21 Eylül 2015 Pazartesi
PKK, Türk halkını isyana teşvik etmeye çalışıyor!..
Terörü sıfırlayan efsane Bakan Tantan, SÖZCÜ’ye konuştu
Nil Soysal’a konuşan Tantan, “Siyasi partilerin Türkiye’yi kucaklayan bir lider çıkarması lazım” dedi.
Sadettin Tantan, “Terör örgütü, Batı’dan destek görebilmek için Türk halkını isyana zorluyor. Bu sayede dünyaya ‘Katliam ve soykırım var’ diyecekler. Halkımız her açıdan sahipsiz bırakılmıştır. Bu oyuna gelmemek lazım” dedi
İçişleri eski Bakanı ve efsane polis Şefi Sadettin Tantan ile yazlarını geçirdiği Sapanca’da bir araya geldik. Üzerinde spor kıyafeti, ayağında spor ayakkabıları, elinde bahçe makasıyla karşıladı bizi… Evinin bahçesindeki bütün sebzeleri kendisi ekmiş. Kara lahanadan domatese kadar yok yok. Bahçe taa göl kıyısına kadar uzanıyor. Kıyıda küçük bir iskele var. İskeleye bağlı bir de kayık. Ama hayli cafcaflı… Meğer saltanat kayığıymış o. İlçede adetmiş. Yeni evlenen çiftler, saltanat kayığıyla turlarmış… İşte böylesine huzur dolu bir atmosferde, dürüstlüğüyle olduğu kadar içtenliğiyle de ünlü olan o “Efsane” isimle, Türkiye’nin iç karartan gündemini konuştuk…
- Şu anda herkesin en çok sorduğu soru; 1 Kasım’da seçim yapılabilecek mi, yapılamayacak mı?
İktidar sahipleri seçimin olacağını ifade ediyor ama ülkenin bir bölümünde alan hakimiyeti PKK’nın elinde gözüküyor. Asıl soru; alan hakimiyetini sağlamadan seçime nasıl gidilecek? Çünkü alan hakimiyeti PKK’nın tehdidi altındaysa, oradaki vatandaşların özgürce kendi iradelerini sandığa yansıtmaları mümkün değil. Bu durum sadece Doğu ve Güneydoğu’da değil Batı illerinde de PKK’nın tehdidi hissediliyor.
MİLLETVEKİLLERİ DARBE YAPABİLİRDİ
- İktidar partisi son anda “Güvenlik yok, seçimler iptal” diyebilir mi?
Sandıkları güvenli bir şekilde halkın önüne koyamazlarsa 1 Kasım’da seçimler iptal olur. Tabii böyle bir kararı, normal şartlarda Meclis alabilir. Ancak artık anayasa, Meclis kararı filan yok hükmünde… Meclis kendi iradesine sahip çıkmadığı için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “saray darbesi” ile seçim hükümetini kurdu ve bütün milletvekilleri bunu seyretti. Erken seçim kararı milletvekillerinin iradesine bağlı olmasına rağmen maalesef milletvekilleri bu iradelerini ülkenin ve milletin menfaatleri doğrultusunda kullanamadılar.
- Nasıl kullanabilirlerdi?
Saray’ın bu darbesine karşılık, milletvekilleri bir darbe yapabilirdi! Hâlâ da yapabilirler. Milletvekilleri genel başkanlarının iradesinden bağımsız olarak Meclis’i toplayıp, ülkenin geleceği için bir araya gelebilir. O anlamda 276 ve üstünü elde ettikleri takdirde Meclis’te komisyonları kurabilir ve seçim hükümetini devirip, bir Meclis hükümeti kurabilirler. Buna hiçbir engel yok.
HALK, PARTİLERE GÜVEN DUYMUYOR
- Bugünkü fotoğraf üzerinden baktığımızda, bu ortamda 1 Kasım seçimleri yapılamazsa ne olur?
1 Kasım seçimleri yapılamazsa kaos devam eder ve daha tehlikeli boyutlara varır. Çünkü iktidarın izlediği politikalar sonucu PKK ve IŞİD tehdidi arasında sıkışan Türkiye, bu irade ile yoluna devam edemez. Halkın güveneceği bir iradenin iktidara gelmesi gerekiyor. Şu anda ne acı ki; iktidar ve muhalefete gönül vermiş olan kesimlerin hiçbiri, bu gönül verdikleri partilere bile güven duymuyor. Yeni bir siyasi kimlik oluşamıyor, oluşturulmuyor.
- Genel Başkanı olduğunuz Yurt Partisi’nin bu seçimlerde CHP ile bir ittifak yapması söz konusu mu?
Ben bunu Rahmi Turan’la başlayan, Soner Yalçın ve Uğur Dündar’la devam eden, daha sonra televizyonlarda da dile getirilen bir temenni olarak okudum. Halkta ve tabanda çok yoğun bir baskı oluştu ama realiteye dönüşemedi.
TEHLİKELİ BİR SÜREÇTEN GEÇİYORUZ
- Teklifi siz götürseydiniz…
Ülkeyi yönetmeye talip olan siyasi iradenin, Türkiye’nin içinde bulunduğu felaketi kendisinin görmesi lazım. Biz 7 Haziran öncesinde de, daha önce de çıkabildiğimiz televizyon kanallarında hep Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir kurucu parti gibi Türkiye’de liderlik yapması gerektiğini dile getirdik. Bunu dile getirirken, milletvekili olmamızı da dayatmadık. Önemli olan; siyasi partilerin Türkiye’yi kucaklayan, Türkiye’de liderlik yapabilecek, halkın güven duyacağı insanları çıkarmasıdır. Çünkü Türkiye tehlikeli bir süreçten geçiyor.
- Ne yapmak gerekiyor?..
Bakın; AKP iktidara geldiği günden beri projesini alenen söylüyor; “Ben Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanıyım” diyor. “Ben üçlü devlet halkasının yaratılmasına büyük katkı sağladım” diyor. Nedir bu üçlü devlet halkası; AKP ve yandaşları devleti, KCK ve PKK devleti, cemaatler devleti. Hepsi çok zenginleşti. Hatta her biri birer medya patronu oldu. Vakıf ve dernekler olarak anormal derecede örgütlendi. Bunun karşısında Türk halkı her bakımdan sahipsiz bırakıldı. Ülkeyi bu durumdan çıkarması gereken Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin de milliyetçi kimliği ile bunu yapabilecek gücü var. Bu iki parti, AKP’nin bu ülkeyi bir uçuruma sürüklemekte olduğunu sadece söylemde değil yan yana gelerek Meclis’te çözebilirlerdi.
ÖCALAN DA, BAYIK DA TAŞERON…
- Siz ülkede bir iç savaş tehdidi görüyor musunuz?
PKK’nın siyasetçileri ve eylemcilerinin tavırları; Türk halkını isyana teşvik yönünde… Bu emri ne İmralı’dan alıyorlar, ne de Kandil’den. Abdullah Öcalan da, Cemil Bayık da taşeron. HDP de siyaseten uluslararası alana taşınan bir araç. Kendileri isyan çıkarırsa, Batı’dan destek göremezler. Türk halkının ayaklanmasını istiyorlar. Bunu gerçekleştirebilirlerse, “Türkiye’de katliam ve soykırım var” diye NATO da, AB de, Amerika da gelebilir. Bu oyuna gelmemek lazım.
“1 KASIM’DA SEÇİM YAPILAMAZSA KAOS ARTAR”
Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan, “1 Kasım’da seçimler yapılamazsa Türkiye’deki kaos devam eder ve hatta daha tehlikeli boyutlara varabilir” dedi.
PKK, Güneydoğu ve Doğu’da sanıldığı gibi ağırlıklı değil
- Güneydoğu Türkiye’den ayrıştı mı hakikaten?
Tabii ki ayrışmadı. Zihinsel anlamda ayrıştı gibi göstermek istiyorlar. Doğu ve Güneydoğu’da sadece Kürt vatandaşları yok. Çok geniş halk yığınları var. PKK’ya geçit vermeyen ağırlıklı Kürt vatandaşları da var. Aslında PKK orada o kadar ağırlıklı değil. Silahlı gücü olduğu ve insanları öldürdüğü için ayrıştı gibi göstermek isteniyor. PKK dünyanın en vahşi örgütü. Kendi kullandığı kimlikteki vatandaşlarını, çoluğunu çocuğunu öldürüyor. Şu da bir gerçek ki; Amerika dahil hiç kimse bu coğrafyada bizimle savaşmaya cesaret edemez. Türkiye’nin imkan ve kapasitesi ile kabiliyeti, bir anda IŞİD’i de ortadan kaldırır, PKK diye bir unsuru da bu coğrafyadan sildiği gibi, yurt dışında bile tehdit olmaktan çıkarabilir. Maalesef Türkiye’nin bu gücünü siyasi partiler tutuyor ve engelliyor. Halkın gücünü engelliyorlar. Çünkü Türk siyaseti tutsak… Siyaset tutsak olduğu için halkı da tutsak alıyor.
Terörün bitirilmesi için hukuki altyapı yeniden dizayn edilmeli
- Öncelikli meselemiz terörün sonlandırılması ama herkes farklı konuşuyor. Sizin öneriniz nedir?
Doğu ve Güneydoğu’da halk yıllarca teröre geçit vermedi. Onları bu iktidar sahipsiz bıraktı. PKK aşırı derecede zenginleşti. 2013’te kara para ile mücadele ve terörün finansmanı yasası çıktı. Ama bugüne kadar bir tane dosya adliyeye gitmiş değil. PKK, aynı zamanda bir organize suç örgütü… Türkiye’nin dört bir tarafında her türlü illegal faaliyette hakim. Kendi kurduğu gümrük kapıları var. “PKK bir kapıdan yılda 250 trilyon para kazanıyor” iddiası var. Ama bu iddia bile adli makamlara gitmedi. Terörün sonlandırılması için Türkiye’nin kendi hukuki altyapısını yeniden dizayn etmesi gerekiyor. Ulusal güvenlik stratejisi belgesinin yeniden yazılması, istihbarat ağlarının geliştirilmesi gerekiyor.
- İstihbarat ağı yetersiz mi?
Bugünkü istihbarat teşkilatı kafi değil. Türkiye, NATO istihbaratından ne kadar istifade ediyor? NATO’nun Atlantik Konseyi’nin Türkiye’deki altyapısının ne olduğu, kimlerden ve hangi kurumlardan oluştuğu bilinmiyor. Türkiye sadece PKK ve IŞİD değil bir de NATO tehdidi altında, bunu da gözden geçirmek lazım.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder