tarafından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a fahri doktora unvanı verildi. Umuttepe Kampüsü'ndeki Baki Komsuoğlu Kongre Merkezi'nde düzenlenen törene Başbakan Yardımcıları Numan Kurtulmuş, Yalçın Akdoğan ve Tuğrul Türkeş, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, Kocaeli Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Sadettin Hülagü katıldı. BAZI ÜNİVERSİTELER BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜ KAMPINA DÖNÜŞMÜŞ DURUMDAGündem hakkında bazı değerlendirmelerde bulunan Erdoğan bazı üniversitelerin bölücü terör örgütü kampına düştüğünü belirterek, konuşmasını şöyle tamamladı:"Muasır medeniyetlerin üstüne çıkmak istemeliyiz. Biz 14 yıl boyunca attığımız adımlarla, gerçekleştirdiğimiz reformlarla gerekli zemini hazırladık. Artık kılık kıyafetinden, sakalından, inançlarından dolayı hiçbir öğrencimiz ötekileştirilmiyor. Üniversite odalarına ikna odaları kurulmuyor. Millet doğruyu her zaman takdir eder. Son dönemde bazı üniversitelerimizden yansıyan eski Türkiye manzaralarına da buradan bahsetmek istiyorum. Bazı üniversiteler bölücü terör örgütü kampına dönüşmüş durumda. Şiddetle, tehditle baskı yapan bu çetelere asla müsamaha gösterilmemelidir. Terör örgütleriyle bağlantılı çetelere teslim edilemez. Öncelikle üniversitenin varlık sebebine terstir. Kimi üniversitelerde yaşanan vandallıkların gerekli tedbirleri şimdiden alması gerektiğini düşünüyorum."Kaynak: Erdoğan'dan üniveriste açıklaması
12 Mayıs 2016 Perşembe
TAYYİP ERDOĞAN KEMAL KILIÇTAROĞLUNA
DENİZ BAYKALA YAPILAN KASET OLAYI İÇİN SENİ MAHKEMEDEN ÇAĞIRDILAR NEDEN KORKUYORSUN GİTSENE MAHKEMEYE DOĞRUSU ORTAYA ÇIKSIN DİYİNCE ÇOK GÜLDÜM,YAHU ARKADAŞ 17,25 ARALIK OPERASYONUNDA BAKANLAR,BAKANLARIN ÇOCUKLARI
İŞ ADAMLARINI MAHKEMEYE GİTMEMELERİ İÇİN MECLİSTE AKP ENGELLEMEDİMİ?TAPELERİN ORTAYA ÇIKMASINI ENGELLEYEN AKP DEĞİLMİ?MECLİSTE TÜM MİLLETVEKİLLERİN DOKUNULMAZLIĞINI İKTİDAR GELİNCE KALDIRICAZ DİYİP GELİNCE KALDIRMAYAN AKP DEĞİLMİ?
EEE O ZAMAN SİZ NEDEN MAHKEMEYE BIRAKMADINIZ?
CHPLİLER NEDEN ÇIKIP BUNU SÖYLEMEZ?
14 SENEDİR AKP HÜKÜMETTE NEDEN ET FİYATLARI FAKİR FUKARAYA GÖRE DEĞİL?NEDEN ÜLKEMİZDE ET AZ?
NEDEN 14 SENEDE BUNA ÇÖZÜM ÜRETİLMEDİ VE AKPYE OY VERENLER NEDEN BUNU SORGULAMAZ?ET TEMEL BESİN
AMA ÜLKEMİZDE LÜKS TÜKETİM OLMUŞ,BAKAN ÇELİK
SEÇİMLERE GİDİLECEĞİ İÇİN ŞİMDİ ET UCUZLUYCAK
DİYOR
Çelik: Et fiyatları düşecek
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, "Et ve Süt Kurumu, 1 Haziran’dan itibaren Bosna’dan getireceği 5 bin 700 tonluk kırmızı ete ilave olarak 10 bin ton taze soğutulmuş dana etini getirerek piyasaya arz edecek" dedi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, hayvan varlığının arttırılması ve et piyasasının düzenlenmesine yönelik alınan tedbirler konusunda açıklama yaptı. Bakanlığın hayvan varlığını artırmak ve kırmızı et üretimindeki talebi karşılamak için birtakım ilave tedbirler aldığına dikkati çeken Çelik, "Bu kapsamda Bakanlar Kurulu kararıyla et ve süt piyasasının regülasyonundan sorumlu Et ve Süt Kurumu (ESK) ile TİGEM’e 400 bin baş besi ve damızlık hayvan ithalatı yetkisi verildi. Bu tedbirle, yurt dışından daha uygun fiyatlarda ihtiyaç duyulan dönemlerde ve sayıda dana ithalatı yapılarak besicilerimizin ihtiyacının karşılanması hedeflenmiştir. Artık üretici ve besicilerimiz çok daha uygun şartlarda ve diledikleri sayıdaki besi danasını ESK’dan kolaylıkla temin edebilecekler. ESK, besilik canlı hayvan ihtiyacını karşılamak için gerekli her türlü tedbiri almış ve biçilen yeni rolüyle piyasanın belirleyici aktörü haline gelmiş durumdadır. Besilik hayvan ithalatı, ESK’nın öncülüğünde şeffaf bir şekilde yürütülecektir. Kazanan üreticilerimiz, besicilerimiz ve ülkemiz olacaktır. Nitekim ESK, bugün itibarıyla canlı hayvan ithalatı yapmak için duyuruya çıktı. Öte yandan TİGEM de, hayvan varlığımızı arttırmak amacıyla üreticilerimizin damızlık hayvan talebini karşılamaya yönelik uygulamalarına devam edecektir" ifadelerini kullandı.
"KARARLI POLİTİKALARIMIZI SÜRDÜRMEYE DEVAM EDECEĞİZ"
Çelik, şunları kaydetti:
"Piyasa fiyatlarının oluşmasında üretici ve besicilerimizin maliyet unsurları dikkate alınarak herhangi bir zarara uğramamalarına özellikle özen gösterilecektir. Diğer bir ifadeyle üreticilerimizi ve besicilerimizi mağdur etmeyecek, hayvan varlığımızı arttırma temelli fiyat politikalarımızdaki kararlılığımızdan taviz vermeyeceğiz. Bunların yanı sıra, 2016 yılı başından beri özel sektör, 161 bin besi danası ithal etti. Aynı şekilde ihtiyacı karşılamak üzere yaklaşık 230 bin baş besi danası daha ithal etme izni verilmiş durumda. Ayrıca ESK, 1 Haziran’dan itibaren Bosna’dan getireceği 5 bin 700 tonluk kırmızı ete ilave olarak 10 bin ton taze soğutulmuş dana etini getirerek piyasaya arz edecek. Bakanlık olarak hayvan varlığımızın arttırılması amacıyla üretici, besici ve sanayicilerimizle diyalog halindeki kararlı politikalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz."
11 Mayıs 2016 Çarşamba
KILIÇTAROĞLUNA KIZANLAR NEDEN KIZIYORSUNUZ
BİRİLERİ BAŞKANLIK VERİN TERÖR BİTSİN DEDİĞİ ZAMAN NEDEN KIZMADINIZ?BAŞKANLIK İÇİN BİR ANDA MİLLİYETÇİLİK YAPILIP PKK AZDIRILMADIMI?ŞU ANDA
GÜVENLİK GÜÇLERİMİZ KALLEŞ PKK İLE SAVAŞIRKEN
TERÖR YUVALARI ÜNİVERSİTELERE ISRARLA NEDEN MÜDAHELE EDİLMEZ?NEDEN PKKYA DESTEK VEREN İŞADAMLARINA,BÜROKRATLARA,AKADEMİSYENLERE MÜDAHELE EDİLMEZDE SADECE ASKER POLİS MÜCADELE EDER?AYRICA ŞU AN PKK İLE MÜCADELE KİMİN OYUNU ARTIRIYOR BAKMAK LAZIM DEĞİLMİ?YANİ BAŞKAN
OLUNACAK DİYE ÜLKEDE HERKES BİRBİRİNE DÜŞÜRÜLDÜ
HERKES AYRIŞTIRILDI,BAŞKANLIKMI ÖNEMLİ HALKMI?
BU BAŞKANLIK ZATEN BÖLÜCÜLÜK DEĞİLMİ?EYALETLERE BÖLÜNMÜYCEKMİYİZ?YARIN BİR GÜN EYALETLERE BÖLÜNÜNCE EYALETTEKİLER BİZ ARTIK KENDİMİZİ
YÖNETMEK İSTİYORUZ DİYİP REFARANDUMLA ÖZERKLİĞE GİDİNCE KİM DURDURACAK?ZİRA ÖNCE AB,SONRA BM.
EL KOYARAK ORALARI TC.DEN ALIR ONLARA VERMEZMİ?
BU ÜLKE KURULURKEN NASILKİ DÜŞMANLARA KARŞI ATALARIMIZ KANLARINI CANLARI VERDİLERSE BİZ TORUNLARIDA ÜLKEMİZİN BAŞKANLIK UĞRUNA BÖLÜNMESİNE PARÇALANMASINA ASLA MÜSADE ETMEYİZ
BAŞKANLIKLA GİZLİCE BÜYÜK İSRAİLİN KURULMASINA
YARDIM EDENLERİ ÜLKEMİZDEN DEF EDERİZ,
GEREKTİĞİNDEDE VATANIMIZI KORUMAK İÇİN ATALARIMIZ GİBİ ÜLKEMİZE KENDİMİZİ FEDA EDERİZ,ASLINDA BUNA İLK KARŞI ÇIKMASI GEREKEN MHP OLMALIYDI AMA TC.LER TABELALARDAN İNDİRİLDİĞİNDE,TÜRK BAYRAKLARI YASAKLANDIĞINDA,TÜRK BAYRAĞI SATANIN TUTUKLANDIĞINDA,YABANCI ASKERLERİN ÜLKEMİZDE KONUŞTURULMASINA SUSTUĞU GİBİ NE YAZIKKİ BURDADA SUSKUN,HALBUKİ MHP,CHP,VB PARTİLER HALKLA YÜRÜYÜŞLER YAPIP BUNLARA KARŞI KOYMALIYDI,AMA EN AZINDAN BU BAŞKANLIĞA VE TC,Yİ YOK ETMEK İSTEYEN,TÜRKLÜĞÜ YOK EDEN ANAYASAYA KARŞI ÇIKMALARI GEREKİR YAŞASIN TÜRKİYE CUMHURİYETİ,KAHROLSUN BÜYÜK İSRAİL İÇİN BAŞKANLIK
VE BÖLÜCÜ ANAYASA.
10 Mayıs 2016 Salı
IŞİDLİLİLERİ KİM NEDEN KAPALI CEZAEVİNDEN AÇIK CEZA EVİNE NAKLETTİ?AÇIK CEZAEVİNDEN KÇCAKLR İSTİHBARATI GELMESİNE RAĞMEN NEDEN ÖNLEM ALINMADI?
NEDEN KAÇTIKTAN GEÇ HABER VERİLDİ?YANİ IŞİDLİLER
ORGANİZE ŞEKİLDE KAÇIRILDIMI?
Göz göre göre IŞİD'liler kaçtı
ışid operasyonunda yakalanıp ‘silah kaçakçılığı’ndan ceza alan 5 hükümlü, bir süre sonra açık cezaevine sevk edildi. Emniyet istihbarat, terör örgütü IŞİD’le bağlantılı olduklarını belirterek, firar edecekleri uyarısı yaptı. Tekrar kapalı cezaevine nakil kararı verildi ancak bu arada kaçtıkları ortaya çıktı. 3’ü yakalandı.
İstihbarat birimleri, 2015 yılında terör örgütü IŞİD’in Türkiye’deki yapılanmasıyla ilgili geniş çaplı operasyon başlattı. Örgütün hücrelerine yönelik operasyonlarda Gökhan Bulut, İrfan Yıldız, Raşit Karadağ, Serdar Sarıçam ve Duran Çoban da gözaltına alındı. Şüphelilerin evlerinde ve bağlantılı olduğu adreslerde yapılan aramalarda silah, mühimmat ele geçirildi. Terör birimlerince sorgulanan 5 şüpheli çıkarıldıkları mahkemece ‘toplu silah ticaretinden’ mahkûm olurken, terör örgütü IŞİD ile bağlantılı oldukları yönünde yeterli delil oluşmadığı için beraat etti.
EMNİYET İSTİHBARAT UYARDI: SURİYE’YE KAÇACAKLAR
Kapalı cezaevinde yaklaşık bir yıldır kalan 5 mahkûm, Kahramanmaraş’ta oturan Adil G.’nin evini adres göstererek yarı açık cezaevine nakledilmeleri için başvuru yaptı. Cezaevinde yattıkları gün sayısı gözönünde bulundurularak 5 mahkûm, 2 hafta önce Kocaeli Açık Ceza İnfaz Kurumu’na nakledildi. Bu gelişmeler üzerine Emniyet İstihbarat “Terör örgütü DEAŞ ile bağlantılı söz konusu kişilerin kaçacakları, mahkûmların izinli günlerinde çatışma bölgesi Suriye’ye geçmeyi planladıkları, gerekli önlemlerinin alınması” yönünde uyarıda bulundu.
Emniyet’in bu yazısını alan cezaevi yönetimi ve savcılık 5 mahkûmun tekrar kapalı cezaevine nakledilmesine karar verdi. Kararın uygulanması için harekete geçildiğinde Gökhan Bulut, İrfan Yıldız, Raşit Karadağ, Serdar Sarıçam ve Duran Çoban’ın 3 Mayıs günü firar ettikleri belirlendi.
İKİ SAVCILIK FİRARLARI SORUŞTURUYOR
Firari mahkûmların yakalanması için ülke genelindeki tüm güvenlik birimleri ile sınır kapılarındaki güvenlik birimlerine ‘acil kodlu’ uyarı yazısı geçildi.
3 mahkûm yakalanarak Kocaeli 2’nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’ne konuldu. Diğer ikisinin bulunması için aramalar devam ediyor. Mahkûmların kaçmalarına yardım eden ve firar olayını organize eden kişilere yönelik de çalışma yapıldı.
Araştırmalarda mahkûmların firar etmek için plan yaptıkları, firara da Hasan Y. adlı kişinin yardım ettiği öne sürüldü. Firar olayının ardından geniş çaplı soruşturma da başlatıldı. Kandıra Cumhuriyet Savcılığı ile Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı ayrı ayrı soruşturma başlattığı öğrenildi.
BU DEŞİFRE OLANI,PEKİ HALA SAKLI OLAN KAÇ TANE GİZLİ KASALAR VARDIR?
"Erdoğan'ın kasası"nın hesabı ortaya çıktı
200 bin belgenin yayınlandığı Panama sızıntısında Erdoğan'ın "kasası" olarak bilinen Remzi Gür de var. Gür, Erdoğan'ın çocuklarına burs veren iş adamı olarak tanınıyor...
Panama belgelerinde ikinci sızıntı başladı. 200 bin belgenin yayınlandığı belgeler arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "kasası" olarak bilinen Remzi Gür de var. Remzi Gür, Erdoğan'ın çocuklarına burs veren iş adamı olarak tanınıyor.
Panama belgeleri bazı zenginlerin offshore hesaplarını kullanarak vergi sorumluluklarından kaçındığını göstermişti. Belgeler Panama merkezli avukatlık şirketi Mossack Fonseca'dan kimliği belirsiz bir kaynak tarafından sızdırılıyor.
Odatv’nin araştırmasına göre; Remzi Gür'ün hesabında adres Türkiye olarak gösterilmiyor. İşadamı Gür, “Excel Enerji” isimli firmayla birlikte İsviçre adresiyle Panama belgelerinde yer alıyor. Belgelerde Excel Enerji ise Lübnan asıllı İngiliz Ömer İskefyeli ismiyle ilişkili görülüyor.
Lübnanlı İskefyeli, Stellar petrol şirketinin sahibi. Peki İskefyeli soy ismi Türkiye'de nerede karşımıza çıkıyor?
Tarih 22 Mart 2016.
İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Petrol Ofisi'nde (POAŞ) örgütlü şekilde akaryakıt kaçakçılığı yapıldığı iddiasına ilişkin aralarında iş adamı Aydın Doğan ile Ersin Özince'nin de bulunduğu 47 şüpheli hakkında hazırlanan iddianameyi kabul etti.
2001-2008 yılları arasında örgütlü bir şekilde akaryakıt kaçakçılığı yapıldığı iddiası dava konusu. İlk duruşma ise 13 Temmuz'da görülecek.
İddianamede şüpheli isimler arasında "Ömer Lütfi İskefyeli" isminin de bulunması dikkat çekiyor.
Gelelim Remzi Gür ismine...
Ramsey Giyim’in sahibi Remzi Gür'ün, Recep Tayyip Erdoğan'a en yakın iş adamı olduğu sır değil. "Erdoğan'ın kasası" olarak biliniyor. Remzi Gür kamuoyunun yakından bildiği bazı işadamlarının TMSF'ye düşmüş mallarını almasıyla gündeme sık sık geliyor. Öte yandan Cem Uzan’a ait tablo ve antika eserleri Remzi Gür’ün de zamanında aldığı ortaya çıkmıştı.
Peki Remzi Gür kimdir?
1968 yılında öğretmen okulunu bitirdikten sonra Londra’da babasının yanında terzilik yaptı.
Gür ailesi, 1985 yılında birikimlerini Türkiye’de değerlendirmeye karar verdi ve Merter’de bir tesis açtı. Daha sonra memleketi Kastamonu’da fabrika kurdu. Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yaptığı Gürmen Group’ta Ramsey, Emilio ve KİP markaları bulunuyor.
Remzi Gür, en çok da Erdoğan’ın çocuklarına burs veren işadamı olarak tanınıyor.
LİSTE ÇOK UZUN SIKILMADAN İNCELEYİNİZ
Panama belgeleri... İşte Türkiye'den önemli isimler ve tam liste
Dünyanın en büyük bilgi sızıntısı olan Panama belgelerinin, 200 binden fazla hesabın ayrıntılarını bulunduran ikinci kısmı yayınlandı. Türkiye'den 101 şirketin ismi de ikinci dalga Panama belgelerinde yer aldı. İşte panama belgelerinde yer alan isimlerin tüm listesi...
Panama belgelerinin, 200 binden fazla hesabın ayrıntılarını içeren ikinci kısmı yayınlandı. Belgeler arasında Türkiye'den 101 şirketin de ortaya saçılan belgeler arasında ismi geçtiği anlaşıldı.
TÜRKİYE'DEN ÖNEMLİ İSİMLER
Ve Panama belgelerinde yer alan Türkiye'deki isimler de açıklandı. Zorlu Enerji, Çalık Enerji, Sembol İnş, Rixos, Koç Holding şirketleri, Ağaoğlu, Sabancı, Ulusoy aile üyeleri listede…
Listede ilk belirlemelere göre Ömer Sabancı, Vuslat Doğan Sabancı, Mehmet Emre Zorlu, Olgun Zorlu, Vakkas Altınbaş, Hüseyin Altınbaş, İmam Altınbaş, Nurettin Çarmıklı, Erol Çarmıklı, M. Oğuz Çarmıklı, Eski Galatasaray Spor Kulübü başkanı Adnan Polat, eski Beşiktaş başkanı Serdar Bilgili, Tuncay Özilhan, Mehmet Hattat, isimleri yer alıyor.
ERDOĞAN'IN ÇOCUKLARINA BURS VEREN GÜR DE LİSTEDE
Panama belgelerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yakınlığıyla bilinen ve çocuklarına burs veren işadamı olan Gürmen Group'un sahibi Remzi Gür de var. Remzi Gür, Erdoğan'ın çocuklarına burs veren iş adamı olarak tanınıyor.
DAMADIN YÖNETİCİLİK YAPTIĞI ÇALIK HOLDİNG DE LİSTEDE
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, başbakan adayları arasında adı geçen damadı ve Ekonomi Bakanı Berat Albayrak'ın uzun yıllar yöneticilik yaptığı Çalık Holding de Panama belgelerinde yer aldı.
Çalık Holding'e önce Halk Bankası kredisiyle Sabah grubu satın aldırılmıştı. Sabah ve ATV zarar edince sattırılmış ve Çalık Holding'in sahibi olduğu Aktifbank'a "Passolig" kıyağı çekilmişti.
İŞTE TÜRKİYE'DEN PANAMA BELGELERİNDE YER ALAN İSİMLERİN TÜM LİSTESİ
Diken'in haberine göre Panama Belgeleri’nde yer alan isimler alfabetik sırayla şöyle:
Abdülhamit Yurt
Abdülkerim Merdan Araz
Adan Tuncer
Adem Aykurt
Adil Kuralı
Adil Nazmi Özden
Adnan Polat
Ahmet Akyol
Ahmet Ali Ağaoğlu
Ahmet Fahri Yiğitbaşı
Ahmet Kibar
Ahmet M. Aydın
Ahmet Rasim Tükek
Ahmet Soybaş
Ahmet Toksöz
Ahmet Ünver
Ahmet Vefik Gözüm
Ahmet Yasin Çiftçi
Akbal Gündüz
Alaeddin Taman
Alain A. Danon
Ali Akman
Ali Altınbaş
Ali Can Verdi
Ali Cavit Akşehirlioğlu
Ali Cingillioğlu
Ali Fuat Ekşi
Ali İpeker
Ali Levent Orhun
Ali Öcal
Ali polat
Ali Somal
Ali Sulyak
Ali Ulvi Orhan
Alisdair G. Dündaş
Alon Ovadya
Alp Bülent Bulut
Alp Şenbay
Andre James Mullin
Arı Aslan Birol
Arif Kenenci
Arif Mehmet Madenci
Arif Özozan
Aslı Çetinceviz
Asuman Uygur
Atilla K. Köksal
Ayhan Karaosmanoğlu
Ayhan Mızrakçı
Ayhan Özdemir
Aykan Erdoğan Semizer
Ayşe Melis Börtcene
Ayşe Mina Bezmen
Aytek Savkan
Bahadır Teker
Barış Yiğit
Baysan Pamay
Behçet Kerem Ertan
Bekir Güreş
Benzat Yıldırımer
Beyazıt Özgan
Beyza Durmaz
Bilal Balcı
Birgül Akşehirlioğlu
Boris Gelman
Brad Langford
Buğra Kavuncu
Burak Başlılar
Burak Orucu
Burak Uygur
Bülent Dandin
Bülent Ferdağ Acar
Bülent Hakan Dülge
Bülent Karani
Can Ergenekon
Can Kadıköy
Can Senem Gürün
Caner Cevdet Akçalı
Cebrail Nakkaş
Celal Kölük
Cem Akçalı
Cem Şenbay
Cemal Metin Şekirden
Cenap Oğan Şengel
Cengiz Erdoğan
Cenk Küçük
Cihangir Vatandost
Cumhur Güzelçiftçi
Cumhur Kemal Turam
Cüneyd Yuzak
Cüneyt Özgümüş
Cüneyt Zencirci
Çalış Köroğlu
Çem Şirin
Daria Yurdaer
David Meen
Değer Şahbaz
Demir Birmek
Demir Girmek
Dezi Torel
Diloy Gülün Kılıç
Dupont Janti
Ece Özgümüş
Elif Güney
Elif Mirza
Elif Yakut
Eliza Nataşa İsrailyan
Emin Bitlis
Emine Bilge Baysal
Emine Neslihan Örnekal
Emir Ethem Ünsal
Emir Evirgen
Emre Baysal
Emre Gürsel
Emre Kurttepeli
Emre Paksoy
Emre Yıldırım
Enver Eren Veral
Ercüment Gündem
Erdal Bastiyalı
Erdem Mirza
Erdi Bastiyalı
Eren Günhan Ulusoy
Erkan Erkek
Erkan Genç
Erkan Özmen
Erkut Mirza
Erkut Yücaoğlu
Erol Çarmıklı
Erol Kalkan
Erol Lodrik
Erol Sevimlisoy
Erol Tim Şahin
Erol Toksöz
Esat Kemal Denizeri
Esat Koray
Eser Tümen
Esin Günay
Esra Acar
Fatih Naci Yalçın
Fatma Tusgül
Feray Alpay
Ferhat Pazarbaşı
Fettah Tamince
Feyyaz Piroğlu
Fırat Tüzün
Fikret Has
Firuz Barbaros Bağlıkaya
Frithjof Mathias Fuchs
Fuat Yalvaç
Geissler Cruz Graca
Gonca Yaprak Özdemir
Gökçen Adıgüzel
Gökhan Özdemir
Gökhan Şıkrak
Gül Delemen
Güldem Kurttepeli
Gülgün Akdağ
Gülsevin Çıtlak
Güneş Biray
Güray Zora
Gürsel Burak Öymen
Hakan Gönüllü
Hakan Murat Öztürk
Hakan Yabaş
Halis Demir
Halit Güran
Hamdi Karabulut
Harun Bayramoğlu
Hasan Burak Kaleli
Hasan Cansız
Hasan Özdemir
Hasan Semih Çıdam
Hasan Serdar Akçalı
Hasan Uçan
Hatem Duru
Hatice Cemre Birand
Hezi Darsa
Hüeyin Ayduk
Hünkar Karakaşlar
Hüseyin Başaran
Hüseyin Eden Mısırlı
Hüseyin Ersin Takla
Ian Connor
Indira Cruz Graca
İbrahim Betil
İbrahim Çelik
İbrahim Karakaş
İbrahim Kölük
İbrahim Romani
İbrahim Seyfettinoğlu
İbrahim Yetginler
İdil Yiğitbaşı
İdris Halil İbre
İhsan Çetinceviz
İhsan Metin
İlhan Kamış
İlhan Nejat Akdağ
İmre Barmanbek
İnan Altınbaş
İnan Kıraç
İpek Barbaros
İsmail Enes Algan
İsmail Erman Erdoğan
İsmail Öncel
İsmail Özek
İsmail Yalçın Delemen
İsmet Mura
İzak Alaluf
İzak Koenkaş
Jane Carolyn Robson
Jean-Marie Jegoux
Jeki Levi
Jose Luis Suares Montano
Joseph Saso
Kadir Onur Lüleci
Kadir Surui Drin
Kazım Recai Ayanoğlu
Kemal Güleryüz
Kemal Tahir Güleryüz
Kenan Özkazım
Kerim Erben
Kerim Eren
Kerim Kumla
Kimmo Tapio Haapa
Kirkor Murat İsrailyan
Kora Haver
Korhan Akkok
Kurt Korkut Jolker
Levent Koper
Liya Düvenyaz
Lusintak Tüzün
Lütfü Küçük
Mahir Zra
Malatya Kohen
Maria de Lourdes Rodrigues Mazariegos
Marina Niermann
Matilde Venturi
Mazlum Hüseyin Utabay
Mehmet Ali Birand
Mehmet Ali Fincan
Mehmet Ali Kantar
Mehmet Aydın
Mehmet Aydınlıoğlu
Mehmet Burak Vardan
Mehmet Cem Bodur
Mehmet Dilber
Mehmet Duru
Mehmet Emre Zorlu
Mehmet Erden Kışlal
Mehmet Erkan Erkek
Mehmet Esat Uluveren
Mehmet Hattat
Mehmet Levent Küçük
Mehmet Necati Yağcı
Mehmet Satuk
Mehmet Sepil
Mehmet Serhan Ünsal
Mehmet Tarkan Karakaya
Mehmet Tolga Güney
Mehmet Turgut Ebrem
Mehmet Uğur Esin
Mehmet Yeşildere
Mehmet Yeşildere
Mahmut Levent
Merve Harzadin Saha
Mesut Sandıkçı
Mete Gürsel
Mete Kerimoğlu
İlyas Murat
Mine Ekal
Mine Kaya
Mordo Damon
Moris Algazi
Mualla Özdemir
Muharrem Turmuş
Murat Asal
Murat Barış Tansever
Murat Başer
Murat Doğan Erden
Murat Esen
Murat Koray
Murat Saner
Murat Saner
Murat Simaylı
Murat Sungur Bursa
Murat Türel
Murat Türel
Murat Tüzün
Musa Yahya
Mustafa Akgün
Mustafa Alp
Mustafa Arhan Kayar
Mustafa Doruk Yılmaz
Mustafa Ersan Sevdisan
Mustafa Ertan Sevdisan
Mustafa Halidun Pasin
Mustafa Lebib Mısırlı
Mustafa Mehmet Günyeli
Mustafa Mirze
Mustafa Necati Abacoğlu
Mustafa Necdet Bezmen
Mustafa Tatlıcı
Mustafa Tuna
Mustafa Uğur Demirci
Muzaffer Sumru Akçalı
Mükremin Altuntaş
Müslüm Fincan
Naci Pırlanta
Naime Kohen
Nazmi Canbaz
Neal Lindsey
Necmettin Mehmet Ürgüplü
Necmi Alper Sümer
Nelson Kent
Nevzat Balkır
Nevzat Balkır
Nihat Cem Ertem
Nihat Yalvaç
Nilay Alpaslan
Nilüfer Sayder
Nur Delemen
Nurcan Yılmaz
Nurettin Baykara
Nurettin Çarmıklı
Nurettin Eroğlu
Nuri Güzel
Nuri Osman Akgül
Nusret Altınbaş
Oğuz Çarmıklı
Okan Bahşiş
Okan Yücel
Oktay Bıçakçıoğlu
Oktay Leblebici
Olgun Zorlu
Olivia Emanuelle Dara Thong
Onur Sait Aksu
Orhan Çelikkol
Orhan Eşref Çelikkol
Orhan Remzi Karadeniz
Orkun Özek
Osman Soybaş
Ömer Çelik
Ömer Sabancı
Ömer Tuğrul Bilhan
Öner Mahmut Tezcan
Özcan İşsever
Özcan Tahincioğlu
Özgecan Kızıldağ
Özkan Taman
Özlü Yalaza
Pakize Oya Narin
Prodromos Kürükoğlu
Raim Tabakoğlu
Refik Arif
Reful Saso
Remzi Gür
Rıfat Emre Sönmez
Rıza KaanFeratoğlu
Rıza Kutlu Işık
Rıza Oğuz Bozkurt
Rıza Kutlu Işık
Robert Bell
Ronald Cruz Graca
Rüksan Ürgüplü
Rüşdü Saracoğlu
Sabahattin Su
Sadık Burak Yahşi
Salahattin Bastıyalı
Salahattin Baysal
Sami Herman
Sarkis Semerciyan
Sebahattin Somal
Sebahattin Somal
Seda Gengörü
Sedat Uyar
Sedef Betil
Sedef Güven Gevrekyan
Sedef Öztürk
Selçuk Ilgaz
Selim Koray
Selim Salamon Koen
Semih Özsoy
Semra Turgut
Senan İdin
Serdar Bilgili
Serdar Şaşman
Sermet Kolçak
Sermet Kolçak
Sibel Güler
Sibel Pensoy
Sinan Tülün
Sitare Leyla Acar
Sitare Leyla Eren
Sitare Önür
Sofu Altınbaş
Soner Yalvaç
Steven Chappell
Suat Çoban
Susanne Pape
Süha Bilal
Süleyman Bacalan
Süleyman Behiç Akerman
Sümer Tarhan
Süreyya Sarp Onataslan
Şahin Sezgin
Şerif Adıyaman
Taha Altaylı
Tijen Çıdam
Tolga Çayırlı
Tolga Işık
Tolga Moral
Tufan Aytekin Gültekin
Tuna İpekkan
Tuna İpekkan
Tuncay Özilhan
Tuncer Adnan
Tülay Ulusoy
Ufuk Koç
Uğur Sarıgülle
Uğur Türkmen
Uğur Yenal
Uruz Ersözoğlu
Ülker Mirza
Ümit Aykut Taftalı
Ümit Sandıkçı
Ümit Sandıkçı
Ümit Yener
Vakkas Altınbaş
Vasıf Uçular
Vedat Anjel
Vedat Güven
Vildan Güleryük
Vildan Güleryüz
Virna Ender Levi
Virna Levi
Vitali Antebi
Volkan Coşkun
Vuslat Doğan Sabancı
Yanni Simanto
Yasin Aydın
Yasin Vural
Yervan Tüzün
Yervan Tüzün
Yıldız Gül
Yılmaz Hakan Karadayı
Yiğit Güler
Yusuf Çağlar Gözüaçık
Yusuf Önder Eren
Yusuf Ziya Çubukçu
Yusuf Ziya Kabaoğlu
Yüksel Tiryakioğlu
Zafer Tangil
Zahit Kırkan
Zeynep Berna Akgöze
Zeynep Sema Üçer
Zübeyir Akyol
Zübeyit Akyol
11.5 MİLYON BELGE
Dünya bilgi çağının en büyük sızıntısı Nisan ayının başında yaşanmıştı. 2.6 terabayt büyüklüğünde 11.5 milyon belge yayınlandı. Kayıtlar ise 214 bin şirket, 128 politikacı, 12 dünya liderinin gizli hesap ve şirketleriyle bağlantılı. Belgelerin 40 yıllık bir arşivi kapsadığı belirtiliyordu.
Panama belgeleri bazı zenginlerin offshore hesaplarını kullanarak vergi sorumluluklarından kaçındığını göstermişti. Belgeler Panama merkezli avukatlık şirketi Mossack Fonseca'dan kimliği belirsiz bir kaynak tarafından sızdırılmıştı.
9 Mayıs gecesi ise yayınlanan belgelerin ikinci kısmı açıklandı. 200 binden fazla hesabın ayrıntılarının açıklanan ikinci bölümde aktarıldığı belirtilirken, açıklanan hesaplar arasında Türkiye'den de şirketler yer alıyor.
Aramada iki seçenek
Sisteme giren kullanıcının karşısına “Ülkeye göre ara” ve “Bağlı olduğu yere göre ara” adlı iki seçenek çıkıyor. Bu kısma bir şirket ismi yazıldığında, uygulama kullanıcıya off-shore hesabının hangi ülkede bulunduğunu, hangi ülkede faaliyet gösterdiğini, ne zaman kurulduğunu açıklıyor. Şirketin ismine tıklandığında, sistem kullanıcıyı bilgilerin bulunduğu bir bağlantı sayfasına yönlendiriyor. Örneğin Türkiye’yi seçen bir kişi, Türkiye ile bağlantılı şirketleri, bu şirketlerin off-shore hesaplarının olduğu ülkeleri, şirketlerin hissedarlarını ve kurulma tarihini görebilir. ICIJ, bu sistemi, kayıtlardaki bütün şirket adreslerindeki ülkeleri otomatik olarak sıralayarak yapmış. İşlemi tamamlamak için de coğrafi kodlama tekniği kullanmış. Bir ülke tespit edildiğinde, ülke ile bağlantılı bütün kayıtlar ülkeyle ilişkilendiriliyor. Sistemi bilgisayara indirmek de mümkün. ICIJ, bir şirketin sistemde olmasının, o şirketin bir suça karıştığının delili olmadığı, off-shore’un şirketler için meşru kullanım alanları olduğunu belirtiyor.
Türkiye'den 101 şirketin yer aldığı hesaplar da ilk kez dünya kamuoyuna açıklanıyor. Panama belgelerinde vergi ödememek adına off shore hesabı açan şirketleri ve o hesapların sahiplerinin isimleri yer alıyor. Belgelere, offshoreleaks.icij.org adresinden ulaşılabiliyor ve isimlerle arama yapılabiliyor.
İngiltere Başbakanı Cameron'dan Panama itirafı
Geçen ay açıklanan belgelerde belgelerde, İngiltere Başbakanı David Cameron, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putkin, Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko, Arjantin lideri Mauricio Macri, Arjantinli futbol yıldızı Lionel Messi, ünlü aktör Jackie Chan ve İspanyol yönetmen Pedro Almodovar'ın isimleri geçmişti.
Offshore şirketleri
Offshore şirketleri yasadışı değil ancak paranın geldiği yer ve sahiplerini saklamak, ayrıcı vergi ödememek için kullanılıyorlar.
11,5 milyon belgeden oluşan 2,6 terabaytlık veri tabanı ilk olarak geçen yıl Alman gazetesi Sueddeutsche Zeitung'a verilmişti.
Gazete belgeleri ICIJ'la paylaşmış, aralarında BBC muhabirlerinin de bulunduğu yüzlerce gazeteci üzerinde çalışmış ve bilgiler geçen ay kamuoyuyla paylaşılmıştı.
Berat Albayrak’ın ilk büyük icraatı!
Yargıtay'ın 'kayıp-kaçak vatandaştan alınamaz' kararını Enerji Bakanlığı'nın hazırladığı yasa ortadan kaldıracak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak, Enerji Bakanı olduktan sonra TBMM’de kendi alanındaki ilk büyük yasa değişikliği TBMM Genel Kurulu’na geldi. Enerji Piyasası Kanunu’ndaki değişiklik, Yargıtay’ın “vatandaşdan alınamaz” dediği elektrik kayıp-kaçak bedellerini, bu kez yasa yoluyla vatandaşa yüklemenin yolunu açıyor.
Kayıp-kaçak bedelinin kim tarafından ödeneceği konusu, 2013’te Enerji Piyasası Kanunu TBMM’den geçtiğinde bu yana tartışma konusu. Elektrik dağıtım şirketlerinin bedeli vatandaşa yüklemesi üzerine davalar açılmış, sonuçta Yargıtay “kayıp kaçak bedeli vatandaşa yüklenemez” kararıyla, son noktayı koymuştu. Ancak Yargıtay’ın kararına rağmen dağıtım şirketleri, 1 Ocak 2016’dan itibaren faturalardaki kayıp-kaçak bedellerini “görünmez hale” getirmişlerdi.
YARGITAY KARARI, YASAYLA AŞILACAK
AKP’nin TBMM’ye getirdiği yasa değişikliği önerisiyle, Yargıtay’ın vatandaşı kurtardığı kayıp-kaçak bedelinin, bu kez yasa yoluyla, yeniden vatandaşa yüklenmesinin önü açılıyor.
Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, TBMM’ye getirilen yasa değişikliği konusunda geçen hafta yaptığı açıklamada, yapılmak istenenleri şöyle özetlemişti;
* 1 Ocak 2016’dan itibaren uygulanan bedellerin gizlenmesine yönelik tarifeye yasal güvence sağlanacak
* Yargıtay’ın “Kayıp kaçak bedeli vatandaşdan tahsil edilemez” kararı, yasa yoluyla yok hükmüne getirilecek
* Abonelerin açtıkları kayıp-kaçak bedellerine ilişkin davalar engellenecek
* Mahkemeye gidip, tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin geri ödenmesi yönünde karar alan abonelerin, bu parayı tahsil etmelerinin önü kapatılacak.
SADECE ELEKTRİK KONUSU DEĞİL; NÜKLEER ENERJİ KONUSU DA SIKINTILI
CHP, yasanın görüşüldüğü TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabi Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji komisyonunda getirilen kanun değişiklikleri konusunda muhalefet şerhi koydu. CHP’nin koyduğu muhalefet şerhinde, yasanın sadece elektrikteki kaçak-kayıp bedeli konusunda değil, çevre ve mülkiyet hakkı konusunda da vatandaşın aleyhine hükümler içerdiği vurgulandı. CHP’nin muhalefet şerhinde kayıp-kaçak bedellerinin vatandaşa yüklenmesine yönelik itirazın yanısıra, şu itirazlar da bulunuyor;
* NÜKLEER ENERJİ İÇİN SAHİLLERE VE ZEYTİNLİKLERE EL KOYACAKLAR
Başta Akkuyu olmak üzere, nükleer tesisi kurmak için kıyı ve sahillere, askeri arazilere, yasak bölgelere ve zeytinlik sahalara, farklı kanunlara istisna hükümler getirilerek girilmesinin önünü açacaktır. Bu amaçla, Kıyı Kanunu ve Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunda istisna hükümler getirilmektedir.
* YARGITAY’IN KAYIP KAÇAK KARARI ÇÖKERTİLECEK
Teklif ile AKP, halkın yararına sonuçlanan mahkeme kararlarını uygulamamak için, hukuksuz yasalarla adalete duvar örmektedir. Yargı kararları kanunla çökertilmeye çalışılmaktadır. Teklif yasalaştığı takdirde, Yargıtay'ın vermiş olduğu kayıp-kaçakların hukuksuzluğunu gösteren yargı kararları hiçe sayılacak, kayıp-kaçak bedelleri bu defa yasa zoruyla alınacak ve bugüne kadarki kayıp-kaçak bedelleri yaklaşık 36 milyon aboneye geri ödenmeyecektir. 21 elektrik dağıtım şirketi bünyesinde, sadece bir yıl içinde, 2013 verileriyle, 5.85 milyar TL'lik kayıp kaçak bedeli oluşmuş, bu şirketlerin toplam elektrik dağıtım bedeli ise 3.5 milyar TL'de kalmıştır. Teklif yasalaşırsa, devam eden kayıp-kaçak davalarına ve tüketici hakem heyetlerindeki başvurularda da kayıp-kaçağın iptali ya da iadesine ilişkin başvurular sonuçsuz kalabilecektir. Teklif, mahkemelerin ve tüketici hakem heyetlerinin yetkisi üzerinde kısıtlayıcı bir düzenleme getirmeyi amaçlamaktadır. Mahkemeler ve tüketici hakem heyetlerinin denetleme yetkisinin, itiraz edilen bedellerin düzenleyici işlemlere uygunluğunun denetimi ile sınırlanması hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Bu teklif, yargı önünde hak arama özgürlüğüne, kazanılmış haklara açıkça aykırıdır. Teklif, kayıp-kaçak bedellerinin tümüyle hukuksuz olduğu iddiasıyla dava yoluna gitme yolunu tıkamakta, artık tarifenin yüksekliği iddiasıyla dava yoluna gidilebileceğini ifade ederek hak arama ve yargı yolunu kısıtlamaktadır. Düzenleme yasalaştığında, bu bedellere ilişkin itirazlar, şirketlerin tarife ve gelirlerinin EPDK'nın düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimiyle sınırlı olacaktır.
* ÇEVRE MEVZUATINA AYKIRI YAPILAŞMAYA AF GETİRİYORLAR
Elektrik Piyasası Kanun Teklifi ile AKP, çevre mevzuatına tümüyle aykırı büyük yapılaşmalara 2019 yılına kadar cezadan muafiyet getirecek, ÇED mevzuatından istisna tutulacak yapılarla doğa talan edilecektir. Teklifle, nükleer enerji için çevre talanına imza atılmakta; kıyı ve imar, çevre mevzuatına aykırı hareket edilerek istisnalar getirilmektedir. Bu düzenleme, Anayasamızın 56'ncı maddesinde yer alan “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, korumak ve kirliliği önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir” hükmüne aykırıdır, devlet kendi yazdığı mevzuata uymayarak, çevre hakkını gözetmeyerek kamu yatırımlarını sürdürmeye ve özelleştirme politikası yürütmeye zorlanacaktır.
* TRT’YE PARA VERMEYE DEVAM EDECEĞİZ
Elektrik Piyasası Kanun Teklifi ile AKP, faturalardaki TRT katılım payının kaldırılmasına karşı çıkmış, 2013 yılı verileriyle, her yıl vatandaşın 800 milyon Lirasını almaya devam edecektir.
* ACELE KAMULAŞTIRMA KARARLARI GENİŞLETİLİYOR
Teklif, alışkanlık haline getirdiği “acele kamulaştırma” kararlarını genişletmekte, yurttaşların mağduriyetlerini arttırmaktadır. Buna göre; özel mülkiyete konu taşınmazlar yenilenebilir enerji kaynak alanı olarak belirlenmesi halinde, söz konusu alanlar üzerinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27 nci maddesi uyarınca acele kamulaştırma yapılabilecektir.
* 36 MİLYON ABONENİN ELEKTRİK FATURASI KABARACAK
Kanun teklifi, yaklaşık 36 milyon abonenin elektrik faturalarındaki yükleri katlamanın yolunu aramaktadır.
Zeynep GÜRCANLI / ANKARA
Tokatlı öğrencilerin yazılımı TÜBİTAK Türkiye birincisi!
Tokat'ta iki liseli 'sınırsız-kayıpsız sıkıştırma' programı yaptı. Yazılım, bilgisayar alanında TÜBİTAK Türkiye birincisi seçildi.
Dünyanın en büyük yazılım şirketlerinin yapamadığını iki Türk öğrenci yaptı. Tokat’ta Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM) öğrencileri Serhat Danışan ve Necim Erdem Öksüz, sınırsız ve kayıpsız fotoğraf yazılımı oluşturdu. TÜBİTAK tarafından düzenlenen 47’inci Ortaöğretim Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması’na katılan iki liseli bilgisayar alanında Türkiye birincisi seçildi.
serhat-danisan_necim-erdem-oksuz_1
Tokat Fen Lisesi öğrencileri olan aynı zamanda özel yetenekli öğrencilerin eğitim gördüğü BİLSEM’de eğitim alan 9’uncu sınıf öğrencileri Serhat Danışan ve Necim Erdem Öksüz, yaklaşık 8 ay önce dünyada kayıpsız sıkıştırma yapan bilgisayar yazılımlarının az olduğunu düşünerek yeni bir yazılım çıkarmaya karar verdi. Öğrenciler bu durumu Bilişim Teknolojileri öğretmeni Hakan Abbas ile paylaştı. Daha sonra Serhat Danışan ve Necim Erdem Öksüz danışman öğretmenleri ile birlikte BİLSEM’de çalışma başlattı. Yaklaşık 7 ay boyunca, ‘Nested Adaptive Prediction’ (NAP) ismini verdikleri iç içiçe geçmiş adaptiv tahmin algoritması yazılımı oluşturdu. Üretilen bu yazılımda günümüzde kullanılan sıkıştırma programların aksine sınırsız ve kayıpsız fotoğrafların sıkıştırılması sağlandı.
PROJELERİ İLE TÜRKİYE’Yİ TEMSİL EDECEKLER
Serhat Danışan ve Necim Erdem Öksüz ürettikleri yazılım ile TÜBİTAK tarafından düzenlenen 47’inci Ortaöğretim Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması’na katıldı. 2’nci bölgede yapılan bölge sergilerinde yapılan değerlendirme sonuçları sonrası 221 projeden biri olan proje Ankara’da düzenlenen final yarışmasına katıldı. Burada düzenlenen yarışmada bilgisayar alanında Serhat Danışan ve Necim Erdem Öksüz’in yazılımı Türkiye birincisi seçildi. Proje, Türkiye’yi Avrupa ülkeleri arasında yapılacak yarışmada temsil edecek.
serhat-danisan_necim-erdem-oksuz_3
“ŞİRKETLERİN MASRAFLARINI DÜŞÜREBİLİR”
Öğrencilerden Serhat Danışan, dünyada kullanılan kayıpsız sıkıştırma programlarının yetersiz olduğunu düşünerek böyle bir çalışmaya başladıklarını ifade etti. Çalışmaların yaklaşık 7-8 ay sürdüğünü kaydeden Danışan, şöyle dedi:
“Kodlama, yazılım dersleri olsun, araştırmalar, uygulamalar hepsi 7-8 ay sürdü. Biz kendimize özgün resimleri kayıpsız bir şekilde sıkıştırıp geri çözebilen bir yazılım geliştirdik. Biliyorsunuz bugünlerde veri depolama önemi tartışılmaz. Büyük şirketlerin bu konuda milyarlarca dolarlık yatırımları bulunuyor. Özellikle coğrafya, tıp gibi sektörlerde kayıplı sıkıştırmalar hep büyük sorun çıkartıyor. Bu yüzden kayıpsız sıkıştırmalar gerekiyor. Dünya üzerinde böyle bir kaç tane kayıpsız sıkıştırma yazılımı var ama biz bunların yetersiz olduğunu düşündük. ‘Neden biz de böyle bir şey yapmıyoruz, daha iyisini yapmıyoruz’ diyerek böyle bir yazılım çıkardık. Yaklaşık 7-8 aydır çalışıyorduk. Bu yazılım ile daha çok verilerden tasarruf ediyoruz. Şirketlerin masraflarını düşürebilir. Bizim programımızda resmi sıkıştırıp geri çözdüğümüzde renklerde veya çözünürlükte hiçbir sıkıntı, kayıp oluşmuyor. Yazılımı sınırsız bir şekilde kullanabiliyoruz ama resmin boyutu yükseldikçe makinenin daha güçlü olması gerekiyor. Yani belleği düşük bir makinede çok büyük bir boyutlu resmi sıkıştıramayız mesela.”
“BU TÜRK YAZILIMINI DÜNYA KULLANSIN İSTİYORUZ”
Oluşturdukları yazılım ile diğer rakiplerini geçtiklerini öne süren Necim Erdem Öksüz ise, sonuçlara baktıklarında bunun piyasadaki diğer sıkıştırma yazılımlarından daha iyi olduğunu belirterek, “NAP’ın bunların arasında birinci olduğunu görüyoruz. Bu çok büyük bir başarı, biz bu kadar beklemiyorduk. Diğer rakiplerimizi geçtiğimiz için bu Türk yazılımının dünyada da kullanabileceğini düşünüyoruz” diye konuştu. İki öğrencinin bu başarısı okulda coşkuyla karşılanırken, il protokolü de öğrencileri bu başarısından dolayı kutladı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)