29 Kasım 2015 Pazar
BARIŞ ANCAK BİRBİRİMİZE DÜŞMEYEREK VATANIMIZ BAYRAĞIMIZ BİR DİYEREK OLUR,BİRBİRİMİZLE KAVGALARA SON VERELİM ARTIK DÜŞMANLARIMIZI SEVİNDİRMEYELİM,DÜN ÖLENLERE KİMSE AYRIM YAPMADAN ALLAH RAHMET ETSİN DEMELİ
DÜN DİYARBAKIR BARO BAŞKANI TAHİR ELÇİ VE POLİSLERİMİZ VURULUP ÖLDÜLER HEPSİNE ALLAH RAHMET ETSİN DİYEN KAÇ KİŞİ VAR?HERKES KENDİNE GÖRE YORUM YAPIYOR BARIŞ DİYENLER SADECE TAHİR ELÇİ ÖLMÜŞ GİBİLER HİÇ ŞEHİT OLAN POLİSLERDEN BAHSEDEN HESAPTA BARIŞÇI VARMI?YANİ SİZE GÖRE TAHİR ELÇİNİN ÖLÜMÜ ÖNEMLİ ONU KORUMAKLA GÖREVLİ OLAN POLİSLERİN ÖLÜMLERİ ÖNEMSİZMİ?BUMUDUR SİZİN BARIŞ ANLAYIŞINIZ?BİRDE TAHİR ELÇİNİN ÖLÜMÜNE SEVİNENLER VAR KİMSE DÜŞÜNCESİNDEN BÖYLE ÖLMESİN DEMENİZ GEREKMEZMİ?ÖLMÜŞÜN ARKASINDAN KONUŞULMAZ DEMEZMİ DİNİMİZ?EĞER BİRİLERİ SUÇ İŞLİYORSA MAHKEME VERSİN SUÇUNU DEMEMİZ GEREKMEZMİ?HERKES KENDİ KAFASINA GÖREMİ HAREKET ETMELİ?İNSANİ OLARAK DÜŞÜNÜP ÖLENLERE ALLAH RAHMET ETSİN DİYORUM
ARTIK HERKES ŞAPKASINI BAŞININ ÖNÜNE KOYSUN ÜLKEMİZİN BÖLÜNMESİNE KİMSE İZİN VERMESİN KARDEŞ KANI DÖKÜLMESİN HEPİMİZ TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİMİZİN EŞİT VATANDAŞIYIZ DİYELİM VATANIMIZA BAYRAĞIMIZA BERABER SAHİP ÇIKALIM BÖLÜNÜRSEK BİRBİRİMİZE DÜŞERSEK BİZ DEĞİL DIŞ GÜÇLER VE İÇERDEKİ İŞBİRLİKÇİLERİ KAZANIR.
26 Kasım 2015 Perşembe
25 Kasım 2015 Çarşamba
İÇİMİZDE O KADAR SAHTEKAR VARKİ KONUŞURKEN KADINA ŞİDDET YAPANLARA KÜFÜR EDERLER AMA EVE GİTTİKLERİNDE EŞLERİNE HAKARETTE SINIR TANIMAZLAR
KÜFÜR DAYAK GIRLA GİDER YANİ KONUŞTUKLARIYLA YAŞADIKLARI ÇOK AYRIDIR,İŞİN ACISI ÜNİVERSİTE OKUMUŞLARDADA ÇOK FAZLA OLUYOR BU AYIP
YANİ BU TERBİYESİZLİĞİN OKUMUŞU CAHİLİ YOK BİR İNSAN İNSANLIĞINI VİCDANINI KAYBETMİŞSE ONDAN Bİ B.K OLMAZ O SAHTEKARDIR,YALANCIDIR,VİCDANSIZDIR
KADINLAR BİZİM VAR OLMA SEBEPLERİMİZDİR DAYAK ATMA TEŞEBBÜSÜNDEYKEN ANNELERİNİZİ AKLINIZA GETİRİN KADINLARA VURMAYIN,AŞAĞILIK OLMAYIN GÜNAHKAR OLMAYIN,EĞER ANLAŞAMIYORSANIZ BOŞANIN AMA ASLA ŞİDDET UYGULAMAYIN,EMPATİ YAPIN SİZE DAYAK ATILSA VE SİZ Bİ ÇARE OLSANIZ NE YAPARSINIZ?
23 Kasım 2015 Pazartesi
MUĞLA'DA AĞAÇ KATLİAMI
Muğla’nın Marmaris ilçesinde dere ıslahı sebebiyle dünyada sadece Muğla bölgesinde yetişen ve koruma altında olan yüzlerce sığla ağacının köklenmesi çevrecileri ve vatandaşları ayağa kaldırdı.
Ağaçların, Devlet Su İşleri Müdürlüğü ekiplerinin bölgede su taşkınlarını önlemek amacıyla başlattığı dere ıslahı çalışmaları kapsamında köklendiği öğrenildi. Koruma altındaki sığla ağaçlarının köklendiğini gören vatandaşlar ve çevreciler ilgili makamlara haber vererek dere yatağındaki çalışmayı durdurdu.
Olay yerine giden Marmaris Çevrecileri Derneği Başkanı (MÇD) Ahmet Kutengin , yaşananların tam bir doğa katliamı olduğunu söyledi. Kendilerine doğa tahribatı ve çevre kirliliği konusunda sürekli ihbar geldiğini hatırlatan Kutengin, “Dere ıslahı konusunda sığla bölgesinin ve susamurlarının yaşadığı bölgenin tahrip edilmesi bizleri çok üzdü.Bu resmen bir katliamdır. Herhalde buna sebebiyet veren ilgili kişiler gerekli yasal izinleri almışlardır. Konuyu derinlemesine araştıracağız ve takipçisi olacağız" dedi.
SIĞLA AĞACI
Anadolu Sığla ağacı, Türkiye'de yaşayan en değerli ağaç türlerinden biri olarak görülüyor. Sığla ağacı,diğer adıyla günlük ağacı, Türkiye'ye özgü relikt endemik bir tür. Dünyada sadece güney batı Anadolu'daki sulak vadiler içinde yaşamaktadır. Halen Antalya, Muğla ve Isparta illerinde görülen sığla ağacı, en çok Muğla'nın Fethiye, Dalaman, Köyceğiz, Ula, Marmaris ve Datça ilçelerinde, yıllık ısı ortalaması 5 derecenin altına düşmeyen sulak vadi ve dere içlerinde kendine yaşam alanı bulabilmiştir.
22 Kasım 2015 Pazar
AMERİKAN (KÜRT) KORİDORUNUN AMACINI BİLMEYİP TÜRKMEN DAĞI'NDA OLUP BİTENİ ANLAMAYA ÇALIŞALIM
Öncelikli olarak, Türkmen Dağında Savaşanlar yerel Türkmenler değil, Sultan Murat Tugayları adını taşıyan, Türkmen olduklarını iddia eden silahlı terör örgütüdür. Tıpkı kendini Müslüman olarak gösteren IŞİD gibi...
IŞİD ve Sultan Murat Tugaylarının amacı Suriye Koridorunun kurulması ve bu koridor sayesinde Türkiye, İran, Suriye arasında sıkışmış olan Kuzey Irak Kürdistanın Dünya'ya açılmasıdır.
Bunun için her türlü insan, silah, lojistik kısacası her türlü destek Amerika ve müttefiki olan ülkeler tarafından TIR'larla verilmektedir.
Batı Blokuna karşılık, Rusya, İran ve Çin'den oluşan Doğu Bloku ise buna müsaade etmemek için Suriye'ye destek vermektedir.
Rus savaş uçakları 15 Kasımdan sonra Suriye'den Irak'a, IŞİD'in petrol taşıyan 500 tanker ve tankı imha etti. (Bu tankerlerinde bir Türk' firmasına ait olduğu iddia ediliyor.)
Bunun ardından Suriye ve Rusya Türkmenleri vuruyor haberleri troller tarafından yayılmaya başlandı.
Arap, Kürt, Türkmen veya Amerika ile müttefikleri tarafından kurulan, desteklenen Müslüman kimliği adı altında faaliyet gösteren IŞİD, Türkmen kimliği adı altında faaliyet gösteren Sultan Murat Tugayları da dahil, Suriye'yi parçalamaya çalışan her örgüt teröristtir!
Tıpkı Türkiye Topraklarında, eli silahlı ülkeyi bölmeye çalışıp özerklik ilan etmeye çalışan PKK gibi...
(PKK' nın silahlanması için de kimlerin destek verip göz yumduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz)
Sultan Murat Tugayı'na destek olmak milliyetçilik değil, Suriye'ye düşmanlık üzerinden Türkiye'ye de düşmanlık yapmaktır!
Lütfen Yanlış Bilgiler ile Yanlış Yorumlar Yapıp, Yanlışa Ortak Olmayın.
Bu iş yanlışlıkla Çinli diye Koreliyi Dövmeye, Rusya diye Hollanda Büyükelçiliğine Yumurta atmaya benzemez.
Yanlışlıkla bu ülke satılmaz...Satarsanız hep beraber bedelini ağır öderiz.
Umarım bu bilgiler sizlere ve çevrenizdekilere bir ışık olur...
KİM KARDEŞ KAVGASI YAPARAK MÜSLÜMANLARIN YOK OLMASINA SEBEBİYET VERİYORSA HAİNDİR,ANLAYIN ARTIK AMAÇLARI ORTADOĞUYU KARIŞTIRIP BÜYÜK İSRAİLİ KURMAK İSLAMİYETİ TÜRKLÜĞÜ YOK ETMEYE ÇALIŞMAKTIR BU OYUNA TÜRK, KÜRT,LAZ,ÇERKEZ VB. AYRILMAYALIM BUNLARA KARŞI ELELE OLALIM HEM İSLAMİYETE HEM TÜRKMEN,KÜRT,VB.İNSANLARIN ÖLÜMLERİNE ENGEL OLALIM
İSLAMİYETİ VE TÜRKLÜĞÜ BİTİRMEK,BÜYÜK İSRAİLİ KURMAK İÇİN HER TÜRLÜ ŞEREFSİZLİĞİ KAHBELİĞİ YAPAN SİYONİSTLER,MASONLAR VE BUNLARIN UŞAKLARI AMERİKA,İNGİLTERE,RUSYA,ALMANYA,FRANSA, AB.
TÜM ORTADOĞUYU HALLAÇ PAMUĞU GİBİ ATIYORLAR EN ACI TARAFI ŞEREFSİZ HAİN AYRIMCI MÜSLÜMANIM DİYE GEÇİNEN İSLAM LİDERLERİ,YÖNETİCİLERİ,BUNLARA KÖPEKLİK UŞAKLIK EDEN TÜM KENDİNİ MÜSLÜMAN GÖSTEREN ŞEYTANIN ASKERLERİDE BUNLARA HİZMET EDİYORLAR,BUNLAR YÜZÜNDEN TÜM İSLAM ÜLKELERİNDE KAOSLAR, ÖLÜMLER,KARDEŞ KAVGALARI VAR BUNLARA KİM DESTEK OLUYORSA ALLAH BELASINI VERSİN CEHENNEME GİTSİN,BAKIN YİNE MÜSLÜMAN ÇOCUKLARI KATLEDİYORLAR
PEKİ NEDEN AKP HÜKÜMETİ ACİLEN BU RUSYANIN BOMBALAMALARINA SES ÇIKARMIYOR?NEDEN ACİLEN TÜRKMENLERE DESTEK SAĞLANMIYOR?BURDA ÖLEN KARDEŞLERİMİZİN VEBALİ TÜM İSLAM ÜLKELERİNİN ÜSTÜNDEDİR
21 Kasım 2015 Cumartesi
EY HÜKÜMET HESAPTA TÜRKMENLERE GÖNDERDİK DEDİĞİNİZ SİLAH DOLU TIRLAR DEMEKKİ YERİNE ULAŞMAMIŞ TÜRKMENLERE HER YERDEN SALDIRI YAPILIYOR NEDEN TÜRKMENLERE SAHİP ÇIKMIYORSUNUZ?MISIRA ÜZÜLEN BAZILARI NEDEN KONU TÜRKMENLER OLUNCA LAL OLUYORSUNUZ?TÜRKMENLER SİZE GÖRE MÜSLÜMAN VE İNSANMI DEĞİL?
TÜRKİYE NEDEN TÜRKMENLERE DESTEK ÇIKMIYOR?BÖYLEMİ DÜNYA DEVLETİ OLUNUYOR?ACİLEN HÜKÜMET TÜRKMEN KARDEŞLERİMİZE DESTEK ÇIKMALI HALK OLARAK HEPİMİZ TÜM TÜRKMENLERE SAHİP ÇIKALIM
Türkmen Dağı düştü
Suriye'nin kuzeybatısında yer alan Lazkiye kentinin kuzeyindeki Türkmen Dağı'nda rejim güçleriyle Türkmen birlikleri arasında şiddetli çatışmaların devam ettiği bildirildi.
Rus ordusu, kara, deniz ve havadan Esed güçlerine destek vererek Türkmen Dağı'ndaki Kızıldağ mevkisine ağır silahlarla saldırırken, rejim güçlerinin, Kızıldağ mevkisine birkaç koldan saldırmaya başladığı, helikopterlerin Kızıldağa yakın 45. tepe mevkisine asker indirdiği ifade edildi.
Suriye Türkleri Derneği Genel Sekreteri Ahmed Vezir, Vezir, AA muhabirine, dün sabah saatlerinde başlayan yoğun saldırıların birkaç noktada devam ettiğini kaydetti.
Türkmen birliklerin tüm imkanlarıyla bölgeyi savunmaya çalıştığını aktaran Vezir, şöyle konuştu:
"Türkmen Dağı'ndaki Türkmen birlikler dağın kontrolünü kaybetmemek için ellerindeki tüm imkanları kullanıyor. Ancak Türkmen birliklerin acil lojistiğe ihtiyacı var. Bölgedeki en yüksek noktalardan Kızıldağ, rejimin eline geçerse Türkmenler stratejik bir yer kaybetmiş olacak. Kızıldağ rejimin eline geçerse rejim bu dağdan istediği bölgeye saldırabilir. Türkmen Dağı ve Cebel el-Ekrad da tehlikeye girer. Bu saldırılarda o zaman ciddi göçler olur."
Kızıldağ mevkisindeki çatışmalarda Sultan Abdulhamit Han Tugayı komutanı Ömer Abdullah'ın kardeşi olan saha komutanı Zekeriya Abdullah'ın yaşamını yitirdiğini dile getiren Vezir, Rus ve rejimin saldırılarından dolayı sivillerin yerlerinden olduğunu ve zor şartlar altında güvenli bölgelere gitmeye çalıştıklarını da vurguladı.
AA
20 Kasım 2015 Cuma
CHP SEÇİM KURULTAYINDA SIKINTILAR YAŞAMAYA BAŞLADI,SEÇİMLERDEN İSTEDİĞİ OYU ALAMAYINCA HAKLI OLARAK İÇ HESAP BAŞLADI GENEL MERKEZDE İL VE İLÇELERDEDE BAŞKANLAR VE YÖNETİMLER DEĞİŞİCEK,PEKİ ADAYLARIN YETERLİLİĞİ,KİMLİĞİ,DÜŞÜNCESİ,GÖRÜŞÜ VE YAŞAMINA KİMLER SEÇERKEN NE KADAR DİKKAT EDİYOR?ADAYLAR ÜLKEMİZ VE HALK İÇİNMİ YOKSA BİRİLERİNİN VE KENDİ ÇIKARLARI İÇİNMİ ORDALAR DİYE KİMSE ARAŞTIRIYORMU?BENCE HAYIR,BU SADECE CHPDE DEĞİL TÜM PARTİLERDE AYNI
17 Kasım 2015 Salı
YİNE RANT YİNE KIYAK
BUNA GÖZ YUMANLARA YAZIKLAR OLSUN HAK YİYENLEREDE HARAM OLSUN
Antalya’nın Kaş ilçesinde bulunan Çukurbağ Yarımadası’nın, son yılların en büyük rant vurgunlarından birine ev sahipliği yaptığı ortaya çıktı. Dönemin Başbakanı Erdoğan’a yakınlığı ile bilinen Futbol Federasyonu Eski Başkanı Hasan Doğan’ın oğlu Selim Doğan, Atasay Kuyumculuk’un sahibi Cihan Kamer ve Ramsey’in sahibi Remzi Gür’ün adının karıştığı akıl almaz rant vurgununda, doğal sit alanındaki zeytinli tarla niteliğindeki 120 dönümlük arazinin vasfı ‘tarla’ olarak değiştirildi. Bu yolla arazinin yapılaşmaya açılmasının önündeki engel kaldırılırken, 6 milyon Euro’ya satın alınan araziye bugün 30 milyon Euro fiyat biçiliyor. Selim Doğan adına kayıtlı olan araziye lüks bir otel, villalar ve kişiye özel bir liman yapılmak istendiği öne sürülürken, arazinin bulunduğu bölgenin 25 binlik planı Büyükşehir Belediye Meclisi’nce onaylandı.
Bakir koyları, tarihi ve doğal dokusuyla Türk turizminin gözdelerinden biri olan Antalya’nın Kaş ilçesi, son yılların en büyük imar rantlarından birine daha sahne oldu. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a olan yakınlığı ile bilinen Futbol Federasyonu Eski Başkanı Hasan Doğan’ın oğlu Selim Doğan, bir dönem Erdoğan’ın çocuklarıyla ortak mücevher işi yaptığı ortaya çıkan Atasay Kuyumculuk’un sahibi Cihan Kamer ve Erdoğan’ın çocuklarına burs verdiği iddia edilen Ramsey’in sahibi Remzi Gür’ün adının karıştığı imar vurgunu 2007 yılında başladı.
ERDOĞAN'IN AİLE DOSTLARINDAN AKIL ALMAZ İMAR GİRİŞİMİ
İddialara göre Hasan Doğan, Cihan Kamer, Remzi Gür ve üçlüye yakın olan Antalya’dan bir işadamı Çukurbağ Yarımadası’nda 150 dönümlük arazi satın aldı. Ancak dönemin başbakanı Erdoğan’a yakınlığı ile bilinen işadamlarının 6 milyon Euro’ya satın aldığı arazinin 30 dönümü arkeolojik, geriye kalanı ise 3. derece doğal sit alanı ve zeytinlik niteliğindeydi. Bu haliyle imara açılması olanaksız olan arazinin niteliğinin değiştirilmesi için, bakanlardan üst düzey bürokratlara uzanan görüşmeleri de içeren uzun bir süreç başladı. Bu arada arazinin arkeolojik sit alanı olan 30 dönümlük kısmı, hazineye ait bir başka araziyle takas edilmek üzere ayrıldı. Ardından da ilgili kurumlar nezdinde imar girişimleri başladı.
PLANA 'ORMAN DEĞİL, TERCİHLİ KULLANIM ALANI OLSUN' İTİRAZI
Bu girişimlerin ardından Mart 2008’de Kaş Belediyesi ilgili kurumlara resmi yazı yazarak söz konusu arazide imar planı çalışması yapılmak istendiğini bildirdi. İlgili kurumlardan olumlu görüşler alınırken, bir yandan da bölgeyi içeren çevre düzeni planına yönelik itirazlar yapıldı. Çevre düzeni planına yapılan itirazda, söz konusu arazilerin ‘orman alanı’ değil, ‘tercihli kullanım alanı’ olarak plana işlenmesinin talep edilmesi dikkat çekerken, imar tartışmalarıyla geçen sürecin ardından yapılan yerel seçimlerde Kaş Belediye Başkanlığı’nı CHP’nin adayı kazandı. CHP’li belediye imar taleplerini üst ölçekli planların beklenmesi gerektiğini belirterek reddetti.
TARIM İL MÜDÜRLÜĞÜ 'ARAZİ TARIM DIŞI KULLANILAMAZ' DEDİ
Belediyenin el değiştirmesiyle yavaşlayan imara açma girişimleri, 2014 yılındaki yerel seçimleri AKP’nin adayının kazanmasıyla yeniden hızlandı. Bu arada söz konusu arazinin imara açılmasına bir başka itiraz da Antalya Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’nden geldi. Müdürlük, zeytinli tarla niteliğindeki taşınmazların mevzuata göre zeytinliklerin korunmasını öngöre 3573 sayılı yasa kapsamında olmasını gerekçe göstererek alanın tarım dışı amaçla kullanılmasının mümkün olmadığını bildirirken arazinin ortaklarından biri olduğu öne sürülen Cihan Kamer hissesini devrederek girişimden çekildi. Arazinin büyük hissesi ise Temmuz 2008’de yaşamını yitiren Hasan Doğan’ın oğlu Selim Doğan’a geçti.
TARIM İLÇE UYGUN BULMAYINCA DEVREYE SİYASİLER GİRDİ
Tarım il müdürlüğünün olumsuz görüşüne rağmen Selim Doğan’ın araziyi imara açma girişimleri durmadı. Bu kez de Tarım ilçe müdürlüğüne yapılan başvuruda, söz konusu arazide cins değişikliği yapılması talep edilerek, ‘zeytinli tarla’ vasfındaki arazinin ‘tarla’ olarak değiştirilmesi istendi. Ancak tarım ilçe müdürlüğü 25 Ağustos 2014 tarihli yanıtında, talep edilen cins değişikliğinin uygun görülmediğini bildirdi. İddialara göre AKP’li Kaş Belediye Başkanı Halil Kocaer’in girişimiyle aynı kuruma yeniden yapılan başvurunun ardından bu kez Kaş Tarım İlçe Müdürü Gökhan Göktaş imzasıyla 24 Eylül 2014 tarihinde verilen yanıtta, arazinin cins değişikliğiyle ilgili talebin ‘uygun’ bulunduğu kaydedildi.
25 BİNLİK İMAR PLANINDA ARAZİ SAHİPLERİNİN İSTEDİĞİ OLDU
Bu işlemin ardından ise tapu şerhiyle birlikte Çukurbağ Yarımadası’ndaki arazinin imara açılmasının önündeki engel de kaldırılmış oldu. İddiaya göre usulsüz yapıldığı öne sürülen işlemlerin ardından Tarım İl Müdürlüğü tarafından açılan soruşturma ise kapatıldı. Ardından da milyonlarca Euro’luk imar vurgununun yaşandığı arazinin de içinde olduğu bölgeyi kapsayan 25 binlik imar planı geçtiğimiz aylarda Antalya Büyükşehir Belediyesi Meclisi tarafından onandı. Planda, Erdoğan’ın aile dostlarının arazisinin bulunduğu alan, tıpkı talep edildiği gibi tercihli kullanım alanı olarak belirlenmesi dikkat çekiyor. Şimdi sıra nazım imar planının araziyle ilgili beklentilere uydurulmasında. İddiaya göre bununla ilgili ihale, Ankara merkezli bir firmaya verildi.
ARAZİYE LÜKS OTEL, VİLLALAR VE LİMAN YAPILACAK
2007’de 6 milyon Euro’ya satın alınan arazinin imarla ilgili sorunları ‘siyasi’ ilişkilerle çözüldükçe fiyatı da dudak uçuklatan biçimde arttı. Bugün 30 milyon Euro değer biçildiği belirtilen arazinin arkeolojik sit alanı olan 1 milyon TL değerindeki 30 dönümlük bölümünün ise 9 milyon TL tutarındaki bir başka hazine arazisiyle takas edilmek istendiği iddia ediliyor. Geriye kalan yaklaşık 120 dönümlük alanda ise lüks bir otel ile çok sayıda villa ve kişiye özel bir liman yapılmak istendiği öne sürülürken, yarımada yolunda dolmuşçuların kullandığı durağın da kaldırılacağı belirtiliyor.
BELEDİYE BAŞKANI KOCAER: 'İDDİALARLA İLGİMİZ YOK'
İddialar hakkındaki sorularımızı yanıtlayan Kaş Belediye Başkanı Halil Kocaer, bu konuda çeşitli söylentiler olduğunu ancak söz konusu araziyi kapsayan alanda bir imar planı çalışması yapmadıklarını dile getirdi. Yalnızca Yeniköy, Çukurbağ ve Gökseki gibi mahallelerde planlama çalışması yaptıklarını kaydeden Kocaer, “belediye olarak bizim Çukurbağ Yarımadası’nda yaptırdığımız ya da ihale ettiğimiz bir imar planı çalışması kesinlikle yoktur. Bununla ilgili söylentilerle de hiçbir ilgimiz yoktur” diye konuştu.
FRANSA İÇ İŞLERİ BAKANI IRKÇI SÖYLEMLERDE BULUNDU FRANSIZLAR AYAKLANDI ESMER DİYE BİR TÜRK GENCİNİ ARKADAN VURDULAR CAMİLERE SALDIRDILAR,MÜSLÜMANLARA SALDIRDILAR
HANİ BUNLAR MEDENİYDİ HANİ DEMOKRASİ VARDI BUNLARDA BUNLAR SAHTEKAR ASIL IRKÇI BUNLARDIR
Fransa'da radikal camiler kapanacak
Fransa, Paris saldırısının ardından ülkedeki radikal camileri kapatmak için harekete geçti
Fransa, 132 kişinin hayatını kaybettiği Paris saldırısının ardından ülkedeki radikal camileri kapatmak için harekete geçti.
Fransa İçişleri Bakanı Bernard Cazeneuve, ülkedeki camilerde verilen vaazların önümüzdeki günlerde incelemeye alınacağını açıkladı.
Cazeneuve, nefret söyleminde bulunduğu tespit edilen radikalcamilerin kapatılması için işlem başlatılacağını duyurdu.
15 Kasım 2015 Pazar
BİR ZAMANLAR ORTAKTILAR BİR SÜRÜ SENARYOLARLA ÇOK İNSANI SUÇSUZ HAPSE ATTILAR İÇLERİNDE ÖLENLER OLDU İŞLERİNDEN OLANLAR OLDU SUÇLANANLAR BERAAT ETTİLER,SONRA ÖKÜZ ÖLÜNCE ORTAKLIK BİTTİ BİRİLERİ BİZ ALDATILDIK DEDİ SUÇU PARALEL DİYE BİRİLERİNE ATTI(SİZ HERHANGİ BİR SUÇU ORTAK İŞLEDİĞİNİZDE ORTAĞINIZIN ÜSTÜNE ATTIĞINIZDA ADALETTEN KURTULAMAZSINIZ)
PARALELCİLER TÜ KAKA OLDU ŞİMDİDE ONLARIN TÜM KANALLARINI DÜN GECE KAPATTILAR İÇLERİNDEKİ SAVAŞ BÜYÜYOR
Bu gece Türkiye'de 13 Tv ve Radyo kanalı HUKUKSUZ bir şekilde KARARTILDI ve bu hiç bir HABER KANALINDA YER ALMADI!
SAHTEKARLAR ÇOK,EĞER İNSAN ÖLÜYOR DİYE ÜZÜLÜCEKSEK AYIRMADAN KİM ÖLÜYORSA ONUN YANINDA OLMAMIZ GEREKMEZMİ
BURDA TÜRKMENLER PEŞMERGELER TARAFINDAN KATLEDİLİYOR
FRANSADA,SİLVANDA İNSANLARI ÖLDÜRÜYORLAR KATLEDİYORLAR DİYENLER AMACINIZ İNSANLARIN ÖLÜMÜNE SES ÇIKARMAKSA BUYRUN PEŞMERGELERİN
PYDLİLERİN SURİYELİLERİN KATLETTİĞİ TÜRKMENLEREDE SESİNİZİ ÇIKARSANIZA,SOKAKLARA DÖKÜLSENİZE
KATİL PEŞMERGE,PYD,PKK,DESENİZE TÜRKMENLER ÖLDÜRÜLÜRKEN NEDEN SESİNİZ ÇIKMIYOR?SİZİN DERDİNİZ İSNALARIN ÖLÜMLERİ DEĞİL,KENDİ TARAFINIZDAKİLERİ KAYIRMAKTIR,EĞER İNSAN ÖLÜYOR DİYE ÜZÜLMEMİZ GEREKSE ASKER, POLİS,SİVİL,TÜRK,KÜRT,LAZ,TÜRKMEN DİYE AYIRMADAN ÜZÜLMEMİZ VE KİM YAPIYORSA AYIRMADAN KARŞI ÇIKMAMIZ GEREKMEZMİ?BUNU YAPMAYANLARA ASLA İNANMAM YANINDADA OLMAM.
HER YERDE HAİNLER ZALİMLER VAR
ALÇAK SİYONİSTLER VE HAÇLILAR MÜSLÜMAN ÜLKELERİNİ DEMOKRASİ GETİRİCEZ AYAKLARIYLA KARIŞTIRDILAR KARDEŞİ KARDEŞE KIRDIRDILAR,BÜYÜK İSRAİLİ VAAT EDİLMİŞ TOPRAKLARI YARATMAK İÇİN VE PETROLLER İÇİN YOK EDİYORLAR BOMBALIYORLAR,YALANDAN SENARYOYLA AMERİKA KENDİ İKİZ KULELERİNİ VURDURUR,FRANSADA SENARYO GEREĞİ KENDİ VATANDAŞLARINI ÖLDÜRTÜR SONRASINDA HAYDİ BOMBALA ORTADOĞUYU ELE GEÇİR PETROLLERİ VE TOPRAKLARI
Fransa, IŞİD'i bombalıyor
Fransa uçakları IŞİD'in Suriye'deki kalesi Rakka'yı bombaladı. Fransa'ya ait 10 savaş uçağı Rakka'ya 20 hava saldırısı düzenledi.
HEMEN DEĞİŞTİNİZ 3AY BOYUNCA OLAĞANÜSTÜ HAL YAPTINIZ,HANİ BU YANLIŞTI BİZE HEM TERÖR SALDINIZ HEM DEVLETİMİZİ ASKERİMİZİ SUÇLADINIZ AMA ŞİMDİ SİZ ÖYLE YAPIYORSUNUZ HAİNSİNİZ ASIL KATİLLER SİZSİNİZ
BİZE AKIL VERENLER DEMOKRASİDEN ÖZGÜRLÜKTEN BAHSEDENLEREDE BAKIN HELE UFAK TERÖRDE HEMEN SIKIYÖNETİM İLAN ETTİLER HEMDE 3 AY,BİZ SENELERDİR SİZİN ÜLKEMİZE GÖNDERDİĞİNİZ TERÖR İLLETİNDEN
MAHVOLDUK KARDEŞ KARDEŞİ ÖLDÜRÜYOR ONDAN SONRA DEVLETİMİZE BARBAR DİYORSUNUZ SİZ ALÇAK HAİN SAHTEKAR SÖMÜRGECİ TERÖRİST DEVLETLERSİNİZ
Fransa'da olağanüstü hal 3 ay sürebilir
Başkent Paris'teki terör saldırılarının ardından ülke çapında ilan edilen olağanüstü halin 3 ay uzatılabileceği belirtildi.
Fransız basını, Fransa Cumhurbaşkanı François Holland'ın, meclisten OHAL süresinin en fazla 12 günle sınırlayan 1955 tarihli yasanın değiştirilmesini istediğini yazdı.
Buna göre, yasa değişikliğiyle ilgili taslak metin çarşamba günü Bakanlar Kurulu'nda görüşülecek. Yeni değişiklikle en fazla 12 gün uygulanabilen OHAL süresinin 3 aya çıkarılması öngörülüyor.
Fransa'da 1955'te çıkartılan kararname ile uygulanmaya başlanan olağanüstü hal uygulaması ilk kez o dönem Fransız işgali altında bulunan Cezayir'de hayata geçirildi. Bağımsızlığını almadan önce 1962'ye kadar Fransa'nın bir bölgesi kabul edilen Cezayir'de 1955, 1958 ve 1961'de olağanüstü hal ilan edildi.
Olağanüstü hal, Fransa'nın deniz aşını topraklarından Yeni Kaledonya'da da 1984'te ilan edilmişti. En son 2005'te, Paris banliyölerinde patlak veren olaylar nedeniyle de sadece sınırlı bazı bölgelerde olağanüstü hal uygulamasına gidilmişti.
Paris'te 13 Kasım terör olayları sonrasında ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal uygulaması günlük hayat ve basın yayın organlarına bir takım kısıtlamalar getirilebiliyor.
Yasayla en fazla 12 gün sürdürülebilen olağanüstü hal uygulamasında, valililer, gerekli görmesi halinde sorumluluk alanları içindeki belli bölgeleri halka, taşıt trafiğine kapatma, tehlikeli buldukları kişileri belli bölgelere sokmama hakkına sahip.
Olağanüstü hal durumunda, İçişleri Bakanlığı ülke çapında, valiler de bölge çapında, konser, gösteri, eylem gibi her türlü etkinliği, toplantıyı, toplu halde yapılacak her türlü aktiviteyi hatta gerekmesi durumunda yeme içme alanlarına girişleri bile yasaklayabiliyor.
Polise, savcılık iznine gerek duymadan evlerde ve iş yerlerinde arama yapma hakkı veren olağanüstü hal durumunda devlet, gazeteleri, radyoları, televizyon kanallarını, tiyatro ve sinemaları da kontrol edebiliyor, gerektiğinde sansür uygulayabiliyor.
Olağanüstü hal durumunda vatandaşların sokağa çıkması yasak değil ancak İçişleri Bakanı Bernard Cazeneuve, dün yaptığı açıklamada, valililere gerekli görmeleri halinde kendi bölgelerinde sokağa çıkma yasağı ilan etme yetkisi verildiğini de duyurmuştu.
Paris'i önceki akşam kana bulayan art arda gerçekleşen saldırılarda en az 129 kişi hayatını kaybetmiş, 99'u ağır 352 kişi de yaralanmıştı. Altı farklı noktada gerçekleşen saldırılar sonucu 7 terörist ölmüş, saldırıları DAEŞ terör örgütü üstlenmişti.
13 Kasım 2015 Cuma
FRANSADA TERÖR EYLEMLERİ VAR ÇOK ÖLÜ VE YARALILAR VAR YILLARCA BAŞKA ÜLKELERE TERÖR DESTEĞİ VEREN FRANSAYIDA ARTIK TERÖRİSTLERİN VURMASI TAKDİRİ İLAHİMİ ACABA
FRANSADA ÇOK BÜYÜK SALDIRILAR VAR YILLARCA TÜM DÜNYAYA TERÖR SALAN FRANSADADA ARTIK TERÖR VAR
Paris'te terör saldırısı: En az 100 kişi öldü
Fransa'nın başkenti Paris'te koordineli 6 silahlı ve 3 bombalı saldırı düzenlendi. Saldırılarda ilk belirlemelere göre en az 100 kişi öldü.Paris'te koordineli şekilde 6 silahlı ve 3 bombalı saldırı düzenlendiği öğrenildi.
Saldırılar, Paris'in doğusunda bir restoranda, metro istasyonunda, konser salonunda silahlı ile stat yakınında 2 bombalı saldırı şeklinde gerçekleşti. Saldırılarda ilk belirlemelere göre en az 100 kişinin öldüğü ve çok sayıda yaralı olduğu bildirildi.
SİLAH SESLERİ GELİYOR
Louvre Müzesi yakınındaki Les Halles'ten silah sesleri geldiği bildirildi.
Paris'in 10. bölgesinde yer alan Le Petit Cambodge adlı restorana dışarıdan ateş açıldı. Restorandaki saldırıyla yaklaşık aynı zamanda yine Paris'in doğusunda 11. bölgede yer alan Bataclan adlı konser salonunda da ateş açıldığı kaydedildi. Saldırganların elinde 100 rehinenin bulunduğu belirtiliyor. Silah seslerinin geldiği konser salonuna polisin operasyon düzenlediği bilgisine ulaşıldı. Ayrıca konser salonunun etrafında 5 patlama sesi duyuldu.
STAD YAKININDA 2 PATLAMA
Paris'in doğusundaki silahlı çatışmalarla hemen hemen aynı saatlerde Fransa-Almanya dostluk maçının oynanmakta olduğu Stade de France'ın yakınlarında da iki patlama duyulduğu bildirildi.
HOLLANDE STATTAN UZAKLAŞTIRILDI
Fransız basınında yer alan ilk bilgilere göre maçı izlemeye gelen Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande güvenlik güçleri tarafından stattan uzaklaştırıldı.
Fransa İçişleri Bakanlığı'dan kriz masası oluşturulduğu belirtilirken Fransa Özel Harekat Polisleri'nin de alarmada bekletildiği aktarıldı.
İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI'NDAN SONRA İLK KEZ
Saldırıların ardından, vatandaşlardan evlerinden çıkmaması istendi. Paris'te 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk kez sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Polisle birlikte askerler de güvenliği sağlamak için sokaklara indi. Saldırıların düzenlendiği 11. Bölge'ye 200 kadar asker konuşlandırıldı. Fakat şu ana kadar yakalanan olmadığı belirtiliyor. Metroların çalışmadığı başkentte halk, sokakta kalanlar için evlerini açtı.
GERÇEKTEN IRAKDA SURİYEDE TÜRKMENLER ÖLDÜRÜLDÜ YURTLARINDAN KOVULDULAR TÜRKMEN ŞEHİRLERİ KÜRTLERİN ELİNE GEÇTİ
TÜRKMEN KENTLERİNDE PEŞMERGELERİN KATLİAMLARI VAR,TUZHURMATUDA 3 GÜN İÇİNDE 360 EV İLE İŞYERLERNİ YAKAN PEŞMERGELER ONLARCADA TÜRKMENİ ŞEHİT ETTİLER,70 TÜRKMENİDE KAÇIRDILAR DEMEK GÜÇ KİMDE İSE KENDİNDE ASİMİLE ETME HAKKI BULUYOR IRAKDA SURİYEDE TÜRKMEN ŞEHİRLERİ KÜRTLER TARAFINDAN YAĞMA EDİLDİ İNSANLAR KATLEDİLDİ EVLERİNDEN YERLERİNDEN EDİLDİ AMA BİZDEKİLERDE HALA KÜRTLER YOK EDİLİYOR DİYORLAR ASIL YOK EDİLEN TÜRKMENLERDİR
10 Kasım 2015 Salı
ŞEREFSİZ UNUTULDU BİR YERLERE YARANMAK İÇİN TEKRAR PİRİM YAPMAK İÇİN KAHBECE ATATÜRKE SALDIRIYOR
İSLAMA GÖRE ÖLÜLERİN ARKASINDAN KONUŞULMAZ DEMEKKİ BUNUN İSLAMLA İLGİSİ YOK
Eski Refah Partisi milletvekili ve Yeni Akit gazetesi yazarı Şevki Yılmaz, Twitter adresinden Atatürk'ün "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sözüne göndermede bulunarak "Egemenlik, kayıtsız ve şartsız her yerde ve her zaman sadece Allah'a aittir!" diye yazdı ve Atatürk'e "Deccal" göndermesinde bulundu.
"DECCAL'IN DEVRİNİ BİTİR ALLAH'IM"
Yılmaz Twitter'dan "Egemenlik, kayıtsız ve şartsız her yerde ve her zaman sadece Allah'a aittir! Artık, Deccal'ın Devrini bitir Allahım!" diye yazdı ve Kur'an'dan bir ayet paylaştı.
Odatv.com
Şevki Yılmaz şimdi ne yapıyor?
Şevki Yılmaz şimdi ne yapıyor?
Sözleri ile 28 Şubat'ı tetikledi. 7 yıl yurt dışında kaldı. Erbakan dahi kendisine sırt çevirdi. İşte Şevki Yılmaz'ın hali;
Eski Rize Milletvekili Şevki Yılmaz, 28 Şubat medyasında en çok yer alan isimlerden biriydi. Hemen her akşam bir TV kanalında eski tarihlerde yaptığı konuşmalardan kesitler yayınlanıyordu. Süreç, bu kasetlerdeki bazı ifadeler kullanılarak sertleşti.
Ne Musa'ya Ne İsa'ya...
Şevki Yılmaz, 28 Şubat'tan sonra milletin kenetlendiğini söylüyor. Yılmaz, bu kasetlerin darbeye zemin oluşturmak amacıyla kullanıldığı görüşünde. Pişman değil ancak "Daha kucaklayıcı olabilirdim." diyor. Yılmaz, 10 yıl aradan sonra duygularını şöyle özetliyor: "Ne İsa'ya yar olduk ne de Musa'ya."
Şimdi ne yapıyor?
Şevki Yılmaz, şimdi babasından kalan arsaya yaptığı bir evde yaşıyor. Milletvekili emekli aylığıyla geçiniyor. Maaşının büyük bölümü hacizli. Yılmaz'a göre, 28 Şubat süreci Refahyol (RP-DYP) koalisyonunun kurulmasıyla başladı. Bu sebeple, dönemin DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in Meclis'te aklandığı oylamada 'ret' oyu kullanmadığına hayıflanıyor: "Çiller aklanmasaydı o hükümet kurulmayacaktı. Bize kazılan bu kuyuya düşmeyecektik."
Yılmaz, konuşma kasetleri sebebiyle partisine saldırılacağını önceden tahmin etmiş. Rize'den milletvekili adaylığı söz konusu olduğunda RP lideri Necmettin Erbakan'a, "Bizim konuşmalarla partiyi ve sizi vururlar hocam. Beni aday yapmayın." demiş. Erbakan ise "Şevki, bunlar kader-i ilahidir. Rize bizim için çok mühim. Seçimi kazan ertesi gün istifa et." şeklinde karşılık vermiş.
Söz konusu konuşmalar yüzünden Türkiye'den 7 yıl ayrı kaldığını anlatan Şevki Yılmaz. "Daha kuşatıcı olabilirdim. Konuşmasaydım vatan hasretinden ciğerlerim yanmazdı." diyor. Yaşananlardan sonra yalnızlığa itildiği hissine kapılmış. "Bazı şeyleri kalbime gömdüm. Hatıramı bile yazmayı düşünmüyorum." şeklinde konuşuyor.
Erbakan da arka çıkmadı
Türkiye'ye geldiğinde dışlanmışlık duygusundan kurtulacağını ummuş. Yılmaz, şöyle devam ediyor: "Erbakan hocamı ziyaret ettim elbette. Bekledim, bir süvari olarak yeniden bu yangını söndürmeye yürü demesini bekledim. Ama 'Annenin sevabı var. Ona bekçilik yap' karşılığını aldım."
Yılmaz, artık siyasete dönmeyi düşünmüyor. Bu yöndeki soruya şöyle cevap veriyor: "Biz ne Musa'ya ne İsa'ya yar olduk. Şu anda kendi geçmişimizi terbiye makamındayım. "
Erdoğan'ı özlemiş
Günlük siyasete ilişkin değerlendirmeleri de var Yılmaz'ın, özellikle de AK Parti ve lideriyle ilgili; "Geceleri kalkıp AK Parti'ye dualar gönderiyorum. Erdoğan ile 10 yıldır görüşmüyorum, kendisini özledim."
BENİM DÜŞÜNCEM YAŞANTIM BUDUR
BENİMLE KONUŞMAK GÖRÜŞMEK İSTEYEN BUNU KABUL EDİYORSA ETSİN ETMİYORSA SİLSİN ARKAMDAN KONUŞMASIN SİNSİLİK YAPMASIN
ATATÜRKE DÜŞMAN OLANLAR İYİ DİNLEYİN VE ARTIK ANLAYIN,BİZ ATATÜRKÇÜLER ATATÜRKÜ İYİ ANALİZ ETTİK ARAŞTIRDIK ANLADIK VE ONUN ÇİZDİĞİ YOLDAN GİTMEYE KARAR VERDİK,BİZ ATATÜRKE ASLA TAPMIYORUZ
ONUN HEYKELLERİNE SADECE ANMAK AMACIYLA GİDİYORUZ
NASILKİ MEZARLARA GİDİP SEVDİKLERİMİZİ ANIYORSAK BİZDE HEYKELLERİ ETMSİLİ GÖREREK ORALARA GİDİYORUZ
BUNU ÇARPITIP HEYKELLERE TAPINIYORLAR DİYENLER SİZ ŞEYTANSINIZ İFTİRACISINIZ SAHTEKARSINIZ
BİZ SADECE ALLAHA İNANIR VE ONA TAPARIZ PEYGAMBERİMİZDE HZ.MUHAMMEDDİR
KİTABIMIZDA KURANI KERİMDİR
SİYASETENDE ATATÜRKDÜR
BUNU SİZDE BİLİYORSUNUZ AMA ÇARPITMAK İŞİNİZE GELİYOR İNSANLARI BÖYLE KANDIRIP MENFAAT SAĞLIYORSUNUZ AMA ALLAHI ASLA KİMSE KANDIRAMAZ BUNU UNUTUYORSUNUZ
8 Kasım 2015 Pazar
TEMACI ÇOCUKLARA TAM DESTEK
Ağaç Kardeşliği projemiz kapsamında uygulanacak doğa eğitim programıyla çocuklar doğayı yaşayarak öğrenecek. Hedefimiz 4 bin çocuk, 8 bin fidan. Vodafone İstanbul Maratonu’nda onlarca Adım Adım koşucusu TEMA’nın Ağaç Kardeşliği projesini destekleyecek. Siz de koşucularımızı desteklemek için https://bagis.adimadim.org/tema linkini tıklayıp, “Koşucu veya Takım Adı” kısmına “TEMA Koşucusu” yazarak bağış yapabilirsiniz.
BÖLMENİN YENİ ADI ANAYASADA TÜRK KÜRT,LAİK VE BAŞKA ŞEYLERLE OLACAK
BÖLMENİN BÖLÜNMENİN YOLUNU AÇACAK OLAN ANAYASAYA TÜRK,KÜRT,VB. ŞEYLER YAZACAKLAR VE BÖLÜNECEĞİZ
Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın baklayı ağzından çıkardı
Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın yeni anayasa konusunda baklayı ağzından çıkardı, "Kürt"lerin adının da geçtiği bir anayasayı savunduklarını" belirtti. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü "Son seçim sonuçları Türk, Kürt, laik, dindar, liberal ve bütün halk kesimlerinin temsil edildiği yeni bir Anayasa’nın yazılması yönünde bir ihtiyaç ortaya koydu” ifadelerini kullandı.
Kürt kavramının etnik bir köken olarak yeni anayasaya girmesi hedefleniyor.
Yeni anayasa ile nelerin değiştirilmek istendiğini Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın El Cezire Arapça’da anlattı. Kalın, yeni anayasada etnik köken tanımlamaların yer almasını savundu.
Kalın, "Sivil, demokratik bir anayasa" sözüyle Türk Milleti kavramının kaldırılacağını da açık etti. Cumhurbaşkanlığı sözcüsü, "Son seçim sonuçları Türk, Kürt, laik, dindar, liberal ve bütün halk kesimlerinin temsil edildiği, ülkeyi daha da kalkındıracak yeni bir Anayasa’nın yazılması yönünde bir ihtiyaç ortaya koydu” dedi.
Kalın, Meclis'teki yeni anayasa görüşmelerinde siyasi partilerin nelerin yer alabileceği konusunda yüzde 60'ın üzerinde anlaştığına da işaret etti.
İlber Ortaylı’dan önemli açıklamalar
"Türkiye'de insanlar haksızlıklara karşı korkaklık ve alakasızlıklarından 'Bana ne' deyip geçiyor..."
Tarihçi Prof. İlber Ortaylı, 1 Kasım sonrası Türkiye'nin resmini ortaya koyarken, "Türkiye, Mısır’ın, Irak’ın, Suriye’nin durumuna düşebilir mi?" sorusuna "Hayır, düşemez. Her şeye rağmen bir devlet var, ordu var. Gelenek, üretim, işçi sınıfı var. Çok ezilmiş olsa da bir köylü sınıfı var. Böyle bir ülkenin Irak, Suriye olması mümkün değil. Ama bir şey ortaya çıkar, parçalanma noktasına gelinir. Bunun sonunda da kimse mutlu olmaz" yanıtını verdi.
Türkiye'de insanların haksızlıklar karşısında sessiz kaldığını söylerken hastanede doktora dayak örneğini veren Ortaylı, "Şimdi bunu İngiltere’de düşünebilir misin? Böyle hödükler hastanede doktor dövecek, o poliklinikten hizmet alan halk 'Bana ne' diyecek" dedi. Ortaylı, bu tabloyu "Korkaklık ve alakasızlık" olarak yorumluyor.
Hürriyet'ten Çınar Oskay'ın sorularını yanıtlayan İlber Ortaylı'nın açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
Hocam, 1 Kasım seçimlerinde ne oldu? Laikler, demokratlar, AB yanlıları, AK Parti karşıtları dükkânı kapayıp, kapağı başka bir yere mi atsın?
Tam manasıyla partisiz ve silahsızlar. Onları temsil etmesi gereken partilerin bilgi birikimleri, politik görgüleri, teşkilatlanma gelenekleri, tecrübeleri sıfırın altında. Nasıl, bir kasaba İslam’ı varsa, karşısında kasaba ilericiliği, kasaba sosyalizmi de var. Mesela çevre politikasını mı eleştirecek? İl başkanlarını biliyorum, hepsi kasaba müteahhidi! Nasıl alternatif olsun?
Toplumda da yok mu bilinçli bir tepki?
Var ama toplumu biri organize eder, şekillendirir. Toplum sokağa çıkıp Lamartine’lik yapamaz, Victor Hugo’luk yapamaz. (Fransız Devrimi’nin aydınları) Hiçbir yerde yapamamış. İnsanlar ortaya çıkmış, toplumun şikâyetlerini formüllendirmiş.
Şimdi ne olacak peki? İktidar balkon konuşmasında ve başka zeminlerde yine uzlaşma mesajları verdi.
Başbakan “Biz sizi kucaklıyoruz” dedi, Erdoğan’dan duymadım. Televizyonlarda görüyorsun... Türkçeyi, özendikleri Osmanlıca’yı telaffuz edemeyen adamlar, “Bizi küçük görenler bu dev başarıdan ders alsın” diyor. Başarı dediği, yüzde 49.5. Yüzde 50.5’un kendisinden bile sinirli olduğunun farkında değil. Bu tehlikeli bir provokasyon. “Haddini bilsinler” diyor, sanki kendileri hadlerini biliyormuş gibi. “Otokritik yapsın, sonra oturup konuşuruz” diyor. Dolayısıyla hiç de barışçı bir hava görmüyorum. Bir arkadaş yazı yazdı, “Devlete karşı isyan yok Türk tarihinde” diye.
Doğru mu?
Yani bu kadar isyan kime karşı olmuş? Devlet dediğin, gökteki görünmez bir peri mi? İç harp dediğin devlete karşı isyan değildir. Kim kimi vuruyor, belli değildir. Sovyet harbi literatürde yazıldı. İspanya ve Yunanistan bazı şeyleri hatırlamıyor. Bilhassa Yunanistan için yüz kızartıcı bir şeydir. Böyle şeyleri tartışmak, bilmek gerek ki, uzak durabilelim.
BİR ŞEY ORTAYA ÇIKAR, PARÇALANMA NOKTASINA GELİNİR
Gerilim bu kadar büyük mü?
Teşvik ediyorlar. O aşamaya getiriyorlar.
Neden böyle yapıyorlar?
“Herkes kendine gelecek!” diyor. Öyle bir şey olur mu ya! Sen yüzde 49.5’sin. Yüzde 50.5 da öbür tarafta... Nedir yani? İnsanların çok dikkatli olması şart. İpin ucunu kaçıran matbuatın, birtakım grupların kendilerine hâkim olması gerekir. Aksi takdirde hepimize çok yazık olacak.
Kendisi de sizin gibi bir profesör olan Ahmet Davutoğlu bir gazeteye baskın yapan birini yanında oturttu ve birlikte poz verdi.
Genel Yayın Yönetmeni’ne “Sen korkaksın” demişti. Yok, eline tahta kılıç alıp fırlayacaktı. Korkunç bir şey. Herhalde “Bizim yaramaz çocuk, bizim deli oğlan” diye bakıyorlar. Bir yerde bir kolon devrilirse, altında kim kalır belli olmaz. Bizim gibi kalabalık ve sorunlu ülkelerde herkesin, her partinin, en başta hükümetin fevkalade dikkatli olması gerekir. Küçük provokasyonlar, çatlamalardan büyük şeylere gidilebilir. Bunu unutmamak lazım.
İktidarın genel vizyonu ne? Türkiye’nin dümenini Doğu’ya çevirmek mi?
Doğu moğu, bunları bilmiyorlar. Maalesef hükümetlerimiz dünyayı tanımıyor. Mesela bir ilahiyatçıyla konuştum. Bana Halep Türkmenlerinin Şii, dolayısıyla Nusayrilerle bir olduğunu, bunun da Özgür Suriye Ordusu’nu kızdırdığını söyledi. Özgür Suriye Ordusu’ndaki ahmaklar Halep Türkmenlerini dövmekle meşguldü o ara. Dedim ki, “Affedersin, bu masalı başka birine anlat. Senden dinleyecek değilim”. Bu tür politikalar fevkalade bilgisizliğe dayanıyor.
Türkiye, Mısır’ın, Irak’ın, Suriye’nin durumuna düşebilir mi?
Hayır, düşemez. Her şeye rağmen bir devlet var, ordu var. Gelenek, üretim, işçi sınıfı var. Çok ezilmiş olsa da bir köylü sınıfı var. Böyle bir ülkenin Irak, Suriye olması mümkün değil. Ama bir şey ortaya çıkar, parçalanma noktasına gelinir. Bunun sonunda da kimse mutlu olmaz.
İktidara yakın bazı çevreler 200 yıllık, 250 yıllık bir davadan söz etmeye başladı. Hesaplaşma Cumhuriyet ile sınırlı kalmayacak, sanki Tanzimat’a kadar uzanacak.
Bunların böyle bir söylemi vardır. Kitap okumazlar. İmam hatiplerde Osmanlıca öğretilmez. İmlası doğru Arapça da öğretilmez. En zeki, en çalışkan çocuk bile yanlışsız yazamaz. Onların kabahati değil bu. Yeterince Arapça hocası yok. Osmanlıca dediğin, bu harflerle Türkçeyi okumaktır. Bunu çok az adam yapar. Dolayısıyla tarihle ilgileri yoktur. Tanzimat’la ilgili basılı, basılmamış malzemeyi okumazlar. Var olduğu halde gazete de taramazlar. Ecnebilerin yaptığı tetkikat vardır, onları da okumazlar. Kulaktan dolma, abuk sabuk sloganları, kahve köşelerinde, kasabalardaki kitapçı köşelerinde tekrarlar dururlar. Televizyonda görüyorsun, kitap okumamış, düşünmemiş insanlar oldukları belli. Kelimeleri yanlış telaffuz ediyor. Yüzünde kitap okumuş insanların düşünme ve ıstırabının verdiği çizgiler yok. Yemek, içmek için yaşıyor. E, bu adamların size ta 200 yılın yorumunu yapacak hali yok. Bu zor bir şeydir, Avrupa bile kendini yorumlayamıyor.
UZLAŞMA DEĞİL, TAHAMMÜL İSTİYORUZ
Kutuplaşma ülkeyi ortadan yardı sanki. Bu iki kesim nasıl uzlaşacak?
Vallahi, biz uzlaşmalarını değil, birbirlerine tahammül etmelerini istiyoruz. Batı’da bile böyle. Almanlar iflah olmazdır, “A, o kırmızı” derler sosyalist partiliye. Avusturya’da “Braun” derler faşist parti için. Fakat bunlar devlet dairesinde kavga etmez. Tayinlere bu işler karıştırılmaz. Bir okulda o öğretmen, bir okulda bu öğretmen olmaz. Millet birbirine tahammül eder. “Ben muhafazakârım, bu kadın sosyalist” diye iyi bir manikürcüyü dışlayamazsın. Tırnakların ona muhtaçtır. Türkiye’de daha buraya gelinmedi. Yeni açıldı, bir neslin içinde şehirleşti. İlhan Tekeli buna “Beğenelim, beğenmeyelim, başarıdır” diyor. İyi ama birtakım şeyleri de bulamıyorsun işte. Şehrin gerektirdiği konsensüs, uyum yok. Dışlama olabilir ama varlığını kabul edeceksin. Bu balans çok önemlidir. Onu yapamıyoruz, bütün sorun oradan geliyor.
Bu ülkede dönemin başbakanı miting meydanında muhalefet lideri için “Biliyorsunuz Alevi” demişti, ölen bir Alevi çocuğun acılı annesi yuhalandı...
O ona bugün Alevi der, öbürü de kalkar başka bir şey der. Türkiye kıtasındaki insanların bu ayrımları kristalize olmamıştır. Fakat, erimiş bitmiş de değildir. Öyle kötü huylara başlarsanız, herkes herkesi öyle bir giydirir ki şaşarsınız. Binaenaleyh çenenizi kısacaksınız.
Başbakan, balkon konuşmasında Mevlana’ya atıf yaptı. Anadolu İslam’ından bahsedildiğinde Yunus Emre’ye gönderme yapılıyor. Peki bunları hayatımızda ne zaman göreceğiz? IŞİD’e gidenleri görüyoruz. Nerede bu Yunus Emre’nin, Mevlana’nın torunları?
O zaman onlar gibi yaşaman gerekir. Beş-on kişinin ezberlemesiyle, benimsemesiyle olacak bir şey değil bu.
Basına, diğer kurumlara ağır baskı oldu. Toplum bu kurumları yeterince korudu mu?
Her gün her hastanede hekim dövülüyor. Birtakım adamlar, 80 yaşında amcası öldü diye kabile halinde basıyor doktorun ofisini. İnsaf birader yani! Takım halinde önce doktoru, onu bulamadıysa hemşireyi, hastabakıcıyı dövüyorlar. Hastaneye giden öbür insanların sesi çıkmıyor. Şimdi bunu İngiltere’de düşünebilir misin? Böyle hödükler doktor dövecek, o poliklinikten hizmet alan halk “Bana ne” diyecek.
Neden “bana ne” diyorlar? Korkaklıktan mı?
Korkaklık ve alakasızlıktan. Bunların kendisiyle ilgisini de ölçemiyor.
TÜRKİYE'DE 'GEÇMİŞE MAZİ DERLER' MEŞHUR SLOGANDIR
Kemalist Cumhuriyet dindarları çok mu ezdi? Bugünkü kutuplaşmada bunun payı var mı?
Dindarlara “Maşallah, namazı niyazı kılıyorsunuz, orucu tutuyorsunuz. Sayenizde varız” falan diyen olmadı. “Mürtecidir” diyen oldu. Birtakım manasız insanların alay etmeleri filan var. Fakat benim anlamadığım, Stalin Rusya’sı, Enver Hoca Arnavutluk’u gibi bir manzara çiziyorlar. Annem anlattı, ablam anlattı... Böyle tarih yazarsan ucu bir gün sana da dokunur.
“İktidarı kaybedersek bunlar yine canımıza okur” gibi bir bakış olabilir mi?
Yok canım... Dikkatli hareket ederlerse kimse de canlarına okumaz. Türkiye’de “geçmişe mazi” derler. Meşhur slogandır.
Bazı laiklere, Kemalistlere de şaşıyorum. Dünyayı gezen, iyi okullarda okumuş insanlar ama bağnazlar...
Kusura bakma, laiklerin hiç dünyayı gezdiklerini ve iyi okuduklarını zannetmiyorum. Türkiye’de eğitim herkese verilir ama kalitesiz olarak verilir. Bir toplumu dejenere etmek istiyorsan yarım eğitim vereceksin. Maalesef biz öyleyiz. İmtiyazlı olduğunu zanneden hariciyeciler bile... Rusya’da Rusça bilen yoktur, öğrenmez. Arap ülkesinde Arapça öğrenmez. Bizim millet öyle dünyayı görmüş, iyi eğitim almış filan değil. Dünyayı görse de bavul gibi görür, eğitimi yarım ve çeyrek çepelek alır. Coğrafya bilmez bizim çocuklar. Hiçbir şeyiyle ilgilenmez o ülkelerin. Ucuz gemiyi bulmuş, biner.
AVRUPALI OLSAN SEN İSTER MİSİN ŞİMDİKİ TÜRKİYE'Yİ?
Avrupa Birliği rüya mı oldu?
Avrupa Birliği kimseyi alamaz, bizi de istemez. Başbakanken Tayyip Erdoğan da “Biz girmeyiz” dedi. Akıl varsa söylenir zaten. İsveç girdiğine pişman, Norveç hiçbir şeye girmedi, Danimarka para birliğine girmedi. O üçü çok mühim. İngiltere girmedi, Çekya girmiyor, hiç oralı değil.
Bizi demokratikleştirmez miydi?
Demokratikleşme Avrupa Birliği için değildi. Bu her zaman sağın ve solun bir oyunu oldu. Turgut Özal demokrat bir adam değil ama orada kendine bir şey buldu. Bir yaşama isteği, bir kuvvet gördü. Kullandılar.
Peki Avrupa bizi istemez mi?
Hayır istemez. Sen ister misin Avrupalı olsan şimdiki Türkiye’yi?
Ama dışarda bırakmasından daha akılcı olmaz mı?
Patırtı, gürültü... İster misin? Cevap ver. İki milyon Suriyeliye Türk pasaportu verecek, serbest dolaşımla adamlar pıııır, ertesi gün Berlin’e... Ama her zaman doğruyu da görmüyorlar. Mesela Avusturyalı, Türkiye’nin demografik yapısını aleyhte bir durum gibi görüyor. Halbuki aleyhte olan kendi demografik yapısı, moruklar ülkesi! Noam Chomsky “Avrupalılar sizi sokakta görmek istemez” dedi. Çok doğru bir laf. Bir de Avrupa, Hıristiyanlığı bizdeki Müslümanlık gibi dışlamadı. Onun dışlanma nedeni Voltaire’yen bir yaklaşım. Farklıdır bizdeki elitin yaklaşımından. Temelde Hıristiyanlık kaldı. Buraya her zaman Müslüman ülke diye bakar.
YAŞADIĞIMIZ DÖNEM, KİBİR DÖNEMİ
Yaşadığımız döneme tarihçiler bir ad verse ilerde, ne olur?
Aman ‘restorasyon’ filan deme, neyin restore edildiğini kendi de bilmiyor.
Siz ne ad verirdiniz?
Belki popülizm dönemi derim. Arogans* dönemi de olabilir. *(kibir)
OSMANLI'DA SİYASETE DALDIĞIN AN İŞ BİTER
Cemaat’in durumunu nasıl görüyorsunuz? Osmanlı’da da var mıydı bu tür oluşumlar? İyi bir şey midir, yok etmek mi gerekir?
17. asırda Kadızadeliler vardı. Bunlara Asrızade de denir, bir nevi Vahhabi gibiler. Baktılar Fatih Camii’nde makamla ezan okunuyor, müezzin dövdüler. Hemen üstlerine yeniçerileri yolladı Köprülü Mehmet Paşa Efendimiz. Dayağı yediler, başlarındaki Mehmet Efendi de Kıbrıs’a sürüldü. Çünkü Kıbrıs’ta böyle adamların hikmetini kimse dinlemez. Şaman gibiydi onlar, Toroslar’dan... Buna Osmanlı’da da tahammül edilmez. Siyasete daldığın an iş biter.
1923’TE CUMHURİYET KURULACAĞINI KİM SÖYLERDİ! YARI İNGİLİZ İŞGALİNDE BİR SALTANAT OLUR GİDERDİ
Türk tarihindeki lider profillerine baktığınız zaman Erdoğan’ı nereye koyarsınız?
Çok olumsuz diyemem, olumlu da diyemem. Fakat hakikaten alışılmamış. Türk tarihi değil, Avrupa’da da öyle. Proletaryadan çıkmak başka bir şey. Çok büyük sıçrama yapmış bir adam. Asıl büyük sıçrama (Bill) Clinton’a has bir şeydi. Annesi yoksul bir işçi kadın, bir kardeşi o şartlar dolayısıyla uyuşturucu satıcısı. Bu adam hangi akıl, hangi metanet, oradan fırlıyor, Yale’de okuyor ve buraya geliyor! Amerika’da olur ama Kıta Avrupası’nda olmaz böyle şey.
Neden?
Bu böyle, bunu gazeteci ve sosyal bilimci olarak biz yargılayamayız. Bizde çıkılabiliyor. Tabii, her şeye rağmen buraya çıkan bir liderin içinde burukluklar oluyor. Birtakım sinir şeyleri olduğunu kabul etmek zorundayım. Bir Demirel’in, Necmettin Erbakan’ın çıkışına sahip değil. Mesela Turgut Özal tonton bir adam. Tanıyan herkes sever. Erdoğan’ın rahatlığı yoktur, fevkalade çatışmacı. Onun da var sempatik tarafları. Hafızası iyi, çok insan tanıyor. Fakat çatışmacı.
Bir kişi tarihin akışını değiştirebilir mi?
Şartlar varsa değiştirir. 1923’te Türkiye’de cumhuriyet kurulacağını kim söylerdi! Yarı İngiliz işgalinde bir saltanat olur, giderdi.
Mustafa Kemal aklınıza geliyor mu hiç? Sizce öngörmüş müdür bugünkü durumu, çatışmanın süreceğini?
Bence bütün o kuşağın böyle bir korkusu var. O yüzden biz bu çatışmayı yavaş yavaş çekmeliyiz. Geçirirsek, atlatırız.
RUSLARIN SOFİSTİKE OLAN YANLARI, YAZARLARI
Demokrasi eksikliği bazen Müslüman olmamıza bağlanıyor. Fakat Rusya’ya bakıyorum, bizden beter. Putin bir tek adam rejimi, nefret toplumu kurdu orada da. Sisteme itiraz edeni yaşatmıyorlar.
Kuralları çok iyi koymuştur. Stalin terörünün havası yok fakat nereye kadar müsaadeli olduğunu toplum iyi biliyor. Fazla şikâyetçi olacağı yok. Adam Kırım’a saldırıyor, önünde neredeyse haç çıkarıyorlar Kremlin’de. O toplumun psikolojisini çok iyi biliyor. Dünyayı görmüş bir adam. Proconsülgermania (Roma terminolojisiyle Almanya Valisi) derim ben ona. Soğuk Savaş sırasında Almanya’yı o idare etti. KGB’nin şefiydi. Hiyerarşinin en altında da Merkel vardı, düşün!
Peki Rus toplumunun özgürlük talebi yok mu?
Hep bir büyük adam isterler. Yeter ki huzur getirsin, biraz ekmek getirsin ve şan şeref götürsün Rusya’ya...
Şunu anlamıyorum: Uzaya ilk kez insan gönderen, Dostoyevski’yi, Tolstoy’u çıkaran sofistike bir toplum...
Sofistike olan yazarları.
ÇOLUK ÇOCUĞUMUZU NASIL BİR YERE BIRAKIYORUZ, ONU BİLEMEM
İslam’la demokrasi uyum içinde var olabilir mi?
Olabilir. Ama bugünkü Müslümanlarla değil.
İslam dünyasının durumu ne olacak? İnsanoğlu Mars’a ayak bastı, basacak...
O hiçbir şeyi değiştirmez. Mars’a adam koyar, insanları daha iyi kontrol etmek için istasyon da kurar. O işleri bırak. Biz insanlar daima birileriyle var olmaya mahkûmuz.
Gençlere ne öneriyorsunuz? Bazılarının aklında tası tarağı toplayıp gitmek var.
Milyonlarca Türk’ü kim ne yapsın? Oturup buranın keyfini çıkarıp, buradaki rezaleti önlesinler. Buranın şartlarına uymayan gitsin buradan. Yani burayı soymak, kirletmek isteyen, burada insanların hayatına karışmak, bir şeyler empoze etmek isteyen gitsin. Ama diğerleri burada kalsın. Türkiye önemli ve güzel bir memleket.
Umutlu musunuz geleceğimizden?
Çoluk çocuğumuzu nasıl bir yere bırakıyoruz, onu bilemem. Umut nedir? Kim Almanya’nın o hale geleceğini düşünebilirdi 1933’te. 1938’de Avusturya’nın o hale dönüşebileceğini... Bu kadar sahtekâr, ikiyüzlü bir ülke olabileceğini...
3 Kasım 2015 Salı
SİSTEM PARTİLERİ ÜLKEMİZİ ÖZERKLİK ADI ALTINDA ANAYASANIN DEĞİŞEMEZ MADDELERİNİ DEĞİŞTİRMEDE BİRLEŞİYORLAR,ANAYASAYI DEĞİŞTİRMEDE BİRLEŞİYORLAR BUNLAR KİME HİZMET EDİYORLAR?
DÜN BİR BUGÜN İKİ HEMEN ANAYASANIN DEĞİŞEMEZ 3 MADDENİN 2SİNİ DEĞİŞTİRMEK İSTİYORLAR,GEÇEN GÜNDE KILIÇTAROĞLU AYNISINI SÖYLEDİ HDPDE BUNU İSTİYOR İŞTE BENİM ANLATMAK İSTEDİĞİM TAMDA BUDUR PARTİLER SİSTEM PARTİLERİ TÜRKİYEYİ ÖZERKLİK ADI ALTINDA BÖLME GÖREVİNİ YERİNE GETİRMEYE ÇALIŞIYORLAR
AK Partili Mehmet Ali Şahin, Anayasa'nın ikinci maddesinin değiştirilmesi gerektiğini söyledi.
TRT haber'de seçim sonuçlarını değerlendiren Mehmet Ali Şahin, Anayasa'nın ikinci maddesinin değiştirilmesi gerektiğini belirtti. Şahin, "Bayrağımızla, başkentimizle kimsenin problemi yok. Ama ikinci maddede öyle cümleler var ki değişse iyi olur" dedi.
Mehmet Ali Şahin'in açıklamalarından satır başları şöyle:
‘ÇOK FARKLI SONUÇ ÇIKABİLİR DEMİŞTİM'
Tek formül tek parti iktidarıydı. Seçim kampanyası döneminde halka inerim, sorarız, dinleriz. Vatandaş geçim istemeye başladı. Arkadaşlarıma dedim ki; anketler yüzde 45 falan gösteriyor ama içimde bir his var çok farklı bir sonuç da çıkabilir demiştim.
AK Partili Şahin: Müdahaleler Türkiye'nin Suriye politikasını değiştirmez
'ANKET ŞİRKETLERİ ACİZ KALDI'
Demek oluyor ki herkesin şaşırdığı anket şirketlerinin bile aciz kaldığı bir tablo ortada çıktı. Sayın Kılıçdaroğlu, çok sakin bir şekilde bir açıklama yaptı. 'Başarılı görmüyoruz' dedi, dinledim. Partisi sonuçları değerlendirecektir.
‘HDP TALİHSİZ AÇIKLAMALAR YAPTI'
HDP açıklama yaptı. Teröre atıfta bulundular ve her zamanki talihsiz açıklamalarını yaptılar. Size yüzde 13 veren de bu halktı sizi indiren de bu halk.
Bu seçimlerde o bölgeye güvenlik güçlerinin güvenlik açısından olumlu iyileştirmeler yapması başarılar elde etmesi vatandaşlarda güvene neden oldu.
Ağrı'da vekil çıkardık az çıkardık, çok başarılı bulduğumu ifade edemem.
YENİ ANAYASA TARTIŞMALARI
Sayın Başbakanımız yeni anayasaya özellikle vurgu yaptı, demek ki yeni anayasayı gündemde tutacağız. Meclis başkanı kim olacak bilmiyoruz.
İktidar olarak bu süreci başlatacaksak önce siyasi partilerle görüşmeli. Bütün partilerin ittifakı aranmamalı. Herkes mutlaka uzlaşacak diye beklersek korkarım yeni anayasayı yapamayız diye endişe ediyorum.
Bu yaşadıklarımızı gözden geçirerek yeniden bir komisyon kurulabilir. Herkesin dilinde, ‘değiştirelim değiştirelim' diyorlar ama sonuç yok.
Mehmet Ali Şahin
© AA/ AHMET ÖZLER
AK Partili Şahin: Yeniden seçim istemiyoruz
ANAYASA'NIN İKİNCİ MADDESİ DEĞİŞSE İYİ OLUR
CHP ve MHP'ye şöyle bir çağrım var; Anayasa'nın ilk 4 maddesine dokundurmayız dediler. Kimsenin itirazı yok, problemi yok. Bayrağımızla, başkentimizle kimsenin problemi yok. Ama 2. maddede öyle cümleler var ki değişse iyi olur. ‘Saygılı' kelimesi yerine ‘dayalı' diyelim dedik kabul ettiremedik. Darbeyi yapanlara destek oluyorsunuz kardeşim. 3. maddede resmi dil başlığı vardır ama içinde resmi yoktur. İçine de alalım diyoruz yok diyorlar. Yine böyle basit şeylere yine karşı çıkacaklarsa işimiz zor.
Bakın terörle mücadelede bile çok katkı sağlayacak yeni anayasa. Baraj için Anayasa değişikliğine gerek yok, biz zaten yüzde 7'ye düşürülmesini öngörüyorduk.
ANAYASA'NIN İKİNCİ MADDESİ NE DİYOR?
Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
Tamamını oku: http://tr.sputniknews.com/…/101…/akpart-sahin-anayasa-.html…
2 Kasım 2015 Pazartesi
LÜTFEN SONUNA KADAR TARAFSIZCA OKUYUN OKUTTURUN
BENDE ATATÜRKÇÜ OLARAK KATILIYORUM
ZÜLFÜ Livaneli'den dehşet bir yorum:
Zülfü Livaneli
*Ey sağduyulu insanlar;
Hiç dünyada böyle bir şey gördünüz mü?
1938'de vefat etmiş bir liderin bu kadar tartışıldığını, her gün köşe yazılarına konu edildiğini, taraftarlarıyla karşıtlarının kanlı bıçaklı olduğunu hatırlıyor musunuz?
Dünyada böyle bir örnek var mı?
Amerikan basını kendi liderlerini unutmuş, durmadan Atatürk'ü yazıyor, Fransız basınında De Gaulle'den çok Atatürk adına rastlanıyor, Britanya'da adı, Churchill'den fazla geçiyor.
Bu size garip gelmiyor mu?
Bütün dünya niçin işi gücü bırakmış da 130 yıl önce Selanik'te doğmuş olan bir Osmanlı çocuğuyla ilgileniyor?
Dertleri onun tarihteki rolünü anlamak mı (bize bu kadar meraklı olduklarını hiç sanmıyorum), yoksa işin içinde başka bir iş mi var?
Birazcık aklı olan herkes, bu işin durup durup neden köpürtüldüğünü merak etmez mi?
Eder elbette.
İşte benim cevabım: Türkiye Cumhuriyeti anormal şartlar altında oluşmuş bir ülkedir. İmparatorluğun Batı tarafından planlı bir şekilde çökertilmesinden sonra Balkanlar, Orta Doğu ve Kafkasya'daki Müslüman Osmanlı tebaası, son kale olarak Anadolu'ya göçtü. Bu kılıç artığı- insanların kültürleri, adetleri, yaşam biçimleri farklıydı. Bu büyük farklılıklar, Anadolu'da zaten karmakarışık olan etnik ve dini yapıya eklenince, acayip bir karışım doğdu.
O 'karışımın hayatta kalabilmesinin ve bir arada yaşayabilmesinin tek şartı, yeni bir ulus ve yeni bir devlet oluşturmaktı.
Bu iş başarıldı ama Batı'daki gibi, zaten var olan homojen bir ulus, bir devlet yaratmadı.
Tam tersine, yeni devlet bir ulus yarattı.
Bu karmakarışık yapıdan bir ulus yaratan iradenin başında ise Mustafa Kemal vardı.
Ernest Renan, "Hiçbir ulus devlet, geçmişi çarpıtılmadan yaratılamaz" der.
Türkiye Cumhuriyeti de bunun dışında değildi elbette. Tarihi kendine göre yeniden yazdı, içinden çıktığı Osmanlı'yı hain ilan etti, Ziya Gökalp adlı Kürt asıllı bir düşünürümüzün ortaya attığı "Türkçülük tezi"ne aşırı bir önem atfetti; yani bir sürü aşırılık yaptı..
Elbette ki aradan bunca yıl geçtikten sonra bunları konuşacak ve yanlış uygulamaları eleştirerek demokrasimizi olgunlaştıracağız.
Buna aklı başında kimse itiraz etmez.
Ama bugün esen rüzgarlar, bunu amaçlamıyor. İstedikleri tek bir şey var,
Mustafa Kemal Atatürk'ü, Hitler gibi bir cani haline getirmek.
Çünkü bunu başardıkları gün, Türkiye Cumhuriyeti gayrı meşru hale gelecek.
..
Bazılarının bilinçli, bazılarının ise bilinçsiz olarak girdikleri yol bu.
***
Bilirsiniz; camilerde kubbeleri bir tek kilit taşı tutar. Bu taşı çekerseniz, ona yaslanmakta olan diğer taşlar gümbür gümbür çöker.
Mustafa Kemal, bu cumhuriyetin kilit taşıdır. Çünkü devlet ve ulus, onun iradesiyle kurulmuştur.
Cumhuriyeti yıkmak isteyenler ise bu gerçeği, yani ülkenin Aşil topuğunu çok iyi bilmektedirler.***
Atatürk'ü yıkmak, onun dayandığı üç unsuru devirmekle mümkün olabilirdi.
Neydi bu üç unsur?
Partisi, ordusu ve halktaki sevgi.
Önce partiyi yıktılar. Cumhuriyet Halk Partisi kağıt üstünde varlığını sürdürüyor ama artık kesinlikle aynı parti değil.
CHP'nin yerinde yıllardır yeller esiyor.
İkinci sütun olan ordu ise perişan. Bunu sadece son dönemlerdeki duruma bakarak söylediğimi sanmayın sakın.
Bu ordu yıllar önce, (Atatürk'ün vasiyetine aykırı olarak) iç politikaya, darbelere, işkencelere bulaştığı, Güneydoğu'daki savaşı bilerek uzatanları içinde barındırdığı ve emperyalizmin hizmetine girdiği gün bitmişti. AKP sadece, bu bitmiş kuruma son darbeyi indirdi.
Atatürk'ün üç dayanağından parti ve ordu bitirildikten sonra, sıra üçüncü ayağa geldi. Yani onu sevenlerin kalbindeki yeri.
Şimdi oyunun bu son perdesi oynanıyor. Mustafa Kemal'i itibardan düşürme gayretleri sergileniyor.
Bir devrim döneminde ortaya çıkan bütün fenalıklar, suçlar, kabahatler ona yüklenmeye çalışılıyor.
Bu da başarıldığı gün, bilin ki Türkiye Cumhuriyeti çökmüştür.
***
Bazı mesajlarda bana diyorlar ki: "Yahu bu rejim sana kötülük etmedi mi, ordu genç yaşında seni hapislerde süründürmedi mi,
evini barkını yıkmadı mı, mahkemeler seni yargılamadı mı, albümlerini yasaklamadı mı, merkez basın seni kaç kere linçe tabi
tutmadı mı? Nasıl olur da bu düzeni savunursun?"
Sevgili arkadaşlar; doğrudur, haklısınız. Türkiye'deki zalim rejimin acılarını en çok çekenlerden birisi benim.
Yapılanları anlatsam kitaplara sığmaz. Hayatım bu zulüm rejimine karşı mücadele ederek geçti. Ama hükümetlere, cuntalara karşı mücadele etmek başka, ülkeyi yıkmaya çalışmak başka. Ben hiçbir zaman 'vatan haini' olmadım.
O cuntalardan, generallerden, başbakanlardan, polis şeflerinden çok daha fazla sevdim bu memleketi.
Karşılıksız sevdim, kötülük gördüğüm halde sevdim. Gerçek yurtseverler bizleriz.
Bu yüzden; ülkeyi yıkmak için Mustafa Kemal'i itibarsızlaştırmak oyununa karşı çıkıyorum.
Siz 12 Mart'ta, 12 Eylül'de, ordu yüzüne Kemalist maskesi takmışken benim hiç Atatürk'ten söz ettiğimi duydunuz mu?
Elbette duymadınız. Çünkü o zaman iktidar kendisine Kemalist diyen zalim bir grubun elindeydi.
Atatürk'ü övmek ödüllendiriliyordu, buna tenezzül edemezdim.
Ama şimdi oyun farklı. Dün Mustafa Kemal'i eleştirmek tehlikeliydi, bugün ise onu savunmak.
Ama benim de, tehlikeli bile olsa gerçeği söylemek gibi bir huyum var.
1 Kasım 2015 Pazar
KULAKTAN DOLMA ATATÜRK DÜŞMANLARI FARZI MİSAL ATATÜRK DİYELİMKİ DİNE İNANMIYORDU DİNİMİ YASAKLADI?HERKES ANLASIN DİYE KURANIN TÜRKÇE MEALİNİ YAPTIRMADIMI?KENDİ İLK HUTBEYİ VERMEDİMİ?CAMİ YAPTIRMADIMI?VE BAŞKA ŞEYLER YAPMADIMI?EZANI TÜRKÇELEŞTİRMEK İNSANLARIN ANLAMASI İÇİN DEĞİLMİ?DİN ADI ALTINDA HAİNLİK YAPANLARA DÜŞMANDI İYİDE YAPTI
İÇKİ İÇİYORDU DİYENLER İÇKİ İÇMESİ ONUN ŞAHSİ GÜNAHIDIR İÇKİSİYLE KİMSE ETKİLENMEZ EĞER ÇALMIŞSA,İLTİMAS YAPMIŞSA,ADAM KAYIRMIŞSA,HALKI BÖLMÜŞSE,VATANI ÖZERKLİĞE GÖTÜRMÜŞSE,YABANCI ÜLKELERE BİAT ETMİŞSE,YABANCI ÜLKELERİN EMRİNDEYSE,NATO,AB İÇİNDEYSE,ÜLKEMİZDE YABANCI ASKERLERE ÜSLERE İZİN VERMİŞSE KONUŞMAYA HAKKINIZ OLUR, İÇKİSİNE SÖZ SÖYLEMEYE DEĞİL
ATATÜRKE SARHOŞ AYYAŞ DİYENLER O ZAMANKİ ŞARTLARDA O ZOR OLAYLARDA ŞAHSİ OLARAK İÇERKEN BAKIN NELER YAPMIŞ,DEMEKKİ BİRDE SİZE GÖRE İÇMESEYMİŞ KİMBİLİR DAHA NELER NELER YAPARMIŞ
Ayyaş bir sigara yaktı, bir kadeh rakı koydu, hava sıcak, çarptı tabii..
Kalktı Muş ve Van’ı Ruslardan temizledi.
Bir kadeh daha, vapurda sanıyor kendini hoopp Samsun’a gitti kafa.
Amasya’da Erzurum’da Sivas’ta kongreler.
Bir de Türkiye Büyük Millet Meclisini kurdu ikinci kadeh bitmeden.
Kafa çakır tabii Başkomutan oldu
Kalktı ayağa tokatla denize döktü Yunan’ı.
Gaza geldi, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu.
Kafa gitti tabii, ağzından çıkanı kulağı duymuyor.
Saltanat kalkacak,
Halifelik bitti,
Kadın Erkek eşit,
Şapkasız çıkmam abi,
Tekke zaviye hikaye,
SOY adın olacak,
– Dur Ata’m yapma!!
Derken biz......Geometri kitabı yazmış ayyaş ama daha bitmedi.
Türk dili,
Türk harfi,
Türk tarih kurumu,
Ankara Hukuk,
Merinos Halı,
(Meze bitti o ara deniz börülcesi istedi ayyaş)
Sümerbank,
Chp,
Çocuk Esirgeme Kurumu,
Demiryolları,
Havayolları,
Limanlar Genel Müdürlüğü,
Halkevleri,
Etibank,
İş bankası,
Merkez bankası,
Sağlık bakanlığı,
Anadolu ajansı,
Ziraat enstitüsü,
Ayyaş iptal…
Dedik “Ne gerek var Ata’m az ilerde 24 yaşında Subay Kubilay Öğretmeni öldürüyorlar, al eline Kuran’ı geç tabutun başına”
Doğruldu ayyaş ve dedi ki:
Eğer ülkeni kurtaracak bir lider beklemekteysen,
ben size hiç bir şey öğretmemişim demektir.
Menemen’i yakın !!
PEKİİİİİ;
ATAMIZIN SARHOŞ KAFAYLA KURDUĞU ÜLKEYİ, NİYE AYIK KAFAYLA YÖNETEMİYORSUNUZ DİYE SORMAZLAR MI ADAMA..?!
BE HEY VATAN HAİNİ İŞGAL GÜÇLERİNİN YURTTAN KAÇARKEN BIRAKTIĞI SON ÜRÜNLERİ CEVAP VERSENİZE
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)